Merhaba değerli dostlarım;
Birkaç gün önce Diyanet İşleri başkanımızın basına yansıyan bir açıklaması üzerinden bu hafta sizlerle sohbet edelim istedim.
Sayın başkan çeşitli nedenlerle ve özellikle çok fazla sayıda ölüme neden olduğu için sigaranın haram olduğunu beyan etti. Bu açıklama kafama takıldı. Daha önce bir yerlerde okuduğum bir hadisi hatırladım. Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyordu ” Şurası muhakkak ki, helaller apaçık bellidir, haramlar da apaçık bellidir. Bu ikisi arasında ise insanların çoğunun hükmünü bilmediği şüpheli şeyler vardır. Artık kim bu şüpheli alandan kaçınırsa, dinini de, ırzını da temiz tutmuş olur. Kim de şüpheli alana girerse harama girmiş olur…”
Belli ki sayın Diyanet İşleri başkanımız sigarayı şüpheli şeyler kategorisinde değerlendirip bu hükme varmış, olabilir, bu konularda yetki sahibidir.
Benim itirazım niçin sigara konusunda böyle bir hükmü kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı duydu. Şu an ki yaşamımızda sadece sigaramıdır şüpheli şeylerden olma vasfıyla haram olan.
Bu ülkede sayıları eskiye göre azalmakla birlikte genelev ve içkili gazinolar hale işlevsel midir, değil midir? Devletimiz buralardan vergi alıyor mu, almıyor mu? Alınan bu vergiler diğer alanlardan alınanlarla birleştirilip maaşlar ödeniyor mu, ödenmiyor mu?
Özellikle batı bölgelerindeki turistik alanlarda faaliyet gösteren yıldızlı otellerde gayri dini hayat, yani fuhşiyat ( zina) devletin koruması altında sürdürülüyor mu, sürdürülmüyor mu? Buralardan alınan vergilerde genel bütçeye katılıyor mu, katılmıyor mu?
Bu nedenle devletten maaş alan faal ya da emekli milyonlarca insanın maaşlarının şüpheli hale geldiğini ve bu nedenle bu konunun bir an evvel çözümlenmesi gereken, yani bütçenin bu tür kirli kalemlerden gelen gelirden temiz tutulması yönünde bir açıklama yapması sigara konusundan daha bir elzem değil midir?
Kıymetli Diyanet İşleri başkanımız, tüketici kredilerinin, konut kredilerinin, ticari kredilerin faizle kirlendiğini, ilave olarak faizsiz bankacılık adı altında faaliyet gösteren kurumlar aracılığı ile yapılan alımlarında tamamen şüpheden uzak olmadığını bu nedenle başta zikrettiğimiz hadis kapsamına girme durumunun söz konusu olabileceğini açıklamıyor.
Gelelim başka bir hususa.
Sayın Diyanet İşleri başkanı sigara haramdır derken namaz kılmayan bir Müslüman’ın durumunu yani bu konuda ne düşündüğünü bir zahmet açıklayıverse.
Şu anda ülkemizde namaz kılma oranı nedir, her geçen gün azalıyor mu, artıyor mu? Yapılan araştırmalar ülkemizde namaz kılanların her geçen gün azaldığını, İslam coğrafyasında en az namaz kılma oranının ülkemiz olduğunu ortaya koymakta. Yılların ilahiyat hocası olarak, bugün ise diyanetin başı olması nedeniyle bu olumsuz tablonun nedenleri ve bir an evvel tersine döndürülmesi için neler yapılması gerektiği sigara konusundan daha elzem değil midir?
Madem derin konulara girdik, devam edelim. Orta öğretimden itibaren lise , üniversite ve özellikle ilahiyat fakültelerinde karma eğitim şüpheli hususlara girmiyor mu? Bu konuda bir hüküm ihdas etmekle kendisini yükümlü hissetmiyor mu?
Erkeklerin sakallı olması son iki yüz yılı saymazsak doğal bir durum iken özellikle ülkemizde cumhuriyetle birlikte sakalsız ve bıyıksız erkek modern erkek tanımlaması içinde topluma dikte edildi. Namaz kılmayan Müslümanların sakalsız ya da bıyıksız olması çokta önemli değil. Benim dikkat çekmek istediğim her hangi bir kanuni engel olmamasına ve dinen de güçlü bir sünnet olmasına rağmen bir çok din görevlisinin özellikle sakalsız olduğu, hatta sakalsız ve bıyıksız olarak şehrin en büyük camisinde vaaz verip, sonra hutbe okuyup sonra da o büyük kalabalığın önüne geçip Cuma Namazı kıldırmasınadır.
Sayın Diyanet İşleri başkanımız öncelikle camilerde görevli hocalarımızın sigara içmemesi ve sakalını kazıtmadan hiç olmazsa hafif sakallı olmalarını bir tamimle emretmesi icap etmiyor mu?
Okullarda başlayan ve daha sonra hayatın ileriki safhalarında her yaş grubunda sürüp giden flört, birlikte yaşama, Allahın helal kıldığının dışındaki her türlü ilişkinin haram olduğunu, bu tür ilişkilerin toplumsal çürümenin en önemli yapı taşları olduğunu, Allah(cc) şüpheye yer bırakmayacak şekilde yasakladığı şeyler olduğunu sadece camilerde, o da Cuma günleri yasak savma babından gelenlere değil tüm kamuoyuna hiçbir kişi kurum ya da zümreden çekinmeden ilan edilmesi gerekmiyor mu?
Ülkemizde ortalama yaşam süresi kadınlarda 80, erkeklerde ise 73’tür. 2018’in Aralık ayı ve 2019’un Şubat ayı sonlarında iki ay ara ile iki ablam hakkın rahmetine kavuştu. Bir kez daha onlara rabbimden rahmet diliyorum. Birisi 66 diğeri 73 yaşında idi. Ölüm sebepleri hayatlarının uzun dönemini aşırı kilo nedeniyle şeker ve akabinde çoklu organ yetmezliği nedeniyle kaybettiler. Hayatlarında hiç sigara içmediler. Eniştelerim 60 yıldan fazla sigara içtiler. Birisi 73 yaşında vefat etti diğeri Allah ömürler versin seksenine yaklaştı. Sizce ülkemizde sigara mı yoksa aşırı kilo mu daha fazla ölüme neden oluyor? Aşırı yeme de bu kapsamda haram mıdır?
Ne dersiniz çok şey mi istiyorum, sayın başkanımızı umarım bu taleplerimle zor durumda bırakmamışımdır.
Sağlıcakla kalın.