Bir devleti ayakta tutan temel sebeplerin başında şüphesiz adalet gelir. Sonrasını sıralayacak olursak, bilimi ilk sıraya koyabiliriz. Daha doğrusu ülemanın, toplumun önünü açacak sorunları çözüm getirmesi v.s

Adalet dedimse sadece hukuk sistemini işaret etmiyorum, elbette bunlarda önemli ama adalet mülkün temeli olacaksa, halkı memnun edeceksiniz, huzurlu bir toplum oluşturacak önlemler almak gerekiyor…

Kısaca şöyle diyelim: “Allah’ın adl/adil olduğunun ve O’nun mülkünün adalet üzre kurulmuş olduğunun bilinmesi, zerreden kürreye kâinattaki adalet, insanın bedenindeki adalet, yönetimdeki, ekonomide, paylaşımda, zorlukları paylaşmada adalet v.s hesaba katılması gerekiyor.

Hz. Ömer’in söylediğine inanılan adalet sisteminin oturduğu dönemlerde Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğunda halk mutludur, bunun bozulduğu dönemlerde ise gerileme ve hatta yıkılış başlamıştır.

Burada şunu vurgulayıp esas konumuza geçmek istiyorum. Yüce dinimiz adaletle hükmetmemizi istiyor. Biz adaleti sağlayıp, bilime ve ülemaya önem verdiğimiz dönemlerde hep zirvede olmuşuz, dünaya da adalet dağıtmışız, aksi durumda ise gerilemiş ve bundan dolayı da din gelişmeye engel olarak gösterilmeye çalışılmıştır.

DİN GERİLETMEZ

Bugün esas elealacağım konu, dinimizi gelişmeye engel olarak göstermek isteyenlere cevap şeklinde olacaktır. Son 40 yılını eğitim, tarih, roman, şiir, araştırma gibi alanlarda yüzlerce kitap okuyan bir insan olarak söylüyorum ki,” İslam asla gelişmeye engel değildir!” Hiçbir akıl izan sahibi, gerilemeye neden olacak bir ayet ya da hadis gösteremez”

Aksbine yüce dinimiz ilmi ve ülemayı destekler. Hatta farzdir ilim yapmak! Yani bir ibadet hükmündedir. Oku, diye başlar Kur’an. İlmi elinde tutan, kuvveti de elinde tutar der, Bediüzzaman. Söyleyin böyle bir düşünce toplumu, nasıl geriler?

Peki gerilediğimiz de bir gerçek mi? Evet, bu gün İslam dünyasının hali ortada. Bu gerilemenin sebebini Dr. Fuat Seçkin, kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle bir soru yöneltirler: "İslam dünyasının gerileme nedeni olarak din gösteriliyor; bu konuda ne dersiniz?"

Cevaben "Bugün Müslümanlara düşen görev tarihlerini çok iyi bir şekilde ortaya koymak. Gerileyişin nedeni din değildir.

PEKİ NEDİR ÖYLE İSE?

Dr. Seçkin açıklamasını şöyle sürdürür: “Başka tarihi sebepler var. (Bknz: İslamiyetin Yükselişi ve Çöküşü- Cengiz Özakıncı. K.S.) Müslümanları yanlış düşünce ve kompleksten kurtarmak lazım. Müslümanların kimya, fizik, fizik, tıp, sosyoloji ve tarih alanında ortaya koyduklarını kimse bilmiyor. Biliyorum diyenlerin de bilgisi yarım yamalak. Bundan dolayı modern bilim tarihi yeniden yazılmalı. (Not, nasip olursa, yarından itibaren bunları yazmaya başlayacağım.)

Herkes İslami ilimlerin dünyaya kazandırdıklarını bilmeli. Evvela şunu belirteyim. Bir ilim diğer sahalardaki ilimlerin desteği olmadan büyük çapta bir tekamül gösteremez. Eğer bir kültür merkezinde bütün sahalarda şartlar müsaitse, tüm alanlar birden bire gelişir. İslami ilimler hakkında az bilgisi olanlar, İslam medeniyeti sadece astronomi ve matematikte çok iyiydi diyorlar. Fakat bu doğru değil. İslam medeniyeti her ilim dalında büyük gelişme göstermiştir. Her şeyde zirveydi…

Dediğim gibi Farabi’den, Dr. Fuat Sezgin’e varana kadar bu bilim adamlarını sizlere seri halde aktarmaya çalışacağım)

Şimdi bu günkü yazımı topluyorum. İlim ışıktır, nurdur, Çünkü Rab’bimiz en büyük sıfatlarındandır. El-Alim olan Allah(cc) Adem’den, Efendimize(sav) varana kadar bütün peygamberlere ve onların varisi olan evliya ve ülemaya ilim öğrenmeyi tavsiye etmiştir, neden mi? Bütün ilimler insanı Allah’a götürür, Allah’a yönelen toplumlar ise adaletle ve ilim ışığında yönetilir ve huzur bulur, kalkınır.

Peki kalın sağlıcakla.