Terör olayları, patlamalar, haberler… Her geçen gün artan şiddet olayları, gazeteler, televizyon programları ve sosyal medya çocukları da en az biz yetişkinler kadar etkiliyor. Çocuklar dünyanın en masum varlıklarıdır. Dünyaya geldikleri andan itibaren içlerinde art niyet yoktur. Fakat gündemdeki olaylar, izledikleri diziler, oynadıkları oyunlar ve maruz kaldıkları davranışlardan öğrenirler ‘şiddet’ kavramını. Çoğu zaman elimizde olmadan öğretiriz çocuğumuza şiddet davranışını. Şiddet davranışımız, çocuklarımızı sevmediğimizi ya da şiddeti desteklediğimizi göstermez. Bizler de insanız, bizlerin de sabrı var. Peki, ama bunun önüne nasıl geçebiliriz? Çocuğunu çok sevse de elinde olmadan ister psikolojik ister fiziksel şiddet uygulayan sonra da pişman olan ailelerin çoğu küçüklükten şiddete maruz kalmış, şiddet davranışını görerek öğrenmiş ailelerdir. Bireyin çocukluktan şiddete maruz kalması öfke kontrolü problemini de beraberinde getirir. Çocuklar koşulsuz sevildiğini ve değerli olduğunu hissetmek ister. Bu çocuğu dinginleştirir. Bu hissi çocuğa aktaramaz bunun yanı sıra şiddete maruz kalır ya da görür, izlerse öfkesini kontrol etmekte zorlanır. Yapmamız gereken çocuklarımıza huzurlu bir aile ortamı sağlamak, sevdiğimizi korkmadan belli etmek. Yanlış anlaşılmasın! Çocuğu şımartmak değil kastettiğimiz, kurallarımız tabi ki olacak. Gereken yerde, gereken şekilde tavrımızı belli edeceğiz. Fakat bunu uygularken kaba kuvvete ya da baskıya başvurursak başarılı olamayız. Unutmayalım! Yetişkinlik yıllarında şiddete başvurmamak, çocukluk yıllarından öfke kontrolü ile sağlanabilir.