Ahmet Doğan İlbey köşe yazılarını dostlarıyla paylaşanlardan. Dün“Cennetin kapısını aç iken çalın” başlıklı makalesinin girişinde, üç güzel tespit yapmış. İstedim ki, bu güzelliği sizlerle paylaşıp, sonra yazıma gireyim. İlbey;  "Kim çok yemek muhabbeti eder, o midesinin esiridir. Kim dost meclislerinde yemek çeşitlerinden bahis açar, o kişinin tefekkür ve gönle dair cehdinde azalma vardır. Kim az yemekle yetinir, lafını etmek aklına düşmezse, o kişinin fikir ve gönül tâlimi tamamdır..." Hani bugünlerde oruç dolayısı ile yemek sohbeti olur ya, onlara duyurulur. Gelelim, günümüzün konusuna; Önceki gün bir  çelik mutfak eşyası fabrikasını gezdik. Ustabaşı kardeşimiz, çalışma sistemlerini uzun uzun anlattı. Fabrikanın bir bölümünde ki, hurdalığı gördüm, şöyle biraz inceledim, hiç hurdaya benzemiyorlardı. Niye o güzel tencereleri, çaydanlıkları hurdalığı attınız? Diye sordum, ustam, küçük çizik olan mamulleri bile hurdaya atmak zorunda olduklarını belirterek. “Ağabey, onlar özürlü çıkan mallarımız, bunları hurdaya ayırırız, eğer piyasaya böyle malları satacak olursak, firmamızın ismi karalanır ve satışlarımız düşer, en küçük çizik olan mallarımızı bile satamayız” cevabını aldım. Demek ki, bir fabrika ya da imalathane noksansız mal üretmeli, yoksa satışı düşer, fabrika iflas eder… Peki bu gün yetiştirdiğimiz doktorlar, mühendisler, ustalar, kalfalar, öğretmenler, imamlar sair meslekleri yapan tüm insanlarımız ne durumda? Üniversite eğitimi istenen insan kalitesinde insan yetiştiriyorlar mı? Kaç yeni buluşa imza atmışız? Bilgi toplumu olma yolunda üzerlerine düşeni yapmışlar mı? Yapmıyorlarsa, sonuçları ne olur? Bu sorulara cevap bulmak gerek. Çünkü, insanı iyi eğitilmiş, toplumlar kalkınma hedeflerine çabuk ulaşırlar ve az sorun yaşarlar.   HASTANE VE HAPİSHANELER DOLU Sevgili dostum İbrahim Gülsu derki; “ Bir ülkede hastaneler ve hapishaneler doluysa, o sistem kendini gözden geçirmeli” yüzyıla döneyim, Osmanlı’nın yükselme dönemindedir. Fransız Seyyah Dö Lora, payitahtı gezer, tespiti şöyle; “ İstanbul’da tüm hapishaneleri gezdim, 3 beş kişi gördüm, onlarda gayrimüslimlerdi...( Altınoluk Dergisi)” Bugün hapishanelerimizde kaç kişi yatıyor, nedeni düşünülmeli! Yoruma geçmeden önce, bir de Peygamberimizden bir hadis aktarayım; “ Müslüman hasta olmaz !” diyor Efendimiz(sav). Benim anladığım koruyucu hekimliğe işaret ediyor. Bir Müslüman temizliğe, yemesine, içmesine, uyumasına dikkat eder ve hasta olmaz!  Demek istiyor, en azından ben böyle anlıyorum. Şöyle bir bakalım, ülkemizin en büyük meselesi terör ve ayrıştırılmış, bölünmüş insan toplulukları diye düşünüyorum. Sonra, sağlık sorunları yaşıyoruz, nedir şu obezite, Müslüman bir topluluk obez olamaz, olmamalı. Ama bir gerçek. Sebep ve çözüm üzerine uzun konuşmalar ve yazılar yazılabilir. Ancak, bildiğim bir gerçek. Mutlaka insana yatırım yapmalıyız. Vicdanı(imanı) padişah, aklı vezir ve bu durumda nefsi ona asker olacak nesillerden bahsediyorum ya da Asım'ın neslinden, peki ne zaman o nesil yetişecek. İnşallah en kısa zamanda. Kalın sağlıcakla.