9 Mart tarihli yazımızın başlığı küçük meselelerdi. 8 MartPerşembe günü yani Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Cumhurbaşkanı Recep TayipErdoğan  yaptığı konuşmada : İslam’ın güncellenmesive 14,15 asır önce gelen hükümlerin bugün aynı ile uygulanmasının mümkünolmadığını söyledi.

O konuşmadan bu yana hem yazılı hem görsel medyada bir çokşey söylendi. Peki biz bu meseleye nasıl bakıyoruz. Meselenin o kadar farklı yönlerivar ki. Birkaç hususu aklımın yettiği kadarıyla sizlerle paylaşayım.

Toplumumuzun en aktif kesimi İslami duyarlılığı olan,  bunu da giyim kuşamları ile ifade eden kadınlarımız.Mevcut iktidarın açtığı alanda itibar ve iktidar olma yolunda hızla yolalıyorlar. Görünür olmak, popüler olmak, söz sahibi olmak ve de en önemlisibatı tipi bir hayat tarzına sahip kadınların başaramadığı  bir şeyi ,  erkekler üzerinde hakim olma, onları toplumsalyarışta geri bırakma arzusu onların en önemli enerji kaynağı.

Asansördebir erkekle yalnız olma, erkeklerle tokalaşma, paylaştığı mekanda erkeklerlegöz süzerek, cilveli konuşarak, zaman zaman şuh kahkahalar atma ve en son ve enönemlisi Cumhurbaşkanımızın da konuşmasına zemin teşkil eden kocaları tarafındandövülme hususlarında yeni içtihatların peşindeler.

 

Diyorlarki: Bugünün dünyasında kocanın karısını dövmesi de ne demek. Ayette de geçseo,  o zamana aittir. Modern hayatıngerektirdiği yeni içtihatlar elzemdir

 

Soru şu?Sorun dinde mi? Ya da dini hükümlerin bugüne uygun olmayışında mı? Yoksa sorunne din de ne de dini hükümlerin bugüne uygulanmasındaki zorlukta değil, sorunkendisini Müslüman diye tanımlayan bir kısım özellikle de kadının tercih ettiğiyaşam konseptine  uygun  bir yol arayışında mıdır?.

 

Cumhurbaşkanımızbir İmam-hatipli olarak bilirler ki: Kur’an ve sahih sünnet kıyamete kadargeçerlidir.

 

Hulefa-iRaşidin ve ondan sonra gelen mezhep imamlarının, Abdülkadir Geylani, İmam-ıGazali, Mevlana, vedahi müceddidi elfisani İmam-ı Rabbani hazretleri Müslümanaleminin karşı karşıya kalabileceği akla hayale gelmedik en ufak bir ihtimaldahilinde olan konularda bile ümmetin ihtiyacını karşılamaya yetecekiçtihatları bizlere emanet bırakmışlardır.

Hemmüceddid olmak öyle kolay bir mesele midir? İlahiyat bitirip, üzerine sıradanbir konuda tez hazırlayarak doktora yapıp, doçent-profesör olanlar mı günümüzsorunlarıyla ilgili Müslümanlara yol gösterecek yeni içtihatlarda bulunacak?

 

BakınızCumhurbaşkanımızın Diyanet İşlerinin ve İlahiyatların bu konularla ilgili niçinsesinin çıkmadığını söylemesi üzerine Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinasıl bir açıklama yapıyor.

“İslam dini konusunda sağlıklı vedoğru bilginin bilimsel yaklaşım veçabayla elde edilebileceğine inanan ve bunu daima savunan  bizler, Sayın Cumhurbaşkanımızın 8 MartKadınlar Günü münasebetiyle yapmış olduğu açıklamayı son derece anlamlı, önemlive yerinde buluyor, bu yolda yapılacak çalışmalara her türlü bilimsel katkıyı sunmanın görevimizolduğunu kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”

Soru ? Kur!an bilim adamlarınınçabaları sonucu oluşmuş bilimsel bir eser midir?

 Yukarıda isimleri zikredilenlere ilave olarakİmam Maturidi, Ahmet Yesevi, İmam-ı Nakşibendi, Bişri Hafi, Beyazıdı Bestami,Üstad Bediüzzaman Said Nursi gibi nice Allah dostları aynı zamanda birer müceddiddiler.Ancak Allah dostlarının ortak noktası ilim erbabı olmalarının yanında kalpleriAllah(c.c) ın ilhamına açık şahsiyetlerdi. Yok eğer siz ilham mevzusunu ciddiyealmıyor, bilimsel çalışma deyip duruyorsanız işte sıkıntı orada başlıyordemektir.

Sayın Cumhurbaşkanımızıntespitlerinin gerekçeleri bilinmiyor. Hangi konularda sıkıntı var, hangialanlarda yeni yorumlara ihtiyaç duyuluyor belli değil. Hâlbuki din sarahatister, muğlâklığı kaldırmaz.

Konu giyim kuşam mıdır, faiz meselesimidir, kadınların çalışma alanları ile mi alakalıdır, ya da başka hangihususlardır, öncelikle bunların bilinmesi gerekmez mi?

Bu haftalık şöyle bağlayalım. Resulullah( S.A.V) çok sevdiği ümmetinin kıyamete kadar istikamet üzere olmasınıistediğinden şöyle bir formülü bizlere bırakmış.

Şüphelişeylerden sakınınız” İşte size içtihat kapısı

Bakara suresi 185.“Allah sizin için kolaylık diler, zorlukdilemez”

Haftaya kaldığımız yerden devam etmeküzere hoşçakalın.