Hukukun bu alandaki çözüm mekanizması ise İcra ve İflas Hukuku kapsamında işler. İcra Hukuku, borcunu ödemeyen kişilere karşı alacaklıların, devlet gücünü kullanarak alacaklarını tahsil edebilmelerini sağlayan bir hukuk dalıdır.
Bireyler ya da şirketler arasında alacak-borç ilişkileri kaçınılmazdır. Ancak borçlunun borcunu ifa etmemesi durumunda alacaklının yasal yollara başvurması gerekebilir. Bu noktada devreye giren icra hukuku, hem alacaklının hakkını korumayı hem de borçlunun temel haklarını gözetmeyi hedefler. Borçlunun mal varlığına el koymak, maaşına haciz koymak, taşınmazlarını satışa çıkarmak gibi işlemler tamamen yasalar çerçevesinde, belirli bir usul dahilinde gerçekleştirilir.
Türkiye’de icra işlemleri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanun, borcun nasıl tahsil edileceğini, hangi yollarla icra takibi yapılacağını ve borçluya karşı uygulanabilecek yaptırımları ayrıntılı biçimde ortaya koyar.
Ayrıca bkz: İstanbul İcra Avukatı
İcra Takibi Süreci Nasıl İşler?
İcra hukuku kapsamında borcun tahsili için uygulanan ilk ve en temel işlem icra takibidir. Alacaklının talebi üzerine başlatılan bu süreç, borçlunun ödeme yapması ya da haciz işlemlerine geçilmesiyle sonuçlanır. Takip süreci, borcun niteliğine ve belgeli olup olmamasına göre farklı şekillerde ilerleyebilir.
İlamsız İcra Takibi
En sık başvurulan yöntemdir. Alacaklı, elinde bir mahkeme kararı ya da resmi belge olmaksızın doğrudan icra müdürlüğüne başvurarak takip başlatır. Borçluya bir ödeme emri gönderilir. Borçlu, bu ödeme emrine 7 gün içinde itiraz edebilir. İtiraz edilmezse takip kesinleşir ve haciz işlemleri başlatılabilir.
İlâmlı İcra Takibi
Mahkeme kararı, ilam niteliğinde belge ya da kesinleşmiş tahkim kararı gibi belgelerle başlatılır. Bu belgeler icra takibini doğrudan başlatma hakkı verir. Ödeme emrine karşı itiraz süresi 7 gün olup, itiraz nedenleri sınırlıdır.
Kambiyo Senetlerine Dayalı Takip
Çek, senet ve bono gibi kıymetli evraklara dayalı alacaklar için özel takip yoludur. Bu belgeler icra müdürlüğüne sunularak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılır. Süreler ve prosedürler daha kısadır; borçluya tanınan itiraz süresi 5 gündür.
İcra takibi başlatıldıktan sonra, borçlu borcunu ödemezse haciz işlemleri devreye girer.
Haciz ve Satış İşlemleri
İcra takibine rağmen borç ödenmezse alacaklının talebi üzerine borçlunun mal varlığına haciz uygulanır. Haciz, borçlunun taşınır ya da taşınmaz malına, maaşına, banka hesaplarına ve hatta üçüncü kişilerdeki alacaklarına yönelik olabilir.
Haciz Türleri
- Taşınır Haczi: Borçlunun ev eşyaları, araçları, ofis malzemeleri gibi taşınabilir mallarına uygulanır. Belirli mallar, borçlunun yaşamını sürdürebilmesi için haczedilemez (örneğin asgari düzeyde ev eşyası).
- Taşınmaz Haczi: Borçlunun adına kayıtlı arsa, konut, dükkan gibi taşınmazlar üzerine haciz şerhi konur. Bu mallar, alacağın tahsili amacıyla icra yoluyla satışa çıkarılabilir.
- Maaş Haczi: Borçlunun çalıştığı kurumdan maaşının dörtte birine haciz konulabilir. Birden fazla alacaklı varsa sıra sistemi uygulanır.
