La Fonten (La Fontaine)’i bilmeyeniniz var mı? Yoktur. Fabl türündeki öykücüklerin büyük ustası. Bir Fransız yazarı. Doğuda da Hint kökenli Beydeba var. La Fonten ve Beydeba, kahramanı hayvan olan küçük öykücükler anlatırlar. İnsanlar bundan ders alsın diyerek.

Elimdeki kitap Mustafa Balbay’ın. Adı başlıktaki gibi: Affedersin La Fontaine( La Fonten). La Fonten’in öykücüklerini güncelleştirmiş Mustafa Balbay. Anlatılarda ilkin La Fonten diyor diyeceğini sonra çırak Balbay sazı eline alıyor...

Mustafa Balbay, bu öykücükleri "Affedersin La Fontaine"de toplamış. La Fonten'e "Usta!" diye hitap ediyor Balbay. Mustafa Delioğlu da çizgilerle resmetmiş. Tam tamına 46 öykücük var kitapta. Buna masal da deniyor. Karga İle Tilki ilk anlatı. Odysseus'un Arkadaşlarıyla sonlanıyor kitap.

Affedersin La Fontaine, Cumhuriyet Kitapları serisinde yayınlanmış. Tam tamına 286 sayfadan oluşuyor. Kitabın ikinci baskısı benim elimdeki. Baskı tarihi 2004.

Güncelliğine binaen bu kitaptan bir öykücük sunuyorum. Sunması bizden, yorumlaması sizden:

“BAL ARILARIYLA YABAN ARILARI

(Önce La Fonten)

Sanatçı işinde tanıtır kendini

Sahipsiz kalmış birkaç petek balı,

“Bizim” diye almak istemiş yaban arıları.

Bal arıları da karşı koyunca, Karar vermek düşmüş yargıca.

Yargıç bir eşek arısıymış,

Düşünüp taşınıp yol aramış.

Dinlenen tanıklara göre,

Peteğin çevresinde uzun süre

Vızıldamış kanatlı hayvanlar,

Bal arıları gibi yaratıklar.

Uzunca boylu, oldukça sarı,

Belki de yaban arıları.

Eşek arısı şaşırıp kalmış,

Yeniden soruşturmaya başlamış.

Karıncalara da başvurmuş ama,

Katkıda bulunamamışlar davaya.

Sonunda akıllı bir arı

Demiş “Bırakalım artık bunları,

Altı aydır şu davayla didindik,

Bir adım bile ilerleyemedik,

Bal bozulur bu kadar zamanda.

Acele etsin artık yargıç da,

Yeter bu tartışma, boş laflarla atışma.

Çalışalım yaban arılarıyla biz,

Peteği kim yapar, göreceğiz”

Yaban arılarının ters yanıtı

Sonunda göstermiş haklı olanı,

Eşek arıları da vermiş sahiplerine balı.

Bütün davalar böyle sonuçlansa,

Türklerin yaptığı gibi karar alınsa!

Sağduyu yol gösterir hepimize.

Gerekli değil gerisi bize.

İnsanı kemirip sıkıyorlar,

Sonsuz işlerle bıktırıyorlar.

Sonunda ne oluyor? İstiridyeyi yargıç yiyor,

Davacılar kabukla yetiniyor!

(Şimdi söz sırası Balbay'da)

Balbay:”Affedersin La Fonten,

Arı davasında göstermişsin,

Türk yargıcını örnek,

Biz masalı güncelleştirelim,

Gereksiz başka ek…”

La Fonten:” .Ne o, Türk adaleti bugün

Farklı şekilde mi işliyor?..”

Balbay: “Yooooo

Biraz değişti adalet anlayışı

O kadar!

Üretilirse ballar,

Sona erer mi davalar?

Az değildir

Üretmeden yemek isteyenin sayısı,

Hazırı gören sinek, kesilir kutup ayısı.

Gel zaman, git zaman,

Bal arıları üretime devam etmiş muntazaman.

Yaban arıları da boş durur mu?

Yine götürmüşler birkaç petek balı,

Kendilerinin bilmişler çaldıkları malı.

Bal arıları rahatlıkla yargıca koşmuşlar,

“Nasıl olsa hakkımızı alırız” demişler:

“Daha önce de başımıza böyle bir iş gelmişti,

Yaban arıları yine yasayı delmişti.”

Bir de bakmışlar ki,

Eski yargıç emekliye ayrılmış.

Arılar,

“La Fonten Türkleri örnek göstermişti,

Oradan bir yargıca gidelim.

Zamanımız yok, acele edelim.”

Yargıca çıkmışlar.

Durumu açıklamışlar.

Yargıç dinlemiş

Bal arılarını, yaban arılarını,

Not etmiş iki tarafın tasarılarını.

“Karar vermem uzun sürmez.” Demiş,

“Getirin balları buraya,

Bal arıları bu tarafa,

Yaban arıları da şuraya.

Her iki tarafın önüne bal konsun birer petek,

Yağcılık istemem, ne el öpülsün ne etek.

İşaretimle yemeye başlayın balları,

Kim hızlı yerse o götürür malları.

Bin yıldır böyle,

Balın sahibidir yiyen,

Haksızdır, buna karşıyım, diyen.”

Yaban arıları vahşice bala saldırmış,

Yargıç “tamam!” deyip elini kaldırmış,

Kararını açıklamış:

“Yaban arıları daha güzel yedi balı,

Demek ki bal onların olmalı.”

Balbay:”Affedersin La Fonten

Üzgünüz gerçekten…

Adalet kavramı değişti,

Hiçbir şey önemli değil çekten!”

La Fonten:”Ne? Yoksa birbirine mi karıştı

Çekidüzenle çeke düzen…”

Balbay:”Usta taşı gediğine koydun,

Kimi nasıl oyacaksan oydun…

Artık yapmayalım başka yorum…

La Fonten:”Anlıyorum!”

--------

(*)Affedersin La Fontaine, sayfa 185