“Yeryüzünde bulunanların çoğu, kendilerine uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tâbi olmuyorlar ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyorlar. (Enam 116.ayet)

Bu yetin mealini merak ettim, sizinle paylaşım istedim. “Kur’an dilinde zan, çoğu yerde “delile dayanmadığı, bu yüzden de hatalı olduğu halde sahibinin gerçek ve sahih saydığı inanç” anlamında kullanılır.

Müfessirler genellikle ayet metnindeki yahrusûn fiilini “yalan söylerler” manasında anlamışlarsa da İbn Âşûr kelimenin buradaki manasının “temelsiz tahminde bulunurlar” anlamına geldiğini savunmuştur.

Kur’an’da arz kelimesi hem bütünüyle “dünya” hem de belli bir “ülke” veya “şehir” (bk. Mâide 5/21; İsrâ 17/104) anlamında kullanılır. Asıl vurgulanan husus, dinî ve dünyevî meselelerde insanların çoğunluğunun belli bir görüş, inanç ve yaşayış biçimini seçtiğine bakarak, sadece buradan hareketle bunun doğru olduğunu zannetmenin ve onlara uymanın her zaman isabetli olmayacağıdır. Zira bu çoğunluk, inançlarını ve hayat tarzlarını oluşturup belirlerken aklıselime, gerçek bilgiye ve temiz vicdana dayanmak yerine (Mekke müşriklerinde görüldüğü gibi) kuruntulara, zan ve tahminlere de dayanıyor olabilirler.

Bu sebeple Hz. Muhammed’in şahsında Müslümanlar, inanç ve yaşayışlarını, nefsânî meyil ve güdüler, zan ve tahminler veya yalanlar üzerine kuran çoğunluğu taklit edip onlara uymaktan sakındırılmıştır. (Kaynak: Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 460)

DÜNYA’DA İNANÇ YÖNELİMİ NASIL?

Yukardaki ayetti delile dayamayan yani zandan bahsedilmekte. Biz yeryüzündeki inanç sistemlerine şöyle kısaca bir bakalım, sonra da aklıselim bir hayat tarzı üzerinde duralım.

TRT Belgeselde izlemiştim, Dünyada dini inanışları anlatan o belgeselde Hindistan’daki dini inançları anlatıyordu, bu konuyu araştırdım! ABD'li bir araştırma kuruluşunun 230 ülke ve bölgede yaptığı anketler ile nüfus kaydı araştırması sonucunda dünyanın inanç haritası çıkartılmış. Buna göre yaşayan 10 kişiden 8'i herhangi bir dine inanıyormuş. Oysa biz 6,9 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 32'si Hristiyan yüzde 23'ü ise Müslüman, diğerlerinin de farklı semavi olmayan dinlere yöneldiklerini biliyorduk. Hadi bu rakamlara baz olalım. Demek ki, dünya çoğunluğu yani insanlığın %77’si Müslüman değil. Ayrıca Müslümanlarında ne kadar Müslüman oldukları sorgulanmalı.

NEDEN Mİ?

Müslümanlık bir güvene ve doğru davranışları temel alan bir yaşam biçimidir. Efendimiz(sav) din muameledir, nasihattir buyurmaz mı? Allah(cc)oku, araştır, üret, çalış, demiyor mu? Bu ölçülerde Müslümanlar doğal havzası içerisinde ilerleyemiyor. Tarihi, kültürel, inanç temellerinden kopmanın, daha hafif bir ifade ile boşalmanın sıkıntılarını yaşıyor. Doğru dürüst bir şeyi ne siyası arenada ne de başka bir platformda çözemiyoruz!

Gündem ekonomi olduğu için buradan örnek verelim. Müslüman bir toplumda israf olur mu? Sadece buna dikkat etsek, %20 kazancımız olacak.

Müslüman tembel olur mu? Olmaz, olmamalı. Üretmemiz gerekiyor, ancak sistem rant ekonomisi üzerinden devam ediyor. Merkez Bankası faizi artırsın, sabit mi tutsun konuşuluyor. Ekonomik rakamlar bir tavan yapıyor, bir taban! Hal bu ki yerli üretim üzerinde durup, ihracat rakamlarını artırmamız, israfı önlememiz gerekiyor mu?

Demek ki Müslümanlığın temel prensiplerinden olan iyiliği emredip, kötülükten kaçındırmak, üretmek, israftan kaçınmak, birlik olmak v.s gibi ana konulara odaklanmamız gerek. Bunu da ancak eğitim sistemi ile sağlayabiliriz.

Yani dünya çip takmayı, yapay zekayı konuşurken, bak biz nelerle uğraşıyoruz. Yani başta yazdığım gibi aklı selim bir hayat tarzını kurmamız, özetle Allah’ın emrettiği gibi dost doğru bir yaşayış sürmemiz gerekiyor.

Kalın sağlıcakla.