Yıl olmuş 20220 bizim konuştuğumuz konuya bakın, neden on yıllar önce konuşulacak konuyu yeni konuşuyoruz? Neden biz bu basit gelişimi hızlı gerçekleştiremiyoruz? 2020’de havaalanı randımanlı işlemiyor ve halk sıkıntı yaşıyor. Hep böyle sıkıntı yaşanacak ise kapatalım ve işi kökten çözüm bulalım. Şaka değil gerçek. Maraş’a diye uçup Antep’e inilecek ise neden psikolojimizi bozalım ki. Doğrudan Antep’e uçarız hiç olmazsa psikolojik olarak hazır olduğumuzdan stres yaşamayız. Hem Antep’e karşı ezik olmaya da alıştık. Havaalanı genişletildi bundan sonra dış hatlar da olacak derken biz Maraş’a inemez olduk. Kışın gelmesiyle iniş ve kalkışlar iptal edilmeye ve Antep’e yönlendirilmeye başlandı. Benim inancım bir hizmet sırf yapıldı olsun diye yapılıyorsa sonra daha büyük sorunlara gebedir. Trabzon Caddesi ve havaalanında olduğu gibi. Yapılacak bir hizmet çok iyi tahlil ve analiz edilmeli her türlü ihtimal düşünülmeli ondan sonra yapılmalı. Bizde öyle mi ben yaptım oldu. Halktan da sonsuz alkış geliyor. Hiç kimse doğru yer mi, yapılan iş doğru mu, uygun olan bu şekil mi, gibi sorular sormuyor soranlarda hizmeti istemiyor denilerek susturuluyor. Sonra sıkıntıyı yaşayan biliyor. Evet, havaalanı kapatılsın belki Cumhurbaşkanımız Antep’ten gelmekten usanır da Maraş’a yeni ve daha rahat inilecek havaalanı yapmak ister, bize de iyi bir havaalanına kavuşuruz. Yoksa bizdeki siyasilerin bir şikâyeti ve havaalanını değiştireceği yok. Böyle gelmiş böyle gidiyor anlayışı hâkim. Maraş halkının ve misafirlerin çilesi hiç önemli değil. Liderlerimiz ve siyasilerimiz sıkıntı yaşamasın yeter. Hatta sadece liderlerin ve siyasilerin kullanacağı bir havaalanı yapılsın. Nasıl ki milletvekilleri halk adına devleti yönetiyorsa, halk adına da uçağa binsin ve havaalanını kullansın. Zaten halkın büyük kısmı bu konuda sıkıntı yaşamıyor. Zira onlara havaalanının olması yetiyor. Zaten çoğunluk uçağa ya hiç binmemiştir ya da kırk yılda bir biniyordur, bu durum da onları rahatsız etmiyor. Çok az insan var onlarda rahatsız olsa da olur. Büyük ihtimalle onlar oy da vermemişlerdir. Zira bizim Demokrasi anlayışımıza göre çoğunluk memnun ise sorun yoktur, önemli olan çoğunluğun mutlu olmasıdır. Azınlıklar önemli değil.
Bu soruna değinirken ben uçakların inememe durumundan yola çıktım. Bir de uzman görüşü almak lazım değil mi? Bu işte biz uzman olmadığımıza göre biz ne desek olmaz. Peki, buraya iniş yaparken sorun yaşayan pilot ne düşünüyor? Uzman Pilot Tufan Sevinçel Beyefendi 2016 da Maraş havaalanı neden kullanılamıyor sorusuna, akıl ve mantık çerçevesinde delilleriyle birlikte, bir makale yayınlamıştı. Kaleme aldığı makalede neden kullanılamadığı ve ne gibi sıkıntıların olduğunu tek tek açıklamış. Ve çözüm yollarını da belirtmiş. Kimse görmedim diyemez zira bu makalede başta bizim gazete olmak üzere birçok Maraş gazetesinde ve yayın kuruluşunda çıktı. Bunu siyasiler ve yöneticiler okudu mu, zannetmiyorum. Okusalardı havaalanını genişletmek yerine başka çözüm yolları bulurlardı. Danışan dağı aşmış danışmayan yolu şaşmış. Daha iyi nasıl olur sorusuna nasıl genişletebiliriz, sorusu sorulduğu için yanlış yapıldı. Zira yanlış başlanan işten doru çıkmaz. Bilene danışmadığı için çatlak duvar boyanarak düzeltilmeye çalışıldı. O da olmadı. Oysa usta duvarın yıkılıp başka yere yapılması tavsiye ediyordu.
En büyük yanlış havaalanının yer seçiminde idi. İkinci ise şimdiki hükümetin onu değiştirmek yerine yanlış havaalanını genişletmesi olmuştur. Zaten bir hizmeti eleştirirken CHP mantığı ile değil aklıselim eleştirmek gerekiyor. Neden ve gerekçeleriyle birlikte eleştirilmeli ama böyle olunca da olmuyor. Zira yapılan her işi hizmet zannedenlere bunu anlatmak zor oluyor. Yapılan her iş hizmet değildir. Daha sonra sorun çıkaran astarı aslından pahalı olan işler hizmet değil, masraf ve müsriflik ve iş bilmezliktir.
Şimdi sormak istiyorum:
Neden böyle yapılmadı?
Aklın yolu bir değil mi?
Yoksa böylesi daha mı kolay oldu?
Nüfusu bir milyonu aşmış bir şehre bu reva mı?
Maraşlının kendi şehrine inme hakkı yok mu?
Yurt dışına uçmayı bekleyen Maraşlının kendi şehrine inemiyor olması nasıl bir iştir?
Bu işin sorumluları bunları bilmeden mi yaptı yoksa bilerek mi?
Ve onlara bu konuda hesap soruldu mu?
Sıkıntı çekenler çoğunluk değil azınlık, onlar da sesini duyuramaz mı denildi?
Ne diyelim, adımızın büyükşehir olması yetmiyor. Önemli olan zihniyetlerde büyük şehir olabilmek ve büyük düşünebilmektir. Büyük düşünemeyenler ellerindeki imkansızlıklarla yetinmeyi öğrenir. Öğrenilmiş çaresizlik yaşar. Ama düşünebilen insan sorgulayan ve hesap sorandır. Ve tüm hizmetleri hak eden ve hakkıyla alandır. Saygılar.