Hayat fena halde futbola benzer olduğunu daha önce söyledim mi bilmem… Futbol Bir beceri oyunu olduğu gibi futbolun becerisi kadarda yorumlayıcısının da bir beceri sahibi olması gerek. Futbol adaletsiz bir oyun, iyi oynarsın kayıp edersin, kötü oynarsın kazanırsın. Hayatta bu şekilde adaletsiz… Hayatta an gelir ve her tip insanı tanıdığını sanırsın... Yanılırsın... Dünya üstünde milyarlarca insan tipi var. Her biri birbirinden farklı... Futbolda Dört doğru pas seni gol pozisyonuna sokar. Futbol bir bütün; soyunma odasından, sahaya çıkılan ilk ana kadar duyulan tarifsiz heyecan başka... Seronomi de rakibin elini sıkarken ki heyecan daha başka... Ya ilk başlama vuruşu, tribünden gelen sesler, teknik direktörün boğuk sesine karıştığında hiçbir şey duymadan gözümüz, gönlümüz topta. Attığımız bir golün veya kazandığımız bir maçın hemen ardından duyduğumuz heyecan ve mutluluk. Okul çağları, ilk aşklarımız, evlilik veya baba oluşumuz, hayatın içinde duyduğumuz bütün heyecanlar. Hepsinde de aynı hazzı duymuyor muyuz? Biraz daraltalım ve kendi ülkemizi düşünelim. Yaklaşık 80 Milyon insan tipi... Şehir bazında alırsak küçük şehirlerde binlere düşecek bu sayı... Bin değil daha da daraltalım ve yüz kişi diyelim. Ve hatta 50... 50 kişi demek elli farklı tip, elli farklı karakter demek… Bazen öyle çok farklı tiplerdeki insanları tanırsınız ki bunun ötesi olamaz diye düşünürsünüz. Böyle düşünüyorsanız üzgünüm yanılıyorsunuz. Her bir insan farklı bir özellik demektir ve her insandan kendine alacağın, katacağın bir şeyler olacaktır. Kimisinden iyi, kimisinden kötü... İyiyi tanır kendinize iyi özellikler alırsınız, kötüyü tanır ve nasıl olmamanız gerektiğini görürsünüz. Bazen dedirtiyorlar insana; Allah'ın Sopası yok demiştim, Adalet'i tecelli etti... Ahımı aldın, sonucuna katlan gibisine… Hayatın Nankör olduğu kadar Futbol nankör olduğunu, Adaleti aranmadığını unutmamak gerek. Bir bakarsın zirvedesin bir bakarsın yerlerde… İnsanlar futbolu kabiliyetleri ile oynarlar… Futbolu yorumlamak için zihinsel sürecin en üst basamağı dediğimiz analiz, sentez ve değerlendirme becerileri için ciddi bir bilgi birikimine ve eğitime ihtiyaç vardır. Hayatında hiç kitap okumayan, kelime dağırcığında beş yüz kelime bile bulunmayan kişiliklerin, bir zaman içgüdüleri ile oynadıkları futbolu, şimdi zihinsel üst becerilerini kullanarak yorumlamada oldukça başarısız oldukları görülmektedir. Bu başarısızlığın perde arkası olarak ise kişiselleştirme yazılarla birilerini övgü ile yorumlamada kullanmada bizim değimimizle de yalakalık yapmada kullanırlar. Bir olayı aktarmak için fazla bir bilgiye ihtiyaç duyulmazken, onun hakkında mantıklı yorum yapıp herkese kabul edilen bir yargıya ulaşmak için sistematik bir eğitim birikimine ihtiyaç vardır. İnsanların fiziksel güçleri ile oynadıkları bir oyunu zihinsel beceri ile yorumlamaları imkansız olmaktadır. Hayatın en mahrem anlarını yaşadığımız yatak odamız ve futbol sahası arasındaki fark nedir söyleyebilirmiyiz? Herşeyin orada başlayıp, orada bitmesi gerektiği gerçeği, yanı başımızda dururken…. Hayatı uzatamayacağımızı düşünmeden, bir doksan dakikayı da uzatmak için son düdükle birlikte, hakemin çevresinde aldığımız yalvaran gözlerimiz, Hayatın parçası değil de ne? Hayat fena halde futbola benzer, futbol ise adaletsiz… İşsiz kalmışızdır, patrona isyan eder çaresizliğimiz ile oyuna döneriz. Dedik ya benziyor futbol hayata, hayat futbola… İsyanımız oyun kuralları içindeyse, kırmızı kartı görmeden oyunun içinde kalırız. Kimi zaman ayaklarımıza kadar gelen fırsatı, bir karış mesafeden dışarı attığımızı veya ıskaladığımız pek çok topu, saha dışında özel yaşantımızda da verdiğimiz kararlarla kaç kez auta çıktığımızı düşünebiliyormuyuz. O zaman kendi hatalarımızdan doğan başarısızlıkları, maç bittikten sonra rakibin sırtına tekme atarak ödeştirmek neden? Bükemediğin eli sıkmaktan ne tür bir rahatsızlığımız olabilir. Ya da gol atan bir adamın mutluluğu neden, öfke krizlerine yol açar. Başınıza gelen hiçbir şey tesadüf değildir ve karşınıza çıkan hiç kimse tesadüfen çıkmaz. Hayatınıza giren insanlara ve başınıza gelen olaylara bir de bu bakış açısıyla bakın. Evet, belki hayatınız daha mükemmel olmayacak ama siz büyüyeceksiniz, öğreneceksiniz ve gelişeceksiniz. An gelecek ve olumsuzlukları takmamaya, o olumsuz insanlarla vakit kaybetmemeye başlayacaksınız. Gelişeceksiniz. Farklı açıdan bakın ve ona göre yönlendirin hayatınızı. İyide de kötüde de... Hayat fena halde futbola benzer, bugün rakibinin galibiyetini kabullenme cesaretini gösteremeyenler, yarın galip geldiklerinde aynı cesareti rakiplerinden beklemeye haklarının olmadı gerçeği ile karşılaştıklarında, yaşadıkları gol sevincinin ne kadar kısa sürdüğünü görünce üzüleceklerdir. Kendimiz için ofsaytta da olsak, gelin gol sevinçlerine saygı gösterme cesaretini kendimizde bulalım. Kalın Sağlıcakla…