Bir aile düşünün. Akşam yemeği için masa kurulmuş. Masanın etrafındaki herkes sofrada gününün nasıl geçtiğini anlatıyor. Yemekten çok şölen havası var evde. Yemekler yeniyor. Çaylar içiliyor. Sohbet gayet derin ve samimi. Bu arada cep telefonları da baba tarafından toplatıldığı için yüz yüze etkileşim ve iletişim zirve yapıyor. Aslında olması gereken tablo bu. Ama maalesef bu olması gereken bu fotoğraf o kadar çok azalmış durumda ki durum içler acısı. Günümüzde etkin iletişimin önündeki en büyük unsur internet ve Televizyon. Aile içinde ebeveynler internet ve Televizyona bağımlı olmuş durumda. Gittiğim seminerlerde madde bağımlılığına karşı en etkin mücadelenin aile içi huzur ve esenlikte olduğunu ısrarla belirtiyorum. Ebeveynlere şunu öneriyorum. Akşam yemeklerinde ailecek tüm üyeler bir arada olun. Televizyonu ve interneti bir süreliğine kapatın. Yemek değil şölen havasında bir ortam oluşturun. Çocuklarınızın gözüne bakın. Birbirinize sevgiyle dokunun. İletişimi sağlıklı kılın. Bırakın dizi izlemeyi. İnternette gezinti yapmayı. Aile fertleriniz sizin için daha önemli. Bu yemek şöleni aileyi dışarıdan gelebilecek tüm zararlı unsurlardan koruyan kalkandır. Çocuklarımız okulda ya da dışarıda yaşadıklarını ailede paylaşmak konuşmak ve sağlıklı iletişim kurmak istiyor. Çünkü iletişim zorunluluk değil, temel bir ihtiyaç. Çocuk evde paylaşamadığını bu kez dışarıda paylaşmaya başlıyor. Bu çok tehlikeli sonuçlara sebep olabiliyor. Aile içi iletişimin en büyük düşmanı haline gelen ekranlar beraberinde birçok sorunu da getiriyor. İstatistikler, televizyon izleme oranlarının ülkemiz için alarm verici seviyede olduğuna işaret ederken, uzmanlar, aşırı televizyon izlemeyi aile bireyleri arasında iletişimin kopmasına yol açan en önemli etkenler arasında gösteriyor. Televizyon bağımlısı olan ebeveynler, bu bağımlılıklarını çocuklarına aktarıyor. Uzmanlar, evde vakit geçirmek üzere başka alışkanlıklar kazandırılmayan çocukların, ebeveynlerin bu bağımlılıklarını devraldığını belirtiyor. Televizyonun sürekli açık olması aile bireyleri arasında iletişimin kopmasına yol açan en önemli etkenlerden biri olarak gösteriliyor. Çocuklarda ekran bağımlılığı sorununa dikkat çeken Klinik Psikolog Mehmet Dinç, anne-babaların çocuğun ekran karşısında geçirdiği süre ve içeriğini kontrol etmesi gerektiğini vurguluyor. Yaşına uygun olmayan içeriklere maruz kalan çocukların çocukluklarını yaşayamadan yetişkinlerin dünyasına girdiğini belirten Dinç, bunun da erken ergenlik gibi çeşitli sorunlara yol açtığını belirtiyor. Özellikle 0-2 yaş çocuklarda beyin gelişiminin çok hızlı ilerlediğini belirten Dinç, “Bu dönemde çocukların beş duyu organlarını aktif bir şekilde kullanmamaları veya birini kullanmayıp diğerini daha fazla kullanması beynin gelişmesinde sıkıntıya yol açıyor. Ekranla kurulan ilişkide de beş duyu organı kullanılmıyor; dolayısıyla beynin gelişmesinde sorun yaşanıyor. Üstelik çocuklar, tek yaptıkları televizyon izlemek olan ebeveynlerini gördükçe, bunun normal olduğunu düşünüyor. Çocuklar da bu şekilde yetişiyor” diyor. Erken yaş grubunda uzun süre ekran karşısında kalmanın ekran bağımlılığından ziyade, beyne zarar verdiğinin altını çizen Dinç, televizyondaki dünyayla gerçek yaşam arasındaki farkın çocuklarda adaptasyon sorununu ortaya çıkardığını vurguluyor. 2 yaşından 6-7 yaşına kadar günlük yarım saati geçmeyen bir kullanım tavsiye ettiklerini belirten Dinç, “Bu kullanımdan kastımız cep telefonu, bilgisayar, televizyonun ayrı ayrı yarım saat kullanım değil; 24 saat içinde hepsinin toplam yarım saat kullanımıdır” diyor.
NÜFUSUN YÜZDE 84’Ü HER GÜN TV İZLİYOR İstatistikler, televizyon izleme oranlarının ülkemiz için alarm verici seviyede olduğunu gösteriyor. Türkiye İstatistik Enstitüsü verilerine göre ülkemizde ailelerin yüzde 94’ü, televizyon izlemeyi her gün gerçekleştirdikleri sosyal aktivite olarak ifade ediyor. Ortalama bir aile, günde 4,5 saat televizyon izliyor. Ülkemiz nüfusunun yüzde 84’ü “her gün televizyon izlediğini” söylüyor. Nüfusun yüzde 40’ı, televizyonda izleyecek bir şey bulamasa da televizyon izliyor. Bu rakamlara göre dünyada ABD’den sonra en çok televizyon izleyen ülke sıralamasında Türkiye ikinci sırada.
TELEVİZYON İZLEME STİNİ AZALTACAK 5 ÖNERİ En sevdiğiniz programları belirleyin. Dizinin başlama saatinde TV’yi açın, bittiğinde de kapatın. Bir hobiniz olsun. Hobisi olan insanlar olmayanlara göre daha az televizyon izliyor. Ailenizle kararlarınızı paylaşın. Onlardan size, televizyona alternatif olacak öneriler ve tavsiyeler vermelerini ve destek olmalarını isteyin. Kurallar koyun. Televizyon izlemeyi, kendinize bir ödül olarak konumlandırabilirsiniz. Örneğin, “Bu kitaptan 40 sayfa okursam, sonrasında 1 saat sevdiğim diziyi izleyebilirim” ya da “Çocuğum ile 1 saat vakit geçirirsem, sonrasında 1 saat TV izleyebilirim” gibi… Abur cubur TV: Önemli bir gelişme ile ilgili bir TV programını izlemek haber alma açısından “sağlıklı bir ana yemek” ise, size hiçbir şey katmayan, sadece zamanınızı harcayan bir TV programını izlemek de abur cubur yemek gibidir. Size katkısı olmayan şeyleri izlemeyin.