Salı pazarında haftalık alış verişimizi yaparken, yanımaemekli bir öğretmen ağabeyim yaklaştı. “Hocam, son dönemde peygamberimizi diluzatanların sayısı giderek artıyor, özellikle yarım bilgiyle dinimiz üzerindenyorum yapmak, fetva vermek moda oldu, Allah rızası için bu konuda birşeyleryazar mısın? Birde televizyonlardahalkın kafasını karıştıran şu ilahiyatçılar yok mu? Onlara da söyle, bizim kafamızıkarıştırmasınlar…”Diyerek selam verdi , kafasını, gözünü çevirdi, yanımdanuzaklaştı.
Önce ne yazacağımı bilemedim, çünkü ilahiyatçı değilim, bilmediğim bir konuda dayazmayı doğru bulmadım ama hocam işin içine Allah rızası girdirince,bu konuda yazmak vacip oldu! Diy düşündüm! İnanın şahsıma dil uzatsalar belki yazmazdım ancak konukutsallarımız olunca iş değişiyor…
Birde şu hadisleri yalanlayanlar var, işte bugün bukonulara girmek istedim.
Nereden başlasam diye düşünürken, Kur’an-ı Kerim’e başvurmak aklıma geldi. Araştırırken karşımaFurkan Suresi çıkti. Bakın Cenab-ı Allahbu tipler için ne diyor?
“41. Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ınpeygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar.
42. "Şayet tanrılarımıza inanmakta sebatgöstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı"diyorlar. Azabı gördükleri zaman,asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!
43. Kötüduygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!)ona koruyucu olabilir misin?
44. Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz)dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha dasapıktırlar.(Furkan Suresi)
Bu ayetleri okuduktan sonra, Efendimize dil uzatanlara,Kur’anın ne kadar güzel cevap verdiğini şahit oldum, doğrusu hiç yorum dayapmaya gerek kalmadı!
KİMİ İLAHİYATÇILARA
Günümüzde çeşit çeşit ‘hocalar’ çıktı. İsimlerinin önündekoca koca sıfatlar, o televizyondun bu televizyona şov yapıp duruyorlar.Birinin söylediği diğerini tutmuyor. Adam mezhep sahiplerinin bile önünegeçmiş, diğer alim ve allamelerin önüne geçmeye çalışıyor. Tefsir üstüne tefsiryapıyorlar.
Bunların bir kısmı samimi görünüyor, bir kısmı…? Niyesoru işareti koydum, ünlem de koyabilirdim şimdi açıklayacağım.
Kendim Kur’anı 38 yaşında öğrendim, hocam da yok, Rabbimdefalarca yüce kitabımızı okumayı nasip etti, meal ve tefsirler okudum, hala okuyorum.Yani kendimi yetecek kadar, bilgiye sahibim.Evet bir mümin enaz kendine yetecekkadar bilmeli ve bildikleri ile amel etmesini bilmeli. İlmiyle amel etmeyenler, Kur’an’ın ifadese ile üzerinde kitap yüklüeşekler gibidirler.
Bir tespit dahayapayım, bazen bilmeden samimi olan insanlar, bilip de samimi olmayanlardandaha üstündürler. Bunu da bir tarafa koymak gerek. Bilmem anlatabildimmi?
DÜN ÜMERA İDİLER, BUGÜN İLAHİYATÇI
Tabi günümüz ilahiyatçıları eski alimler gibi değiller,bunlar genelde sadece dini ilimler alıyorlar, ümere ise çok yönlü eğitimalıyordu. Ümera, astronomiden tutun da, matematik bilgisine kadar donanımlıydı.Tabi işin içinde birde ihlas olunca, ümeranın sözleri zihinleride, gönülleri deetkiliyordu. Tabi onların içinde de, tartışılanlar olmuş, eleştirilenler v.s.
Tarihin derinliğinde kalanlar orada kalsın ama bizim modernilahiyatçıların çok dikkatli olması gerek. Çünkü yaptıkları yanlışlar fitneyesebep olabilir! Olması gereken ise toplumları doğru yöne yönlendirmelerigerektiğidir.
Diyeceğim şu ki: bilmek üstünlüktür, ayrıcalıktır; çünkü bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığıgibi, yukarda söylediğim gibi ilmiyle amel edenlerle etmeyenlerde bir olmaz. Projecileredikkat etmek gerek!
Allah için yazıp, Allah için konuşanlardan Allah(cc) razıolsun, diğerlerine ise hakkımızı helal etmiyoruz. Burada Müslümanlara önemligörevler düşüyor, Kur’anı ve hadisleri çok iyi bilmemiz gerek, yoksa fitneyekapılabiliriz, Allah esirgesin…
Peki kalın sağlıcakla.