- Banka Hesabı ve Hak Haczi: Borçlunun banka hesabı ya da üçüncü kişilerdeki alacakları da haczedilebilir. Örneğin borçlunun kiracıdan aldığı kira bedeli doğrudan alacaklıya yönlendirilebilir.
Satış Süreci
Haczedilen mallar icra dairesi tarafından belirli bir usule göre satışa çıkarılır. Taşınır mallar genellikle 7 gün ilan süresi sonrası açık artırma ile satılır. Taşınmazlar için ise elektronik ortamda ihaleye çıkılır. Elde edilen gelir, alacaklının alacağını karşılamak üzere dağıtılır. Fazlalık varsa borçluya iade edilir.
İcra Hukukunun Temel İlkeleri ve Koruma Mekanizmaları
İcra hukuku, yalnızca alacaklının değil, borçlunun da haklarını gözeten bir sistemdir. Bu bağlamda birçok koruyucu ilke ve düzenleme yer almaktadır:
Borçlunun Asgari Yaşam Hakkı
İcra işlemleri sırasında borçlunun temel yaşamını sürdürebilmesi için belirli sınırlar çizilmiştir. Örneğin asgari düzeyde ev eşyası, çalışma araçları ya da geçimini sağladığı temel mallar haczedilemez.
Takip Hukukunda Usule Uygunluk
Tüm takip işlemlerinin usule uygun olarak yürütülmesi gerekir. Ödeme emri tebliğ edilmeden hacze geçilemez. Borçluya tanınan itiraz hakları zamanında ve doğru şekilde bildirilmelidir.
İcra Mahkemesi ve Hukuki Denetim
Borçlunun haklarının korunması için İcra Mahkemesi önemli bir denetim mekanizmasıdır. Hatalı haciz, usulsüz takip, zamanaşımı, ödeme itirazı gibi konularda icra mahkemesine başvurulabilir.
Alacaklının Eylem Serbestisi Sınırlıdır
İcra işlemleri yalnızca devlet gücü aracılığıyla yapılır. Alacaklı, borçlunun mallarını kendi başına alıkoyamaz, tehdit veya zor kullanamaz. Bu tür eylemler suç teşkil eder.
Ayrıca bkz: Üsküdar Avukat
Türk Hukukunda İcra Takibini Düzenleyen Temel Kanunlar
İcra işlemleri Türkiye’de 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanun hem borçlunun hem alacaklının haklarını ve yükümlülüklerini tanımlar. Takip usulleri, itiraz süreleri, haciz kuralları ve satış yöntemleri ayrıntılı olarak belirlenmiştir.
Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu da alacak-borç ilişkilerinin arka planında önemli rol oynar. Bunların yanı sıra Elektronik Tebligat Yönetmeliği, Uygulama Yönetmelikleri ve İcra İhaleleri Yönetmeliği de süreci tamamlayıcı niteliktedir.
İcra hukuku, bireyler ve kurumlar arasında doğan alacak-borç ilişkilerinde adil ve güvenli bir çözüm yolu sunar. Borçlunun borcunu ödememesi durumunda alacaklının hak arama süreci yalnızca hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde ve yasal prosedürlere bağlı olarak yürütülebilir. Bu sayede toplumsal güven duygusu ve ticari istikrar korunur.
Alacaklı açısından bakıldığında, hak ettiği bedeli zorla ve düzen içinde tahsil etmenin yolu açılmış olur. Borçlu açısından ise aşırı yaptırımlardan korunma ve yasal itiraz hakkı mevcuttur. Taraflar, icra sürecini ne kadar doğru anlar ve usule uygun hareket ederse, süreç o kadar hızlı, etkili ve adil biçimde sonuçlanır.
Unutulmamalıdır ki; hukuk sistemimizde borçlu olmak suç değildir, ancak borcu ödememek de alacaklının hakkını ortadan kaldırmaz. Bu dengeyi sağlayan yapı ise İcra Hukuku’dur.
Kaynak: İstanbul Avukat - Elif Karaca