Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN: “Efendiler yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz” demesinin üzerinden 98 yıl geçti. Ama ülkemizde cumhuriyete direnen, cumhuriyete karşı çıkan, cumhuriyeti kullanan, cumhuriyetçi geçinen ve bir de cumhuriyeti benimseyen gruplar var.
Osmanlı Devleti’nin bütün kurumları ile yıprandığı ve yoğun bir işgale uğradığı “milli bağımsızlık” ve “milli egemenliğe” şiddetle ihtiyacı olduğu bir döneme girilmişti. Türk tarihinde, devletleri kuranlar hep askerler olmuştur. Askerlerin temelini oluşturmadığı gelmiş geçmiş bir Türk devleti yoktur.
Osmanlıyı ve hükümdarları öcü olarak göstermek bu milletin sine-i vicdanına nasıl ihanet ise Atatürk ve cumhuriyeti mabed-i azam gibi görmek ise bir o kadar gaflettir. Kraldan çok kralcı olmanın bir manası yok. Atatürk yaşasaydı kendisini kullanmak isteyenleri hiçbir makamda bırakmazdı diye düşünüyorum. Cumhuriyeti ilan etmek ve kazanımlarını benimsemek elbette kolay olmamış. Devrimler döneminde kırılmalar, yanlışlar mutlaka olmuştur. Yenidünya düzeninde monarşi ile devam etmek sakıncalı bir hal almış ki; Bizzat hükümdarlar öncülüğünde Tanzimat ve meşrutiyet dönemi başlatıldı.
Cumhuriyetin ilanı da birdenbire olan bir şey değildir. Cumhuriyetin temelleri Osmanlı devletinde atılmaya başladı. Kurtuluş savaşı yıllarında söz ve icraatlar ile kendini gösterdi. Osmanlı yönetiminin işgallere direnememesi, otoritenin kaybedilmesi Anadolu’nun dört bir köşesinde çoban ateşi gibi yanan güçleri birleştirdi. Bu güçleri birleştiren komutan şüphesiz Mustafa Kemal’den başkası değildi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’ da Samsun’da başlattığı milli mücadele Lozan ‘da son buldu. Amasya genelgesinde “milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” derken üstü kapalı cumhuriyetten bahsediyordu. Erzurum kongresinde” irade-i milliyeyi hâkim kılmak esastır” maddesi ile açıkça yeni bir rejim dillendiriliyordu. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması ve çalışmaları 1920 de Büyük Millet Meclisi’nin açılması nihayetinde saltanatın kaldırılması ile çocuk dünyaya gelmişti. Geriye sadece adının konması kalıyordu.
Bizlere düşen en büyük sorumluluk cumhuriyete ve kazanımlarına sahip çıkmaktır. Biz buralara kolay gelmedik ipten döndük. Bağımsızlığa inanan bu millet ve Mustafa Kemal gibi liderler olmasaydı çoktan idam edilmiş ve mirasımız taksim ediliyor olurdu.
Bu toprakların kutsiyeti için dış güçler ve içerdeki kirli ellere bu vatanı taksim ettirmemek için sesiz sedasız nice kahramanlar toprağa düşmedi mi? Bu topraklarda şucu-bucu kavgası çıkartıp aramıza nifak tohumları ekmek isteyenlere pirim vermeyelim. Devletlerin adları değişebilir ama Türk milleti ebedi kalacaktır.
Bugün yataklarımızda rahat uyuyorsak bunu kahramanlara borçluyuz. Genç nesilleri milli ve manevi duygulardan mahrum yetiştiriyoruz. İstiklal marşımız okunurken playback yapan bir nesil yetişsin istemiyoruz. Tarihini, kültürünü, bilen bir nesil… Tıpkı Asım’ın nesli gibi. Başta şehitlerimiz ve gazilerimiz olmak üzere bu vatanı bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını cefakâr Anadolu kahramanlarını rahmetle anıyorum.