Âlimlerimiz, “beşerî duyguları akıl ve şeriat sınırları içinde tutmayı” sabır olarak tarif etmişlerdir. İbadetlerin yerine getirilmesi ve yasakların terk edilmesine sabır. Belâ ve musibetlere sabır. Halkın ezâ ve cefâsına sabır. Allah’a davette, emir bi’l-ma’rûf ve nehiy ani’l-münker’de sabır. Savaş alanlarında ve kâfirlerle mücadelede sabır. Belki bazıları sabrı, haksızlıklara boyun eğmek, tepki göstermemek zannedebilirler. Oysa sabır, mü’minin asıl dinamizminin adıdır. Sabır, dayanıklı olmaktır, zorlukları göğüslemektir. Bu sebeple de Yüce Rabbimiz, mü’minlere umdukları kurtuluşa erebilmeleri için sabretmelerini, sabır yarışında düşmanları geçmelerini açıkça emretmektedir. Bütün zorluklara dayanmanın mü’mine daha çok gerektiğini ve yakıştığını hatırlatmaktadır. Allah’ın yardımının sabredenlerle beraber olmasının hikmeti de bu olsa gerektir. Sabır, Müslümanın öz sermâyesidir. Buna potansiyel güç de denebilir.
“Birbirlerine sabrı tavsiye edenler”in hüsrân ve zarardan kurtulduğunu haber veren
Asr sûresi, Müslümana yapılabilecek en iyi yardımın sabır tavsiyesi olduğunu belgelemektedir. Mü’minin hayatında sabrın yeri son derece önemlidir. Sabır mü’minin enerji ve ışık kaynağıdır. Sabır, zafer ve başarının temel şartıdır. Zira
“Allah’ın yardımı sabredenlerle beraberdir.” Sabır, katlanmak değil, göğüs germektir. Hz. Eyyûb’un hastalıktan kurtulması Bir kimse Resülullah efendimizin yanına gelir. Mescidine girer.Eyyub aleyhisselam ile ilgili bazı sualler sorar. Peygamberimiz ağlar ve şöyle buyurur ;”Allah’a yemin ederim ki ,Eyyüb (a.s) belâdan inlemedi,sızlanmadı.Lakin yedi sene ,yedi ay,yedi gün,yedi saat o belada kaldı.Ayakta namaz kılmak istedi ,duramadı,düştü.Hizmette kusur görünce ;”Bana gerçekten hastalık isabet etti” dedi. Bir gün hanımı Rahîme hatun, yiyecek aramaya çıkar.İkindi vakti, Allahü tealadan Eyyüb aleyhisselama lütuf müjdesi ulaşır. Cebrail aleyhisselam Allahü tealadan ; “Ey Eyyüb! Bela verdim sabrettin.Şimdi ben sana nimet ve sıhhat vereceğim.Ey Eyyub , ayağını yere vur.çıkan su ile guslet ve soğuğun dan iç!” emrini getirdi. Bu İlahi emir üzerine Hz. Eyyub , ayağını yere vurdu.İki su pınarı fışkırdı.Biri sıcak olup, yıkanmak için,diğeri soğuk olup ,içmek içindi. Sıcağından guslettiğinden, bedeninde ki rahatsızlığından şifa buldu. Soğuğundan içince de içindeki hastalıklardan şifa buldu.Kuvveti geri geldi.Taze bir genç oldu.Cebrail aleyhisselam On’a elbise giydirdi. Bir süre sonra Rahime Hatun, şehirden döndü. Hz. Eyyüb’ü tanıyamadı. Kaybolduğunu sandı Sahraya koştu,feryat edip ağlayarak şöyle dedi ; “ Bu kadar sıkıntı çektim,hazineyi elimden kaçırdım,hastayı kaybettim. Ey Eyyüb bilmem seni hangi hayvan yedi?” dedi. Eyyub aleyhisselam hanımı Rahime’ye seslendi: “Ey hanım kimi ararsın, kime çağırırsın?” dedi. Rahime de” Bir hastam vardı, hayat arkadaşım idi, onu kaybettim” dedi. -ismi ne idi ? - İsmi sabırlı Eyyub idi. -Nasıl bir kimse idi? -Sağlıklı iken sana benzerdi. -Ey Rahime O hasta olan Eyyub, benim.Allahü Teala bana sıhhat verdi. Hz Eyyub’ün kendisini tanıtması üzerine, Rahime hatun endişelerinden kurtuldu,her ikisi birlikte Allah’a şükrettiler.