Dünyayı karıştıran bir el var. Bu el, zaaflarımızı kontrol altında tutuyor. Toplumları derecelendirmiş. Önünü ve arkasını görüyor. Yüz yıllık planlar yapıyor. Dev projeleri var. Batıl da olsa kendi inandıklarına iman etmiş. İnandırmış çevresini. Dümdüz gidiyor. Adı bazen Soros olmuş. Bazen Hans. Hans ile Hasan’ın hikâyesini anlatmıştım sizlere. Her ikisi de Almanya’da komşudurlar, aynı işyerine gidip gelirler. Hans, Müslüman olmak ister. Hasan’ı yakın takibe alır. Ancak, Hasan’ı kendinden farklı görmez. Sonunda, Müslüman olmaktan vazgeçer… Hikâye uzundur, biz konunun özüne geçelim.
EĞİTİM ŞART Bizim en büyük sorunumuz cehalet diye söze başlayan öğretmene, öğrencisi sorar; Öğretmenim ben nasıl bir insan olayım? Çok çalışmalısın. Sonra, bilgili ol, zengin ol, hayırsever olursan daha da iyi olur. Yeter mi öğretmenim? -Yetmez tabi diye ekliyor. Açıyor biraz konuyu. Bir insan öncelikle güzel ahlaklı olmalı ki, iyiliği yaygınlaştırsın. Sonra bilgili olmalı, çünkü bilgi güçtür, kuvvettir. Aynı zamanda üretken, zengin, vatansever ve hayırsever olmalıdır. Ayrıca bir insan büyüklerine karşı SAYGILI Arkadaşına karşı, NAZİK Küçüklerine karşı ise ŞEVKATLİ davranmalı…”
YETERLİ Mİ BUNLAR? Çocuk aradığı cevapları bulmuş olacak ki, “Anladım öğretmenim bunları yaparsam iyi bir insan olur muyum? Evet der öğretmeni ama yetmez. Bir de Allah’a karşı iyi bir kul olman gerekli. Sonra ailene, yaşadığın topluma hatta insanlığa karşı görevlerin var. Bu görevlerini de yapman gerek… Sevgili dostlar, Soros, Sorosluğunu yapacak. Mesele Hak din İslam’ı seçen biz Müslümanların ne yaptığıdır. Hak dediğimiz Kur’an’ın doğrularını biz yaşarsak, batıl dediğimiz yanlışları savunanlar dünya üzerinde yer bulamayacaktır. İşin özü ve özeti şu,
Hans ile Hasan’ın farklı olmalı. Türkiye insana yatırım yapmadan gerçek başarıyı yakalayamaz. Otuz yıldır yazıp çiziyoruz. Eğitim sistemimizi gözden geçirmeliyiz. Sistem milli ve dünya gerçeklerine uymalı, kendi değerlerimizle donatılmalı. İnsanı, bilgiyi ve üretmeyi ön planda tutmalıyız. Kalın sağlıcakla.