Hayatta beceremediğim şeylerden biridir Yalan Söylemek…
Hatta Söylemeye çalıştığımda kızardığımı söylerle arkadaşlar…
Bazıları da der tatlı yalanlar var diye, lakin ben beceremiyorum.
İnsana eğrilik yakışmıyor.
Eğrilik, bile bile haksızlık yapmak Müslüman’a hiç yakışmıyor.
Bu yüzden ben Müslüman’ım diyen herkesin oturuşuna, kalkışına, duruşuna, yürüyüşüne kısaca söylemek gerekirse alışverişine dikkat etmesi gerekiyor.
İnsanın; ‘eline, beline, diline sahip olması’ gerekiyor.
Müslüman’ın hata yapmaması, yaptığı işe asla hile katmaması gerekiyor.
Ölçerken, tartarken, sökerken, takarken, kılı kırk yarması gerekiyor.
Bilerek veya bilmeyerek yaptığı hatanın adına kul hakkı dendiğini, kul hakkı yiyenlerin iki dünyasını da ziyan edebileceğini bilmesi ve çok dikkatli davranması, çok dikkatli yaşaması gerekiyor.
Günümüz Müslümanlarının çoğunluğu ne yazık ki bu hususları unutmuş gibi davranıyorlar.
Hata yapmama, emir olunduğu gibi dosdoğru olma adına Peygamber efendimizi ihtiyarlatan hangi düsturlar varsa, maalesef günümüzün insanları bilerek veya bilmeyerek bunlarla zenginleşmeyi, bunlarla gençleşmeyi tercih etmiş gibi davranıyorlar.
Bu sebeple çarşı ve pazarlarımızda sözden, doğruluk ve dürüstlükten eser yok denilebilir.
İtimat ve güven kavramları ikili ilişkilerimizi çoktan terk etmiş denilebilir.
Bu şekilde düşünmek insanı günaha sokmaz diye düşünülebilir.
Hoşgörü, anlayış, düşene destek olma, yetim başı okşama yaşantımızdan uçup gitmiş de denilebilir. Çocukluğumuzda var olan, hayatımıza hâkim olan ve bizim kuşak tarafından ara sırada olsa hatırlanan bu davranışların yeni kuşaklar tarafından hiç bilinmediği söylenebilir.
Peki, bu davranışları terk edenlerin uyarılması, dikkatlerinin çekilmesi, kurallara uymaları yönünde ikaz edilmeleri gerekmez mi?
Bu duygu düşüncelerle kalın sağlıcakla…