16 Nisan’a az kaldı. Birçoğumuz kararını verdi, bazılarımız ise hala kararsız. Kararımızı nasıl verdik, ya da niçin hala kararsızız? Görünen o ki kararlılık ya da kararsızlığımız yine Recep Tayyip ERDOĞAN taraftarlığı-karşıtlığı bağlamında ele alınıyor. Refarandumda evet oyu kullanacakların arğümanı karşı olanlar ya da kararsızlara göre sanki daha güçlü gözüküyor. 2003’ten bu güne kadar olan süreçte her seçimde milletten sürekli büyüyen bir destek gören bu irade 16 Nisan referandumu ile hayata geçecek yeni sistem sayesinde daha iyi bir yönetim vadediyor ve bu vaad muhataplarınca kabul görüyor. Diyorlar ki” Biz Recep Tayyip Erdoğan’a  güveniyoruz, çünkü o bize bugüne kadar ne vaadettiyse vadinde durdu.” Bir atasözümüzü hatırlatıyorlar: ”Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Karşı çıkanlar ya da kararsız olduğunu söyleyenler ise, tek adam vurgusu üzerinden, bir kez daha kaybetme duygusunun getirdiği umutsuzluk ve öfke girdabında ayakta kalmaya çalışıyorlar. Gelin sığ sularda yüzmekten vazgeçelim, çünkü sığ suda yüzülmez, olsa olsa yüzüyormuş gibi yapılır. 16 Nisan’da ülkemizi satmayı, manda olmayı, bölünmeyi vs oylamıyoruz. 14 yıldır ülkemizi yöneten irade ile MHP’nin üzerinde uzlaştığı 18 maddelik bir Anayasa değişikliğini oylayacağız. Önemli olan verdiğimiz ya da vermediğimiz karardan vicdanımız rahat olacak mı? Unutmayalım ki her yaptığımız ya da yapmadığımız işin hesabını vereceğiz. *** Sayın Cumhurbaşkanı CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz gecesi nerede olduğunu sordu. Çünkü birkaç yıl once sayın Kılıçdaroğlu “Bir darbe teşebbüsü olması halinde tankın üstüne ilk ben çıkarım.” demişti. ”Ergene avrat dövmesi kolay olur,” diye bir atasözümüz vardır. 15 Temmuz gecesi tankın üstüne çıkmayı bir yana bırakın, sokağa çıkmak, meydanlara inmek her babayiğidin yapabileceği bir şey değildir. O gece sayın Kılıçdaroğlu dediği gibi meydana çıksa, bir tankın önünde dursaydı eminim ki bugün referendum sürecinde yaptığı konuşmalar daha etkili olur, hatta 2019 yılında yapılması planlanan  Cumhurbaşkanlığı seçiminin muhtemel adayı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın en önemli rakibi olabilirdi. Sayın Kılıçdaroğlu şu atasözümüzü bilseydi eminim o gece farklı davranırdı. “Fırsat bir düşer, yiğit bin yaşar” *** Asıl sorulması gereken soru: O gecenin tek firarisi sayın Kılıçdaroğlu mudur? İsimlerinin altında koca koca ünvanlar yazan devlet görevlilerimizin  nerede olduğu, ne yaptıkları es geçilmemesi gereken çok önemli bir husus değil midir? Bekle gör politikası izleyerek kazananın yanında olma açıkgözlülüğü içinde olanlarla 2023 hedfleri yakalanabilirmi? Devlette kişilere makam verilmesi için en önemli özellik liyakattır. Liyakat, bilgi, tecrübe, eğitim ve karar alma kabiliyeti gibi kriterlerle içi doldurulmuş bir kavramdır. 15 Temmuz gecesi anlaşıldı ki tüm bu nitelikler hiçbir anlam ifade etmiyor. 2019 Kasım’ından sonra ülke yönetimde görev alacak kişilerin karakter ve cesaret testinden geçirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Kalın sağlıcakla.