İsraf; haddi aşmadır, Akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmadır özellikle mal veya imkânları meşrû olmayan amaçlar için saçıp savurmadır.
İsraf, eldeki olan bir şeyin gereksiz yere fazla kullanılmasıdır. İhtiyaç duyulandan fazla kullanılan her şey israfa girer. İsraf çeşitleri şu şekilde sıralanabilir;
- Zaman israfı
- Nimet israfı
- Mekan israfı
- Eşya israfı
İsraflar sadece ekonomik olarak düşünülmez. Her konuda israf illa ki bulunur. Zamanın bile bir israfı vardır. Bir işe olması gerekenden daha fazla zaman ayrılıyorsa bu bir israftır. Zamanı israf etmeden değerlendirilmelidir. Atasözümüzde “Vakit nakittir” denilmiştir. Herkes bu konuda yeterliliği sağlayarak israfı önlemiş olur. İsrafın karşıtı ise tutumluluktur.
Tutumlu olma durumu: Aşırı harcamalardan kaçınarak tasarruflu hareket etme, diğer bir deyişle savurgan olmamaktır. Tutum ise; Tutulan yol, tavır. Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare etme, idareli tüketme, iktisat ve tasarruf yapmadır. Peygamberimiz; “ Irmak kenarında dahi olsanız, abdest alırken suyu tutumlu kullanınız” buyurmuştur. Burada suyun azalacağından ve biteceğinden değil, bollukta dahi tutumlu olmaya alıştırmaktır. Atalarımızda; “Yılan bile toprağı azar azar yalar” demişlerdir. Burada da toprağın biteceğinden değildir.
Prof..Dr. Saffet Solak anlatır:
Amerika'da mastır yaptığım yıllarda, çalıştığım üniversitenin yemek salonu açık büfe şeklindeydi. Herkes dilediği yemekten istediği kadar alabiliyordu.
Yemekhanenin kapısında;"Take what you need. Eat what you take" (Yiyeceğin kadar al, ne aldıysan ye) diye yazmakta idi.
Bir gün aynı masada yemek yediğimiz Çinli bir arkadaşı, tabağında kalan son pirinç tanesini almaya çalışırken görünce dayanamadım; denemek için dedim ki:
"Bir pirinç tanesi için neden bu kadar uğraşıyorsun? Bırak tabakta kalsın."
Çinli arkadaşın verdiği cevap çok düşündürücüydü:
"Her Çinli bir pirinç tanesi israf etse, Çin nüfusu ile çarp bakalım, kaç ton pirinç yapar?
Biz kalabalık bir ülkeyiz, israf etme lüksümüz yoktur." dedi.
Yine denemek için dedim ki:
"Şu anda Çin'de değil Amerika'dasın.
Tabağında bırakacağın pirinç tanesi Çin'i değil, Amerika'yı zarara uğratacaktır?"
Bu sözlerim karşısında güldü ve şöyle dedi:
"Yaşadığım ülke olan Amerika'yı bu şekilde zarara uğratmak onurlu bir davranış olmaz."
Çinli arkadaşı bu onurlu davranışından dolayı tebrik ettim ve düşüncesini paylaştığımı söyledim.
İslam dininin bu konudaki;
"Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez." buyruğunu açıkladım.
Çok hoşuna gitti. Tam o sırada, Ürdünlü Müslüman bir arkadaş tabağındaki yemek artıklarını çöp sepetine boşalttı.
Bunu gören Çinli arkadaş Ürdünlüyü göstererek:
"O Müslüman değil mi?” dedi. O kadar üzüldüm ki, ne diyeceğimi bilemedim