Geçmiş   bir   tarihte   bir  koyun   çobanı   vardır. Herkesin  emin  olduğu  ve  güvendiği  bir  kişiliğe  sahiptir.  Epeyce  bir  süreden  beri   köyün  sürülerini   gütmektedir.  Bir  gün  dikkatini  çeken  bir  olay  meydana  gelir. Bakar ki   her  gün  sürüden   bir  koyun  eksilmeye  başlar. Bu  olay  bir   müddet  devam  eder  bir  türlü   bunu  çözümünü  bulamaz.  İyice   canı  sıkılan  çoban  bir   gün  bir  yere   gizlenir  bunun  sebebini  öğrenmeye    çalışır.  Sürüyü  takip  etmeye  başlar. Tabi ki   bu  arada da   iki  tane  işe  yarar   çoban  köpeği de   sürüde  her  an   mevcut  durumdadır.  Çoban  bir  köşeye   gizlenmiş   takip  etmeye  devam  ederken   bir  bakar ki   o  bekçilik   yapan  iki   köpek   bir  koyunu   yakalayıp  alıp  götürmeye  başlaralar. Çoban   da  bu  olayı  arkadan  takibe  başlar. Bir  müddet   giderler.  Öyle  bir yere  varırlar  ki ;  çakalların,   kurtların   olduğu   bir  bölge .   Köpekler  koyunu   götürüp  onların   önüne   bırakırlar. Bundan  sonra  olan  olmuştur.  Çoban   meseleyi  öğrenir.Eve   varınca   o  iki   köpeği   ceza  olarak   köyün  meydanın da  halkın  göreceği  bir  yerde  omları  bir  ağaca  asar. Halk  bunu  görünce  çobana   çok  kızarlar. Hemen  gidip  oranın  Kralına  durumu   anlatırlar,  şikâyetçi  olduklarını  söylerler. Kral  çobanı  çağırtır,  gelip  bu  olayın  sebebini  anlatmasını  ister. Çoban   başına  geleceği  anlar ,  Krala  der ki; Benim  sizden  son  bir  isteğim  var  onu yerine  getir,  ondan  sonra  bana  ne  ceza  gerekiyorsa   ben  razıyım  der.  Kral  peki  son  dileğini  yerine  getireceğim der.  Çoban  bana   belli  bir  süre    baş   komutanlık görevi   vermeni talep ediyorum  der.  Kral da  o zamana  kadar  yapılan  bütün  savaşları  hep  kaybetmiştir. Çoban  bu  işin   sebebini de  anlamıştır. Tamam  der  Kral   baş  komutanlık   görevini   çobana   verir. O  zaman  da  ülkede  bir  savaş  durumu   vardır. Çoban  ordunu  başına  geçer. Savaş   başlamadan  önce   orda  bulunan  komutanların  başını  kestirir. Hemen  bir  gidiverir  Krala  olayı  anlatır.  Kral  öfkelenir onu   gelmesini  sabırsızlıkla  bekler. Gelsin  onu  kafasını  kestireceğim  der .Bir  müddet  sonra    savaşın   kazanıldığı   haberi   krala  ulaşır. Kral  bunu  duyar  duymaz   çok  sevinmeye   başlar. Çoban  gelince  bunun   nasıl  gerçekleştiğini   sorar. Çoban  olayı   baştan  anlatır. Benim  köpekler  nasıl  bana  hainlik  yapıp   sürüme   zarar   veriyordu.  Ben  onları  onun  için  astım  cezasını  verdim.Yoksa  bana  sürekli   zarar  vereceklerdi  diye   cevap verir.  Komutalara  gelince  onlarda  düşmanla  birlik  olup   sürekli   sana  ihanet  ediyorlardı. On dan  dolayı  sürekli  savaşı  kaybediyordunuz .  Onları da  onu  için   katlettim  der.  Sonun da  savaşı  biz   kazandık  diye  cevap  verir. Hain   içerde  olursa   kapı   kilit  tutmazmış   diye  güzel   bir  söz  vardır,  tam da  buna uymaktadır.  Sonu  da  kral   çobanı  haklı  bulur  ve   kendisine  baş  komutan  yapmak  ister. Çoban  bu  çok  sorumluluk  ister  ben  kabul   edemem  der. Efendim  bana   izin  verin   ben  köyüme gidip  çobanlığıma  devam  deyim  der. Kral  da  kabul  eder  ve  ona  izin  verir.  Biz de  yıllardır  terörle   mücadele  ediyoruz.  Bir  türlü   baş  edemedik. Demek  ki   bize de  içte  ve  dışta  hainlik  edenler  varmış. Ondan dolayı  bu  iş   uzayıp   gitmiştir. Bu  kadar   mücadeleye  rağmen   sona  varılmaması  hep  bu  içte  ki   ve  dışta ki   hainliklerin   yüzünden   olduğu  artık  gün  gibi  ortaya   çıktı. Halen  dost bildiğimiz  Amerika  ve  Rusya  göz  göre  göre   onlara   kol  kanat  oluyor. Güya  bunlar  bize  müttefik  olduklarını   iddia  ediyorlardı.  Külliyen  yalan, dolan. Biz  şunu  bildik  ki  küfür  tek   millettir. Son zaman da  Hıristiyan  dünyasının    nasıl   birlik  oldukları  açıkça ortaya  çıkmıştır. Ama  biz  hala  onlara  yem  olmaya  devam  ediyoruz.  Ben  gür  bir  sesle   nida  ediyorum. Ey   İslam  dünyası  geç  kalmayın,  Bunlara  yem   olduğunuz  yeter, kendinize  gelin. Bunların  amacı  parçalayıp  yutmaktır. Bunlar  bize  asla  dost  olmaz, ancak  menfaatleri   olursa  sadece  dost  gibi   görünürler. Ey  İslam la  et  ve tırnak  gibi  olan  Türk  dünyası   kendinize  gelin ,  bunlar  Türk’ün  ve  İslam’ın   düşmanıdırlar. Birlik   olursak   bunlar   kaçacak   fare  deliği   bile  bulamazlar.  Zamanla   söylüyorum   Vatan   aşığı   koca   Akif’in  sözünü: “   Ey   koca  şark   ebedi   meskenet,  sende  kımıldanmaya  bir  niyet  et. Yoksa   korkuyorum  garbın  elinden, kalmayacak  çekmediğin  melanet. Diye  bize  ne  güzel   mesaj   vermektedir.Ne  mutlu  ayık  olup  ta   vatanına   sahip   çıkanlara. Veyl  ( yazıklar olsun)  bu vatana  ihanet  edenlere.  Rabbül  alemine  emanet   olun. Ahmet   OĞUZ