Koranavirüsü beklenenden daha hızlı yayıldı ve tahmin edilenden daha büyük hasar veriyor. Bunu göz önünde bulunduran yöneticilerimiz o yüzden bir arada bulunma ihtimallerini ortadan kaldırarak salgını sınırlamaya çalışıyorlar.
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgının ciddi bir ekonomik maliyeti de olacak, elbette… Kapanan işletmeler, faaliyetlerini durduran üretim birimleri, küçük işlerden gelir sağlayanların işlerinden olması, yarının önemli sorunları olacaktır.
Bu eşik aşıldıktan sonra, sosyal, ekonomik ve psikolojik tedbirler almak önem arz edecektir. Önlem olarak sokağa çıkma yasağını dört güne çıkartıldı. Sokağa çıkma yasağı en son alınacak kararlar arasındaydı...
Bu kararı almak ülke ekonomisi açısından kolay bir karar değildi! Bir taraftan toplum sağlığı, diğer taraftan; ekonomiyi de göz önüne alarak fabrikalar ve işyerleri var… Bunları ihmal edemeyiz.
Çünkü milyonlarca işçinin işsiz kalması demektir. Buda İkinci bir korona virüs gibi ağır hasar verebilir…
Son günlerde bazı sözcüler; iki hafta üç hafta sokağa çıkma yasağı getirin diyenler oluyor? Ama bunun ekonomik maliyetini düşünülmüyor. Sokağa çıkma demek çarkların tamamen durması demek anlamanı gelir ki, bunu göze almak oldukça riskli bir sorun olarak karşımızda duruyor... diğer taraftan bazı yaş guruplarına sokağa çıkmayın evde kalın demeleri doğru… Önümüzdeki günlerde bu yasağa sınırlama getirileceği de söylenmekte.
+++
Yarım kalan eğitime, online sistemiyle eğitim veriliyor. Bu sisten normal şekline nasıl dönecektir? Konunun kültürel ve manevi boyutlarını da gözden kaçırmamamız gerekiyor. Virüsten önceki sosyal alışkanlıklarımız, hayat tarzımız, insani ilişkilerimiz. Tekrar eski seviyesine gelecek mi? Piyasa ekonomisi eski canlı lığına tekrar kavuşacak mı?
Bunları düşünmek belki biraz erken olabilir. Nihayet bu beladan er veya geç kurtulacağız. Tatbiki kısa sürmesi ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacaktır...
Diğer taraftan; sağlık ordusunun krizi iyi yönetmesi sayesinde; korona virüsünde vaka sayısı, her geçen gün düşüyor... Buna bağlı olarak ölüm sayısının azalması, tedavi olan hastaların taburcu olmaları, hepimizin psikolojisine iyi geliyor… Ama bu salgın sürüyor. Bu hafta sonu da üç gün sokağa çıkmayacağız… Bunların hepsi halkımızın sağlığı için yapılıyor.
Bu krizden karlı çıkmakta var elbette: Batıda tasarlanıp Çin’de, üretme stratejisinden vaz geçme eğilimi var. Tedarik zincirlerinin kopuşundan söz ediliyordu. Şimdi koptu. Kısmen geri dönülecektir. Bunun yanında yerli üretime dönüleceği ağırlıkta kazanmakta...
Bugün gördük ki üretim refleksi en güçlü ülkelerden biriyiz. Sollunum cihazında Batı’nın maliyetinin 1/3’üne hem de daha hızlı üretimi gerçekleştiriyoruz.
Sonuç olarak: Bir taraftan 83 milyon insanımızın sağlığı, diğer taraftan ekonominin daha fazla zarar görmemesi. Bunlar oldukça hayati konulardır. Devletin işi kolay değil. “Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal” derler.
İşte sosyal devlet olmak kolay değil. İnsanlarının hangi ülkede olurlarsa olsunlar, sahiplenmek ve tedavi için yurda getirmek, diğer ülkelerin örnek alması gereken uygulamadır.