Bir ülkenin ayakta kalması, bir başka ifade ile kendi kendi yeterli hale gelmesi elbette yerli üretimle mümkün hale gelir…
Geçen hafta bizim yavrulara beyaz et ve hayvancılığımız konusunda bilgilendirme yapma fırsatımız oldu. Beyza Piliçin Müdürü olan Cihat Dinler kardeşimiz, helal gıda ve doğru beslenme ve besinlerin saklanması konusunda bizleri bilgilendirdi.
Dünya’da kendi etçi damızlık hayvanını geliştirmiş 3 ülke bulunduğunu belirten Dinler: “ Bunlar Almanya, Amerika ve Fransa. Ancak bu konuda bizimde yeni bir atağımız oldu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının girişimi ile "yerli tavuk Anadolu T" ile dünyadaki 4'üncü etçil hatın artık Türkiye olduğunu belirtebiliyoruz.
"Bu proje için 20 milyon TL harcama yapıldı. Bu gelişme dışa bağımlılığı azaltacak ve orta vadede de dışa bağımlılığı ortadan kaldıracak proje hayata geçti.
Bakanlığın proje hayata geçtiği günlerde ki açıklamasına göre: “Ayda takriben 16 bin, yılda ise 200 bin ebeveyn verilmesini öngörülüyor. İlk etapta sektördeki yüzde 10'luk paya ulaşmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda 200 bin tonu karşılayacak başlangıçla piyasaya girmiş oluyoruz. Artık bu konuda ithalata son veren ve kendi kendine etçi tavuğunu üretebilen bir ülke haline gelmiş bulunuyoruz. Maliyeti açısından ithal edilen civcivlerin fiyatı 4 euro iken, bizim piyasaya süreceğimizin fiyatı 4 TL'dir, yani 4'te bir fiyatına temin edilebilecektir. Yılda 15 milyon damızlık civciv veya yumurta ithal ettiğimiz göz önüne alınırsa bu kapsamda büyük bir açık kapanmış olacak. Bu ürünü elde etmemizden dolayı büyük mutluluk duyuyoruz"denildi.
TEKNO PARKLAR
Bir bilgi daha, gerçi sizler yani gündemi takip edenler artık üniversitelerimizdeki Tekno Parklarda yapılan teknolojik başarıları takip ediyorsunuzdur.
Sayıları dün itibarı ile 83’e çıkan Teknopraklar hakkında da kısa bilgi aktarayım: “ Aralarındaki küçük yapı farklarına rağmen bilim parkı, teknokent, araştırma parkı v.b. terimlerle ifade edilen teknoparklar; üniversite, sanayi, araştırma merkezleri, girişimciler ve piyasalar arasındaki işbirliğini arttırmak, bilgi ve teknoloji transferini arttırmak yoluyla yüksek katma değerli, Ar-Ge’ye dayalı ileri teknoloji ürün ve hizmetlerin üretilmesine uygun altyapı, üst yapı ve hizmetleri kaliteli çevrede sunan merkezlerdir diyebiliriz.
Değişik tanımlarla açıklanmaya çalışılan teknoparklar, üniversite sanayi işbirliğinin somutlaştığı, uygulamaya konulduğu yerlerdir. Teknoparkların ortak amacı bilim ve teknoloji alanlarında yetişmiş insan gücünden yeni girişimciler yaratarak, üniversiteler ve Ar-Ge kuruluşlarında birikmiş bilginin nitelikli girişimcilerin kurduğu teknoloji odaklı firmalar aracılığıyla fikirlerin yeni ürünlere ve ekonomik değere dönüşümünü sağlamaktır. Kısacası temel amaç, üniversiteler ve araştırma merkezlerindeki ar-ge sonuçlarının sanayiye aktarılmasıdır.
GENÇLERE ÖNEMLİ GÖREV
Bakanlığımız bu konuda da yapılan gelişmeleri kamuoyu ile paylaştı. Rekabet gücünü kalıcı olarak artırmanın, teknoloji üretmekle mümkün olduğunu vurgulayan Bakan Varank, "Fikir üreten, Ar-Ge yapan, bunları rekabetçi ürüne dönüştüren ve bu ürünleri dünyanın her yerine satabilen girişimcilere ihtiyacımız var. Bizim sizlere ihtiyacımız var. Hayallerini ülkemizin geleceği için hayata geçirmeye çalışan, üretken gençler istiyoruz. Dönüşüme yön verebilmek ve dönüşümün öncüsü olmak için hızlı ve doğru adımlar atmamız gerekiyor. Üstünlük alanlarımızı tespit edip, bu alanlarda yeteneklerimizi daha da geliştirmeliyiz. Tüm bunları yaparken de yerli ve milli kaynaklarımızdan en iyi şekilde istifade etmenin yollarını aramalıyız. İşte ’milli teknoloji’ hamlemiz tam olarak bu ruhun bir yansıması. Bu hamlenin başarısı da ancak sizlerin farkındalığı ve desteğiyle mümkün" diye konuştu.
İşte mesela bu, bizim bilinçli, üreten, araştıran gençliğe ihtiyacımız var. Ancak, böyle kendi kendimize yeterli hale gelebiliriz. Biraz geç başladık ama şahsen ben gelecekten ümitliyim…
Aslında silah sanayimizdeki atılımları da gündeme alacaktım ama o konuyu da başka bir yazımda ele alayım, şimdilik kalın sağlıcakla.