Şirin mi şirin bir kediciğimiz var. Adı Duman. Dumanlığı renginden. Bulut gibi. Pamuk yumuşaklığında tüyleri. Bana kalsa “Pamuk” derdim bu şirinliğe. Ama bana kalmadı. Emre koydu bu minik yavrunun adını. Kediciğimizin isim babası torunumuz Emre.
Daha birkaç aylık. Annesinden ayrılmış ana kuzusu… Mini minnacık…Minnak, el kadar bir kedi yavrusu Duman. Kırçıl. Kırçıllığından mı geliyor dumanlığı? Bilmem. Sevimli mi sevimli... Sırnaşık. Bazen alır başını, gider. Arar buluruz. Bu yine durmaz. Tepesi atınca sırra kadem basar.
Bir yaz günü Erengil geldi Maraş’tan. Eren oğlumuz. Eşi, gelinimiz Şule. Ve torunlarımız Emir’le Emre. Ailecek...Emir on iki yaşında. Emre’nin abisi. Emre, ailenin küçüğü. Dokuz yaşlarında. Emre’nin ilk işi Duman’ı sormak oldu. Duman piyasada yok. Gittiler Eren babayla Emre...Duman’ı aramaya. Neden sonra bunlar baba-oğul, bulmuşlar Duman’ı getirdiler. Duman’a bir ilgi. İzzet ikram Emre’den...
Emre, Duman’ı gözünden ırmıyor. O gün akşamı ettik. Ertesi sabah Emre uyanır uyanmaz Duman’ı aradı. Duman yok. Yine kayıplara karışmış.
Emre’nin iki gözü iki çeşme. Soylusun boylusun.! Yok. Emre “Duman!” diyor da başka bir şey demiyor.
Eren’le çıktılar köyün içine. Duman’ı aramaya. Buldular. Dünyalar Emre’nin…
Sayılı gün tez geçer. Birkaç gün sonra bunlar döndüler K.Maraş’a. Dönüşleri de firaklı oldu. Bunları yolcu ettik. İzi basa geldiler. Şaşırdık. Bir şey unutmuş olmalılar. Evet unutulan bir şey var. Emre Duman’la vedalaşmamış. Oğulcuk’tan çıkmadan “Ben Duman’la vedalaşmadım.” diye yaygarayı basmış. Duman’ı bulduk. Emre’yle Duman vedalaştı. Gittiler.
Emre her telefonda bana sorar:
-Dede! Duman ne yapıyor? Beni soruyor mu?
Ben de nabza göre şerbet veririm:
-Oğlum Duman seni çok özlemiş. Hep seni soruyor. “Emre’yi özledim. Ne zaman gelecek.”diyor.
Emre’nin Duman’a bu ilgisi Eren’le Emir’in dikkatinden kaçmıyor. Bazen Eren takılıyor Emre’ye:
-Emre bu gün Duman aradı seni...
Emre heyecanla:
-Ne dedi? Ne dedi?
-Ne diyecek “Miyav! Miyav!” dedi.
Eren’le Emir, Emre’ye bir oyun oynadılar. Eren, ev telefonunu cebine “DUMAN” olarak kaydetti. Emir’le anlaştılar. Balkonda otururken Emir içerden, ev telefonundan arayacak. Bakalım sonunda neler olacak?
Bir gün balkonda oturuyorlar. Eren, Emir’e kaş göz işaretiyle “Git içerden ara.” sinyali verdi. Emir yavaşça kalktı. Girdi içeri. Az sonra Eren’in cebi çaldı. Açtı Eren telefonu:
-Alooo! Kimsiniz? Ha... Duman, sen misin?
Emre, Duman’ı duyunca sıçradı yerinden:
-Duman mı? Duman mı arıyor?
Eren ekrandaki “DUMAN arıyor” yazısını gösterdi Emre’ye. Emre kaptı telefonu babasının elinden:
-Alooo! Duman. Ne yapıyorsun?
Emre pürdikkat dinlemede:
-Miyav! Miyav!
Emre anlamaya çalışıyor. Emir, buğulu bir sesle miyavlamaya devam ediyor içerden. Emre çaresiz:
-Duman! Anlayamıyorum seni. Türkçe konuş! Türkçe konuş!..