Geçtiğimiz haftalarda ‘Çocuk Eğitim Merkezinde’ madde bağımlısı çocuklarla görüşme fırsatım oldu. Saatlerce birebir kendileriyle sohbet ettim. Suça sürüklenmiş, bağımlı olmuş, dışlanmış çocukların çoğunun dağılmış ailelerden geldiğini belirtmeliyim.
Yetersiz sevgi ve ihmalin de olumsuz sonuçlar doğurduğunu gözlemledim. Katı, aşırı sert ve tutarsızlık içinde terbiye edilmeye çalışan çocuklarda da suça itilme oranı yüksek. Çocukluk döneminde travma yaşayan çocuklar da başta sigara olmak üzere maddeyle tanışma yaşı her geçen düşüyor.
Ne yazık ki ezici çoğunluğu ‘baba’ figürü ile çatışma yaşamış. Bu da gelinen noktada aile kurumunun ve babanın önemini bize anlatmaya yetiyordu. Merkezde kalan çocuklar için baba demek ‘koruyan, kollayan, sahip çıkan, sevgi, şefkat, güven unsuru’ demekti.
Çocuğun psikolojik gelişimi için “baba” figürünün çok önemli olduğunu belirten uzmanlar, babanın işlevinin tıpkı anne gibi “ayrı ve eşsiz” olduğunu vurguluyor. Baba ile çocuk arasındaki ilişkinin doyurucu ve samimi olmasını, çocuğun babasının varlığını her zaman yanında hissetmesi gerektiğini belirten uzmanlara göre, “sert ve mesafeli” ya da tam tersi “fazla sıcak ve yakın” ilişki modelleri sorunlara yol açabiliyor. Uzmanlar, “babaların çocuklarıyla saygın ama denetimli, sıcak ama bilinçli bir ilişki modeli geliştirmesini” öneriyor.
Hiçbir çocuk dünyaya suçlu olarak gelmiyor. Baba figürüne ilişkin konunun uzmanı Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Alper Evrensel baba-çocuk ilişkisinin çocuğun gelişim sürecindeki önemine işaret ediyor.
Babanın, bir çocuğun psikolojik gelişimi için çok önemli bir figür olduğunu belirten Dr. Alper Evrensel, şunları belirtiyor:
“Bebeğe birincil bakım veren her ne kadar anne olsa da babanın varlığı ve işlevi kendine has özellikleri açısından ikinci plana atılamaz. Yani annenin işlevi ayrı ve eşsizdir, babanın işlevi de ayrı ve eşsizdir. Baba; güçtür, fırtınalı denizlerde sığınılacak liman, zorluklarda dermansız düşmüş bedenin sırtını dayayacağı dağdır. Baba; güvendir, ailenin savunma sistemidir. Aileyi tehdit eden her türlü saldırıya karşı ailenin bekasını koruyup himaye edecek bir kalkandır. Böyle bir baba figürünün varlığı altında çocuk, kendini güvende hisseder ve depresyon-kaygı bozuklukları gibi hastalıkların temelinin atılması engellenir. Eğer işlevsel bir babanın varlığında çocuğun herhangi bir türden travma yaşaması da önlenebilmiş olur ise yetişkinlikte ortaya çıkan travmalarla ilişkili hastalıklar da engellenmiş olur.”
Baba-kız ve baba-oğul arasındaki ilişki ve bu ilişkinin işlevinin farklı olduğunu belirten Dr. Alper Evrensel, “Babanın kızı ve oğlu nazarındaki görüntüsü ve işlevi doğal olarak farklıdır. Rol-model dediğimiz kavram penceresinden bakacak olursak babanın oğlu için kendisinin gelecekte göreceği babalık ve kocalık işlevleri için bir prototip olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Bu prototipin nasıl bir işlevi olduğuna ilişkin ise evde uygulamalı pratik dersler veren bir hoca gibidir baba.
Babanın kızı için sergilediği tutum ise ilerideki evleneceği eşine yönelik bir model teşkil eder. Kız çocuğu babasında gördüğü olumlu özelikleri kocasında arar, babasındaki sorunlu yönlerin ise kocasında olmasını istemez. Babasız büyümüş kızlar ise baba yerine koyduğu sembolik bir koca ile evlenir ne yazık ki” dedi.
Baba-çocuk ilişkisi içinde bir ideal tanımı yapmanın çok zor olduğunu belirten Dr. Alper Evrensel, “Zira babanın ve çocuğun mizacı ve karakteristik özellikleri, farklı farklı olacağından ikisi arasında kurulan ilişki de biricik olacaktır. Bu biricik ilişki, başka bir baba-çocuk ilişkisinden elbette farklı görünümler sergileyecektir. Ancak önemli olan ilişkinin doyurucu ve samimi olmasıdır. Çocuk babasının varlığını her zaman yanında hissetmelidir. Hatta baba, vefat ettikten sonra bile manevi açıdan çocuğun hayatı üzerinde etkilidir. Örneğin meşhur Disney animasyonu “Aslan Kral” filminde yavru aslan Simba’ya krallık görevini babası Mufasa’nın ruhu hatırlatmıştır”
Baba-çocuk ilişkisinin sağlıklı gelişimi için babalara tavsiyelerde de bulunan Dr. Alper Evrensel, şunları ekliyor: “Toplumumuzda iki kuşağın baba-çocuk ilişkisi arasında derin farklar ortaya çıkmıştır. Şimdi yaşlılık ve dedelik dönemini yaşayan babalarımızın çocukları ile kurduğu ilişki, mesafeli ve sert bir tarz içerirken onların oğullarının kendi çocukları ile kurduğu ilişki de daha demokratik, sıcak ve yakın bir model ortaya çıkmıştır. Her iki tutumun da uç örneklerinden kaynaklanan sorunlar oluşmaktadır. Sert ve mesafeli bir ilişkide yeterli babalık işlevi sağlanamamaktadır ve sanki çocuk için babası travmatik bir rol oynayabilir. Fazla sıcak ve yakın bir modelde ise çocukla babanın arkadaş gibi bir hale geldiğini ve babaya duyulması gereken saygı ve güvenin sağlanamadığı görülmektedir. Bu nedenle babaların çocuklarıyla saygın ama denetimli, sıcak ama bilinçli bir ilişki modeli geliştirmeye gayret göstermesi gerekir.”