Sosyal ağı üzerinden tarihi konaklar hakkında açıklama yapan Özaydın, özellikle Bahtiyar Yokuşu'nda bulunan Hacı Osman Arıkan konağının yıkımına anlam veremediğini ve sahiplerinin sessiz kalmasını anlayamadığını belirtti.
Tarihi yapıların deprem sonrası onarılmadığını ve kısmi tadilatın neden yapılmadığını sorgulayan Özaydın, yıkımın sorumlularının tarih kayıtlarına geçmesi gerektiğini ifade ederek, şehrin farklı bölgelerinde de tarihi evlerin hızla yıkıldığını ve bu duruma karşı ses çıkarılmadığını vurguladı.
Tarihi yapıların yok edilirken sokakların ve mahallelerin de zarar gördüğünü dile getiren Özaydın, bu durumun toplumun hatıralarına zarar verdiğinizde öne sürdü.
Kahramanmaraş Tarihi Evler Platformu olarak gündemin takipçisi olacağını belirten Özaydın, tarihi yapıların yok edilmesiyle topluma onulmaz bir yara açıldığını ve bu durumun bir gün farkına varılacağını, tarihi yapıların korunması konusunda duyarlılık gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Yazının tamamı:
DEPREMDE YIKILSAYDIM KEŞKE!" DİYEN TARİHİ KONAKLAR
Burası Bahtiyar Yokuşu'nda yarım yüzyılı aşkındır yokuşa dayanmış Hacı Osman Arıkan konağı..
Yoksa, "konağıydı" mı demeliydim, bilemedim. Geçmiş zamanda bırakılamayacak kadar sembolik bir yapı zira;
Nasıl yıkıldığını, kimin ne niyetle yıktığını aklım havsalam almıyor. Sahiplerinin neden ses çıkarmadığını da...
Birtakım iş bilmezin tarihi doku oluşturan tüm tarihi eski mahallelerde hunharca yıkıma giriştiğini biliyoruz da, bu evlerin sahiplerinin neden lâl olduğunu, bu hadsiz yıkım hamlelerine neden itiraz etmediklerini bilemiyoruz.
İş işten geçtikten sonra dövünmenin anlamı olmayacak. Bu konaklar bir daha asla bu siluetlerle, bu duruşlarla yıktırıldıkları yerlerde konuşlanamayacak.
Temelsiz, yada tekil temelli bu muazzam dönem yapılarının neden depremde yara aldıkları yerlerinden onarılmadıklarını, kısmi tadilata girebilecekken neden girdirilmediklerini tarih kayda geçecek. Bunların yıkımının altına imza atan tarih yokediciler, görevleri, adları sanları, görev yılları ve dahi başarısızlıkları ile "Maraş evleri tarihi" defterinin herhangi bir sayfasında "iş makinaları ile yokedilen maraş tarihi evleri" başlığı altında kayda geçirilecek.
İçine girip gezebildiklerim olmasa, bir inşaat mühendisi olmasam, belki bu kadar kendimden emin konuşamayabilirdim. Lakin Kayabaşı Hun Sokak'tan bu tarafa, Bahtiyar Yokuşu'ndan Kurtuluş'a, Kümbet'ten Divanlı'ya, ordan Kuyucak ve Sarayaltı'na uzanan bir amansız yıkma sevdası içerisinde buralarla kavgasının ne olduğunu anlayamadığım bir otorite zinciri ile karşı karşıya kaldığımızı, daha doğrusu şehrin kaldığını anladım nihayet..
Gazipaşa'yı, Fevzipaşa'yı, Vakıf Tarla'yı, Ekmekçi'yi, Yörük Selim taraflarını daha hiç saymıyorum, zira oralarda da hummalı yıkımlar devam ediyor. Hiçbir surette sıvası, harcı dökülmüş, çatısı uçmuş, duvarı patlamış bir tarihi evi, tescilli yada tescile layık olup olmadığına bakmaksızın tamir etme girişimi bir yana dursun, bir de üstelik yoketme çabası içerisindeki bir güçle karşı karşıyayız.
O eski kapılar, dolaplar, tekne tavanlar, şadırvan havuzlar, giyotin pencereler, ahşap tavanlar, ahşap döşemeler, ahşap merdivenler , tarihi kıymetli taşlarla örülü duvarlar paramparça ediliyor iş makinalarıyla.. Ve kimse dur demiyor, diyemiyor nasıl bir güç ise bunu gerçekleştiren..
"Depremde yıkılsaydım keşke!", dediğini duyar gibiyim bu tarihi konakların, iş makinası her darbesini indirdiğinde..
Bu evleri yok ederken, sokakları da yok ettiklerinin farkındalar mı acaba? Yada muhitleri bitirdiklerinin..
İnsanların hatıraları yine insanlara ucuz sanırım. Ne zaman öğreneceksiniz işinizi severek yapmayı.. Sözüm ona bir görevi ifa ettiğinizi zannederken, topluma belki de onulmaz bir yara açtığınızın farkına varacak mısınız bir gün...?
13ocak2024