Bir Ziyafet Sofrasında Tarih Dersleri
İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız cephesinde görev yapan bir Türk gazeteci, bir akşam yemeğinde karşılaştığı Fransız bir subaydan ilginç bir hikaye dinler. Subay, Maraş'ta bulunduğu sırada şahit olduğu Türk milletinin kahramanca direnişini anlatır.
Maraş Müdafaası'nın Eşsizliği
Subayın anlattıklarına göre, Maraş'ta yaşananlar, tarih kitaplarında yer alan diğer savaşların hiçbirine benzemiyordu. Modern silahlara ve büyük orduya sahip olan Fransız güçlerine karşı, az sayıda silaha sahip olan Maraş halkı, inanılmaz bir direnç göstermişti. Yaralıların bile dişleriyle silahlarını sıktığı, kadınların cephane taşıdığı bu mücadele, subayı derinden etkilemişti.
Batılı Bir Gözün Şaşkınlığı
Subay, Batılıların savaş anlayışına göre açıklanamayan bu durumu, "Tarihin askeri ananeleri, erkanı harplerin fenni planları Maraş'ın önünde durdu ve ilerleyemedi" sözleriyle ifade eder. Batı'nın gelişmiş silahları ve taktikleri karşısında, Maraş'ta yaşananlar adeta bir mucize gibiydi.
Maraş'ın Dünyaya Verdiği Ders
Fransız subayın anlattıkları, Maraş Müdafaası'nın sadece Türkiye için değil, tüm dünya için önemli bir ders olduğunu göstermektedir. Bu mücadele, irade ve azmin, modern silahlardan daha güçlü olduğunu kanıtlamıştır.
Kahramanmaraş'ın Kurtuluş Savaşı'ndaki zaferi, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki en önemli dönüm noktalarından biridir. Fransız subayın anlattıkları, bu zaferin ne kadar önemli ve ilham verici olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Maraş Müdafaası, gelecek nesillere aktarılması gereken önemli bir tarihsel mirasımızdır.
Avrupalı Gözüyle Maraş'ın Kurtuluşu
Kahramanlık Destanı
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Fransa’ya giden Türk gazeteciler arasında yer alan Celalettin Ezine, 22 Şubat 1940 tarihinde yayımlanan "MAGİNO İSTİHKAMLARINDA" adlı yazı dizisinin "CEPHEDE GECE YEMEĞİNDEN MARAŞ MÜDAFAASINA" başlıklı bölümünde, Maraş'ın kurtuluşunu detaylandıran çarpıcı anekdotlara yer vermiştir. Bu yazının önemli kısımlarını merhum tarih öğretmeni Adil Baghdadlı'nın "UZUNOLUK" adlı eserinden alıntılayarak sizlere sunuyoruz.
Duygusal Bir Gece
Yazının başında, Binbaşı Malye'nin bir gece yemeği düzenleme teklifini kabul eden Ezine, yorgunluk içinde bu daveti reddetmek istemediğini dile getiriyor. Masada, çeşitli yiyeceklerle dolu dört büyük masa, askeri erkan ve tiyatro sanatçıları bir araya gelmiş durumda. Ancak Ezine, karnının tok olmasına rağmen, dostu Yüzbaşı Walter'ın ısrarlarıyla katılmak zorunda kalıyor.
Maraş’tan Esinlenme
Ezine, muhabirlik yaptığı dönemde Maraş’ın kahramanlığını anlatmaya karar veriyor. Yazar, savaşın zorluklarına rağmen, Maraş halkının direnişinin büyüklüğüne dikkat çekiyor. "Maraş’tan bahsetmek istiyorum," diyor ve orada yaşadığı anıları aktarıyor.
Almanların güçlü ordularına karşı, kolsuz yaralıların ve kadınların cephane taşıyarak gösterdiği cesareti vurguluyor. "Maraş’ın önünde taktik ve askeri kurallar iflas etti," diyerek bu direnişi öne çıkarıyor. "Bu cesaret sahnelerini Türkler doğal bulur; fakat mantık ve bilime inanan biz Batılılar için bu durum anlaşılmaz," ifadesini kullanıyor.
Tarihin Tanığı
Ezine, Maraş'ta Türk iradesinin ve cesaretinin bir sembolü olarak durduğunu hissettiğini ifade ediyor. Masada, sadece kendi duygularıyla değil, etrafındaki dostlarıyla da bu tarihi anı paylaşma arzusunu dile getiriyor. "Göğsüm kabarıyor, artık bu odada kimse yok, ben varım," diyor ve Maraş’taki Türk kahramanlığının tüm dünyayı etkileyeceğine inanıyor.
Kaleme Alınması Gerekenler
Ezine, Maraş'ın kahramanlığını anlatan eserlerin sayısının artmasını temenni ediyor. "Her Türk şehrinde, bu abidenin semaya kadar yükselmesini isterim," diyor ve bu destanı geleceğe taşımanın önemini vurguluyor.
Maraş’ın kurtuluşu, sadece bir askeri başarı değil; aynı zamanda bir ulusun direnişinin sembolü olarak hafızalara kazınmıştır. Avrupalı bir gözlemcinin kaleminden dökülen bu satırlar, Türk milletinin azmi ve vatanseverliğini tüm dünyaya duyurmak için bir çağrıdır.
Muhabir: YAVUZ NALBANTBAŞI