(Hacivat, arkadaşının arkasından yetişir.)
HACİVAT – Merhaba Karagöz’üm, uğurlar olsun!
KARAGÖZ – İftar kokuları burnuna dolsun!
HACİVAT – Hah hah hah!… Eksik olma, beni yine güldürdün! Aman!…
KARAGÖZ – Ne oldu Hacı Cavcav, kel kafanı bit mi ısırdı?
HACİVAT – Değil efendim! Sen göbeklenmişsin?…
KARAGÖZ – Pataklarım ha, ağzını bozma!
HACİVAT – Canım fena bir şeyi mi söyledim?
KARAGÖZ – Köftehor, “Sen köpek yemişsin!” dedin ya!…
HACİVAT – Efendim hiç öyle söyler miyim? Yani göbek yapmışsın diyorum.
KARAGÖZ – Ne zaman börek yapmışsın?…
HACİVAT – Allah iyiliğini versin, hemen saçmalamaya başladın! Kilo almışsın…
KARAGÖZ – Bizde terazi yok ki, kilo alıp ne yapayım?
HACİVAT – Nasıl anlatmalı?… Şişmanlamışsın!…
KARAGÖZ – Öyle söylesene! Hay hay!…
HACİVAT – Nasıl da fark etmemişim? Çok kilo almışsın!
KARAGÖZ – Köftehor, başka türlü geçinebilir miyim?
HACİVAT – Canım, Ramazan’da kilo almanın geçinmekle ne alâkası var anlayamadım?
KARAGÖZ – Anlayamayacak ne var? Her akşam birkaç iftira, her gece birkaç sahura gidiyoruz ya, tabii bir ayda yirmi iki kilo şişmanlıyorum.
HACİVAT – Allah Allah?…
KARAGÖZ – Sonra da parasızlıktan Ramazan sonrası on bir ay akşam yemekleri ile idare ettiğim için ayda iki kilo zayıflayıp, gelecek Ramazan’a kadar idare ediyorum.
HACİVAT – Allah iyiliğini versin! Bırak şakayı ama Karagöz’üm, şişmanlık iyi değil! çeşitli hastalıklara sebep olur.
KARAGÖZ – Hay hay!… Sen şimdi bırak şişmanlığı da Hacı Cavcav, aklıma bir bilmece geldi.
HACİVAT – Hatırın kalmasın, sor bakalım?
KARAGÖZ – Ama bilemezsen bize iftara geleceksiniz!
HACİVAT – Anlayamadım? Öyle şey olur mu?
KARAGÖZ – Pataklarım ha, bal gibi olur!
HACİVAT – Bilmeceyi bilirsem, siz bize iftara geleceksiniz? Ters oldu ama sor bakalım?
KARAGÖZ – Ters sensin! İyi dinle!… Bugün hangi gün?
HACİVAT – Canım bırak bugünü de sen şu bilmeceyi sor bakalım?
KARAGÖZ – Köftehor, sordum ya!…
HACİVAT – Allah Allah, ne zaman sordun? “Bugün hangi gün?” dedin o kadar…
KARAGÖZ – İyi ya, işte o bilmece idi.
HACİVAT – Efendim öyle bilmece olur mu? Çocuklar bile cevabını hemen verir. Bugün hangi gün olacak? Sen de biliyorsun ki Cumartesi…
KARAGÖZ – Bilemedin Hacı Cavcav!…
HACİVAT – Hah hah hah, haydi Pazar olsun!
KARAGÖZ – Düşün de öyle cevap ver!
HACİVAT – Düşünecek ne var? Cumartesi, Pazar olmazsa… Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe…
KARAGÖZ – İyi düşün de sonra mızıkçılık yapma!
HACİVAT – Kaldı bir gün… Bildim, Cuma!…
KARAGÖZ – Bilemedin!…
HACİVAT – Allah Allah?… Pekâlâ bilemedim, cevabını sen söyle bakalım!
KARAGÖZ – Köftehor, bugün Ramazan günü…
HACİVAT – Birâder böyle bilmece olur mu? sen uydurdun!
KARAGÖZ – Baştan kabul etmeseydin!
HACİVAT – Haklısın ama bana doğru dürüst bir bilmece soracaksın zannettim. Ne olacak şimdi?…
KARAGÖZ – Söyledim ya, bu akşam bize iftira geleceksiniz?
HACİVAT – Karagöz’üm, sen bizi kolay kolay iftara dâvet etmezsin ya, bu işin içinde bir bit yeniği var.
KARAGÖZ – Bit yemi yok, fare zehri var.
HACİVAT – Pekâlâ sorması ayıp olmasın da iftarda bize neler ikram edeceksin bakalım?
KARAGÖZ – Köftehor bilmiyor musun? Neler getirirseniz onları beraberce yiyeceğiz. (Yürümeye devam ederler.)