Kahramanmaraş’a bir üniversite kurulması için çok mücadele verildi. O dönem 42 üniversite kurulurken son anda illîmizde buna dâhil edildi. 1992 yılında… Kuruluşunda Prof. Dr. Yusuf Vanlı kısa dönem bulundu. Daha sonra Başbakan Süleyman Demirel bizzat üniversitenin kuruluş aşamasındayken Adana’dan Prof. Dr. Osman Tekinel’i görevlendirdi. İki dönem rektörlük yaptıktan sonra yerini yardımcısı olan Prof. Dr. Nafi Baytorun’a devretti. Oda iki dönem yaptı. Bir dönem Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan‘dan sonra mevcut Rektör Prof. Dr. Durmuş Deveci seçildi. Şimdi esas konuya gelmek istiyorum: Kahramanmaraş için üniversitenin çok önemi var. Çünkü burası bir sanayi kenti olmasına rağmen dışardan göç almadı göçü kendi kırsalından aldı. Bir yol güzergâhı olmadığı ve tarihi zenginlikleri gün yüzüne çıkaramadığı için de yeteri kadar yerli ve yabancı turistin uğrak vermediği bir ile sahibiz. Şu anda 30 binin üzerinde KSÜ’de öğrenci okumakta. Bu öğrencilerin ilimize ekonomik ve sosyal olarak önemli katkısı bulunmaktadır. Üniversitemiz ne kadar gelişir, genleşirse ilimizde o denli gelişme gösterecektir. Bugün aynı tarihte kurulan Sakarya üniversitesinde 50 binin üzerinde öğrenci okumakta. Bu öğrenci sayısı üniversitesinin kendisini birçok konuda gelişmesiyle eş değerdedir. Rektör Deveci hocamızı ben şahsen iyi tanırım. Kendisinin iyi niyetli olduğuna her zaman inananlardanım... Ancak,  gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mesut Tuğrul’un ‘Trijenerasyon Tesisi’ ile ilgili haberi önce manşetten yayınladı, bir başka günde köşesinde kaleme aldığı” doğal gazdan elektrik üretimi için ihalesi başlatılan Trijenerasyon Tesisinin süreci çok ilginçti. Gazetemiz bu konuyu detaylı şekilde işledi. Bana göre bu konuda yönetimin sorumlu firmaya güvenmesinden kaynaklandığına inanıyorum. Ancak rektör olmak kolay değil. Koskoca devasa bir kuruluşun başında olmak dikkat isteyen ayrıca da önem verilmesi de gereken bir durumdur. Bunu da bir yana bırakıyorum: Eski rektör Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan’ın açığı alınması da ayrıca önem arz etmektedir. Daha önce biri taraftan emekli ol diye uyarılması ve emekli olmayınca açığa alınması da ayrı konu... Eski Rektör Karaaslan döneminde de o zaman FETÖ cemaati her yerde olduğu gibi üniversitede de güçlüydü. Karaaslan o tarihte cemaat üyelerinin de oy vermesiyle rektör seçilmişti. Bunun saklısı gizlisi yok. Ancak, rektör cemaatçi değildi. Seçildikten sonrada cemaatin birçok isteğini geri çevirdiği de bilinen bir gerçek. O zaman cemaat zaten Fatih hocacıyı gözden çıkartmıştı. Tutuklama işi de FETÖ’cü olmasından kaynaklanmıyor… Kendisi izindeyken yerine bakan bir yardımcısı tarafından bir derneğe yapılan maddi destek ve sonunda desteğin verildiği derneğin FETÖ cemaatine ait olması. Zaten suçsuz bulunduğu içinde kısa bir dönem tutuklu kaldı ve sonunda beraat etti. Bir önemli konuya da değinmek istiyorum: Prof. Dr. Deveci hocamız bu kısır döngülere zaman harcıyor. Bilindiği gibi YÖK, tematik üniversite modeline geçiyor. Bölgesel kalkınmaya öncü olacak öncü üniversitelerden sonra, şimdide bilim, teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge‘ye yoğunlaşacak 10 araştırma üniversite belirlenecek. Araştırma üniversiteleri programına aday gösterilen 25 üniversite tespit edilmiş. Bu konuda kendisine güvenerek ‘bende varım’ diyen üniversiteler bazı değerlendirmeler sonucunda incelenmeye alınmış. Şimdi tüm gözler ilk 10’a girecek üniversitelerde. Acaba Rektör Deveci, bu ilk müracaatın içerisinde üniversitesine güvenerek bende varım dedi mi? Bu üniversiteler temel alınırken bugüne kadar bilim ve araştırma adına ne yaptıkları ve yetiştirilen öğrencilerinde başarısı ayrıca incelemeye alınıyor. +++ Küçük hesapların hiçbir kişiye ve kurumlara fayda sağlamadığını biliyoruz. Ama bu bir üniversite olunca hiçbir zaman fayda sağlamaz ve kuruma zarar verir. Üniversiteler olmadan, hiçbir zaman büyük ve güçlü bir ülke hayalini gerçekleştiremeyiz. Bu yüzden ülkemizin kıt imkânlarına rağmen, Milli Eğitime ve Yükseköğretim kurumlarına devlet büyük destek veriyor. Örneğin: KSÜ’de, Üskim diye çok gelişmiş laboratuvar var, ayrıcı teknopark gibi bir imkâna sahip. Üniversite bunlardan faydalanarak hangi Ar-Ge çalışması yaptı ve katma değeri yüksek ürün elde etti. Diğer üniversitelere örnek olarak onların bir adım önüne geçti mi? bunu da bir sormak lazım. +++ KSÜ başında olmak akademisyenlere, öğretim görevliliklerine veya gazetecilere kafayı takmakla bu işler olmuyor… Değil mi sayın hocam? Sizde biliyorsunuz, hiç bir makam kalıcı değil.