Dünyanın dört bir yanına yayılan bu korona virüsü, kendisinden çok panik, telaş ve korku daha çok hissedilir oldu. Tabir-i caizse bir seferde ölmek varken bu korkuyla nice insanlar bin kez ölüp diriliyor…
Türkiye’ye gelir mi gelmez mi derken maalesef ülkemizde de görüldüğü Sağlık Bakanlığınca açıklandı. Peki bu zamana kadar yurdumuzun dört bir yanında vardı da bize neden bu kadar geç geldi ve bir gece ansızın açıklandı… Gerçekten manidar bir durum…
Kimileri diyor ki korona virüsüne yakalanan ülkelere şu kadar para verilecek kimileri de diyor ki biyolojik ve psikolojik savaş devam ediyor. Böylece Türkiye’nin hem ekonomik hem eğitim hem de sanayi alanında sekteye uğratmak… ve daha buna benzer birçok şey…
Bana göre kim ne derse desin; biz kendi değerlerimize ve dinimize sahip çıkarsak ister “korona virüsü” olsun isterse “çekirge istilası” olsun tesir etmez bize. Önemli olan dünyanın başına gelen bu musibetten ders çıkarmamızdır. Diyeceksiniz ki bu sana mı düştü yahut bize mi düştü…
Evet, bana ve bizlere düştü. Ecdadımızın meşhur bir lafı var: “Kızım sana söylüyorum; gelinim sen anla.” Buradan hareketle Hz. Allah (c.c.) tabir-i yerindeyse bize; dünyaya bir mesaj veriyor. Ya hakkıyla kendisine iyi bir kul olacağız, hatalarımızı ve yanlışlarımızı görüp ders çıkaracağız ya da biz de bu musibetten belamızı alıp büyük bir imtihana tabii olacağız Allah muhafaza.
Daha önceki yazımda da dile getirdiğim gibi bizler birey olarak, aile olarak, akraba olarak, millet ve ülke olarak değerlerimize ve özümüze dönüp sahip çıkarsak hangi alanda olursa olsun bu belalardan çok rahat bir şekilde sıyrılırız. Zaman kendimizi “silkeleme” zamanı… Zaman “birlik” zamanı… Zaman “icraat” zamanı… Zaman “dua” zamanı… Zaman “adalet” zamanı… Zaman “itiraf” zamanı… Zaman “tevbe” zamanı… Zaman “af dileme” zamanı… Zaman “barış” zamanı…
Rabbim tez zamanda bizleri ve diğer ülkeleri bu hastalıktan tez vakitte kurtulmayı barış içinde kardeşçe yaşamayı nasip ve müyesser etsin inşaallah.
Esenle kalın.