Türkiye’nin kaderine hükmeden partilerin varlıkları, politikalarının özünü oluşturur.
Çağdaş demokrasilerde, gazetecilerinde kamuoyunun bağımsız temsilcileri olma görevini yüklendikleri ve sorumlulukları bulunduğu konusu üzerinde durulur. Bu bakımdan da basın, yasama, yürütme ve yargının yanında dördüncü güç olarak kabul edilir. Gazeteciler bu yaklaşım gereği toplum adına toplumu denetleyen bir kamu denetçisi konumundadırlar. Gerçekten de bu karmaşık toplum yapısı içerisinde birbirleriyle ilişki kurma da güçlük çeken kesimler arasında bağlantıyı gazeteler kurar.
Gazetecilik mesleği hak, yükümlülük, özgürlük ve sorumluluk gibi birçok kavramı içinde barındırmaktadır.
“Ben basının üzerini çizdim” diyen siyası parti il başkanı ve diğer taraftan da STK başkanı da “Maraş’ta basın yok!” sözünü kullanmasını bir haksızlık olarak görüyorum.
Bu konunun üzerinde tartışmaya kalksak her halde bu sayfaya sığmaz. Ben yalnızca basının nasıl bir şey olduğunu anlatmaya çalıştım.
Ülkemizin sıkıntılı günlerden geçtiğini hepimiz biliyoruz. Ortalık tozpembe değil. Biz bunun üzerine körükle gitmek istemiyoruz. Bunun üzerine kürekle gidiyoruz.
Merkezde iki günlük gazete çıkmaktadır. Bu gazetelerin esas amacı kamuoyunu doğru bilgilendirmektir.
Geçtiğimiz hafta Akdeniz gazeteciler federasyonunun İskenderun’da istişare toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantıya KBGC ve Manşet gazetesi adına Aslan Deveboynu, Bugün gazetesi adına da ben katıldım. Birçok ilden cemiyet başkanı ve gazeteciler katıldılar.
İskenderun gazeteciler cemiyetini ziyaret ettiğimizde, birçok ilden gelen yerel gazeteleri de masanın üzerine koymuşlardı... Bizim çıkarttığımız gazetelerin onlardan çok farklı olduğunu gördüm. Tabi ki gazete çıkartmak ekonominin başköşesinde yer almakta. Bizim üzerimizi çizen ve “burada basın yok” diyen bu başkanlarımızın, oradaki yerel yöneticilerin basına ne kadar değer verdiklerini görmelerini çok isterdim.
+++
Siyasetçiler ilimizde zaman zaman bir araya gelirler. Her toplantıda basınla, internet ve sosyal medya ile uğraş veren gençlerimizin sayısının arttığını dile getirirler. Bizde biliyoruz onlarda görüyorlar.
Bu gençlerin büyük çoğunluğu fakülte mezunu ve yabancı dili olan geçlerimiz.
O zaman basının üzerini çizeceğinize ve basın yok diyeceğinize, bunlara çözüm üretin. Kahramanmaraş’ta irili ufaklı 500’ün üzerinde fabrika bulunmaktadır. Bu fabrikaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu ekonomik anlamda ve işsizliği çözme noktasında iyi bir gelişmedir.
Fabrikalar bu geçlerimizi fabrikaya alsalar bunların birçoğu yabancı dilde biliyorlar. Fabrikalarda internet sitesi kursalar. Fabrikaların ürünlerini dünya pazarında rekabete açsalar. Nasıl olur? Dünyada ne gibi gelişmeler oluyor hem onu yakından takip etme fırsatı bulurlar. Aynı zamanda yeni çıkan teknolojiyi yakından takip etme veya katma değeri yüksek mal ve hizmet üretmenin yolunu bu şekilde bulmuş olurlar.
Artık dünya eskisi gibi değil. İnternet birçok kolaylıklar sunuyor. İşte son zamanlarda görüyoruz, her türlü ihtiyaç maddesi kapınıza kadar geliyor.
İş insanlarımız işlerini daha çok dünya pazarına açmak istiyorlarsa, işte size hazır ve yetişmiş insan gücü.
Bu gençlerimizin basın toplantılarında sordukları sorularla heyecan yaratıyorlar. Bunları atıl değil de daha üretken hale getirmek hem kendilerine hem de ülke ekonomisine daha çok katma değer katacaktır.
+++
Değişen zamanın şartlarından doğan yeni yaşam biçimlerine karşı koyma şansımız yok elbette… Ancak zararlı getirilerin eğitimle, inançla, ekonominin imkânlarıyla bertaraf edilmesi gibi önemli bir sorumluluğumuz olduğunun düşüncesindeyim. Kuşkusuz bu alanda çözümü, başta siyasilerimiz ve onlara ışık tutacak, imkân sağlayacak yol gösterecek iş insanlarımıza düşmektedir.
Devlet tüm insanlarımızın sağlığını, güvenliğini ve eğitimini sağlamak zorundadır. Ancak iş gücü yaratmak özel sektöre düşer.