Kadın önce bir bireydir.Sonra bir evlattır,eştir,annedir,vatan topraklarında asla tutsak olmadan bağımsız ve hür yaşayan bir vatandaştır. Kadınsız eve parlak bir güneş doğmaz, çünkü o yuvayı aydınlatan güç, her zaman özveriyle çalışan bir kadındır.Aydınlatırken de bir mum gibi erimekten çekinmez. Kendinden önce daha çok çevresini düşünür.
Çalışkandır, gerektiğinde uyku uyumadan geçen gecelerde ,birçok şeyi tasarlayıp yapabilme becerisine sahiptir.Yüreği sevgi ve şefkat doludur. Hem yuvasında hem çevresinde hak edene esirgemeden gösterir.
ALLAH(cc) Hz Adem’i yaratınca ,ona huzur bulacağı bir eş olarak Hz Havva’yı boşuna yaratmadı. Demek ki hiçbir erkek tek başına bir bütün değildir. Kendi yarısı için nasıl titizleniyorsa , diğer yarısı için de aynı özeni gösterebilmelidir.
Kadınsız bir toplum gelişemez,ilerleyemez; Çabalar fakat soğuk ve renksiz kalır. Onu renklendiren ,canlandıran yine kadının varlığıdır.Sosyal yaşamda her kulvarda % 50-60 oranında risk alarak çalışan ,güven veren kadın, yaratılışı gereği yapacağı işle , bir dantel işler gibi titizlikle ve detaylı şekilde uğraşır. En alt ekonomik düzeyde yaşayan ,çeşitli sebeplerle eşi çalışmayan kadınların ,günlük ev işlerine ,tarlaya veya çeşitli ücretli işlere giderek geçimlerini sağlamak amacıyla büyük bir özveriyle çalıştıklarını görüyoruz. Kadın çaresizlikler karşısında pes demeden mutlaka ona mantıklı bir çözüm bulmak ister. Eğer erkek baskı uygulamazsa.
O,örselenmeyecek bir çiçektir. Güzel bakıldığı ,özen gösterildiği zaman mis gibi kokan çiçekler açar.Hassas ve duygusal yönleri ,gururları incitilmediği sürece verilenin iki katını vermeye çalışır.Kadına anlayışlı davranıldığı sürece , ondan beklediğin her şeyi alabilirsin, yeter ki küçümseme ,incitme,hırpalama. En aksi ve huysuz kadın bile duyduğu samimi güzel bir sözle değişiverir. Kadına karşı şiddet uygulayan erkeklerin çoğunun kendine güveni yoktur.. Başarısızlıklarını ve acizliklerini en yakınlarındaki kadına şiddet uygulayarak göstermek isterler. Bu davranış bir zavallılıktır. Bedensel güçlerini kullanarak güya hakimiyetlerini ispat etmeye çalışırlar.Bu davranışta çiftleri birbirinden uzaklaştırır.Zamanla aralarındaki bağ , bu gibi sebeple ya ayrılarak ya da cinayetle kopuyor.
Hiçbir kadın kocasının kendisini ihmal etmesini istemez.İlginin azaldığını hissedince duyduğu sevgiyi ve saygıyı kaybeder. Bu da davranışlara yansır, böylece anlaşmazlıklar ve tartışmalar başlar.Bu konuma gelen bir evliliğin yürümesi zordur ama çoğu kadın kendi istek ve arzularını bastırarak ,beklentilerinden vazgeçerek evliliğini bozmak istemez.Yani sonuçta yine fedakarlığı yapan kadındır.Gerçi günümüzdeki gençler önceki nesiller gibi davranmayı istemiyor ve anlaşamadıkları evliliklerini daha çabuk bitiriyor. Yeni nesil baskıya ,yasaklara , maddi ve manevi işkenceye tahammül etmiyor. Bunun bir sebebi de daha özgür büyümeleri ve eğitim düzeylerinin yükselmesi , bunun getirdiği ekonomik bağımsızlık.
Her kadın kişiliğine önce kendi saygı duymalı, güvenmeli ve her konumda geliştirmeye çalışmalı , sonra da çevresinin ,saygı duyulan özgür bir birey olduğunu kabul etmesini sağlamalıdır. İşte o zaman sorumuzun cevabı verilir . Görmek istediğimiz kadın, bu güçlü kadın tipidir.Her alanda söz sahibi olabilen,kendini savunabilen ve asla ezilmeyen kadın.
SEHER TÜRKER