Farklı coğrafyalarda deprem olduğu zaman içim burkulur, o bölgede yaşayanların deprem öncesi standartlarına biran önce kavuşmasını dilerdim. Büyük acıyı hisseder, tanımadığım insanlar ile empati kurmaya çalışırdım.

Hiç beklemediğimiz, şehrimize, akrabalarımıza, yakıştıramadığımız, büyük deprem felaketini maalesef Kahramanmaraş’ta da yaşadık. Binlerce canımızı, Şubat soğunda kaybettik, düzenimiz bozuldu, hafızamız silindi, yaşadığımız, çok iyi bildiğimiz mekanlar yok oldu.
Yaralarımızı saracağız, kaybettiklerimizin acısını yaşayarak mücadele etmeye devam ediyoruz. Acı deprem gerçeği nedeniyle bu kez bilimin kurallarına, bölgenin fay ve zemin yapısına uygun olarak şehir yeniden imar edilmeye başlandı.
Devletlerin devamını sağlayan temel unsurlardan biri olan dil ve dönemin mimarisi o topraklarda kalıcı olduğumuzun belgesi olarak kayıtlara geçiyor, miras olarak yarınlara kalıyor.
Kahramanmaraş, kendi mimari kültürünü, geleneğini kendi coğrafyasında korumakla yükümlüdür.  
Zamanın ruhuna uygun olarak yeni yollar, evler, kamu binaları inşa edilecektir. Çok uzun süredir yerleşimin ve ticaretin olduğu “eski şehir” kendi kimliğinden asla uzaklaşmamalıdır. Devamlılık zinciri koptuğunda kendi geçmişini, köklerini inkar eden bir hüviyet kazandırmaz, kaybettirir.
Dünyada Ağa Han mimarlık ödülünü 3 kez kazanan tek mimar rahmetli Turgut Cansever; “Açıkça biliyoruz ki, yıktıklarımızdan daha güzel şeyler yapmadık; hiç değilse kalanları korumaya çalışalım.” demiştir.
Kahramanmaraş tarihi üzerinde çalışmalar yapan, dostum, değerli araştırmacı Murat Yarım, titiz çalışmaları ile instagramda @tarihte_maras isimli hesapta çok kıymetli fotoğraflar paylaşmaktadır. Şehrin hafızasını kalıcı bir miras olarak bizlere sağladığı için kendisine çok teşekkür ediyorum. 
Murat Yarım kardeşimin paylaştığı fotoğrafları şehirde neleri kaybettiğimizi bize göstermektedir. 
Hasan Sükuti Tükel zamanında kapalı çarşının üstünün yıktırılma fotoğrafları ihanetin belgesidir. 
Büyük deprem felaketi sonrası krizi fırsata dönüştürmek, Kahramanmaraş’ın “eski mahallelerinde geleneksel mimarimizi”öne çıkararak, yeni cazibe merkezlerinin oluşmasını sağlayıp, belli başlı el sanatlarını buralarda yaşatabiliriz. 
Bu konuda kamunun, Anakent ve ilçe belediyelerinin yol haritasını biran önce açıklaması ve şehrin tarihi dokusunu çok iyi bilen Kahramanmaraşlı kanaat önderleri ile ortak çalışması çağrımı yineliyorum.
Eski mahallelerin ihyası, konakların, müze, restoran olarak Kahramanmaraş’ın iç turizm pazarından pay almasına vesile olacaktır.
Rahmetli Rasim Özdenören, bir yazısında “İnsanın yolu Maraş’tan tesadüfen geçmez. İnsan, Maraş’a azmederek gider.” diye yazmıştı. Bu döngüyü, Kahramanmaraş’ta “eski şehir” kültürünü ihya ederek kırmak gerekmektedir.
Not: Kahramanmaraş’ta ayaklı kütüphane olarak tanınan, Yaşar Alpaslan ağabeyimi maalesef depremde kaybettik. Kurtuluş mahallesinden komşumuz idi. Liseyi bitirip, Kahramanmaraş’tan ayrılana kadar ödevlerim için başvurduğum yegane kaynak, kitaplarını ödünç veren, okumam için kitaplar öneren, evinin kütüphanesinin zenginliği bana ilham kaynağı olan, kütüphane sevgisini aşılayan Yaşar Alpaslan ağabeyimin mekanı cennet olsun.