Komşumun 9 yıldan sonra hac kurası çıkmış, çocuklar gibi seviniyor! Eee haklı da, insan Rab’binin evine misafirliğe gidiyor, nasıl sevinmesin ki… Yolda beni gördü, müjdeyi verdi, doğrusu kendim gidiyormuş gibi oldum, kendisine bu yolculuğa iyi hazırlanması gerektiğini söyledim ve iki şey tavsiye ettim, birincisi kutsal mekânları ve hac ibadeti ile ilgili eserler okumasını, ikincisi yol arkadaşının kafa dengi olmasında fayda olduğunu ifade ettim. Ayaküstü birbiri ardı sıra sorular yönetmeye devam edince, hac yolculuğu ile ilgili bir yazı kaleme alacağımı söyledim ve ayrıldık. Hac, bilindiği gibi İslam’ın 5 şartından biridir. Gücü yeten, imkânı olan, yol ve fırsatını bulan her Müslüman kutsal topraklara gitmeli. "Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirirse), (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk(büyük günahları) yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, ibadet adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının."(Bakara, 197)" Bu ayette hüküm açıktır, hac için hazırlıklarını yapanlar, dostlarıyla helalleşmeli, haccın farz, vacip ve diğer hükümlerini iyice öğrenmeli. Yolculuğa iyi hazırlanmalı. Ayette ifade edildiği gibi insan sabırlı olmalı, kimseyle sürtüşmeye girmemeli. Bu nedenle de seminerlerde hoca efendiler, “Hacı Sabır!” uyarısı üzerinde dururlar. Diğer bir konu ise, mübarek topraklarda kimsenin ibadetini nasıl yaptığını karışmamalı ve hacı olduktan sonra hacı kalmaya özen göstermeli.
HACI ARKADAŞLIĞI Yazımın başında, hacca giderken yol arkadaşımızı kafa dengi olmalı şeklinde bir tespit daha yapmıştım. Evet, özellikle aynı odada kalacağımız insanların yakın kültürde olmasında büyük fayda var. Çünkü, bu yolculuk meşakkatlidir, telaşlıdır, yorulursunuz yatmak istersiniz, banyo paylaşımı, yemek v.s istekleriniz olur, bunun için yol arkadaşlığına dikkat edilmeli. Kâbe çok kalabalık oluyor, milyonlar orada, bu nedenle izdihama neden olacak ortamlardan ve hareketlerden kaçınmak gerek. Örnek vereyim, Hacer-i Esved bir taş, niye ona böyle bu kadar birbirini ezerek, birbirinin üstünden balık gibi kayarak oraya gidiyorlar, itiyorlar, şey yapıyorlar? Sorusu ile çok karşılaşırsınız. Hacer-i Esved’e istilâm eden, elini süren, Allah’la musafaha yapmış gibi oluyor da ondan. Allah’la musafaha yapmış gibi olmaktan dolayı o şerefin peşine koşuyor insanlar da Hacerü-i Esved’i öpeceğiz diye oraya rağbet ediyorlar. Ancak bunu yaparken, farzları çiğneyip, Müslümanlara eziyet edilmemeli. Bir de çok tavaf yapmak güzel, ancak az da olsa gözyaşları içinde, ihlas ile yapılmış olanları daha güzel oluyor. Hadi yolca çıkanlara, hayırlı yolculuklar, dualarınızda geride kalanları unutmayın.
KÂBE’NİN SIRLARI Tabi Kâbe sırlarla dolu bir şehir. İnsanlar sürekli hareketli, Medine ise tam tersi, sakindir. “Kâbe, Eski Dünya’nın (Avrupa, Asya ve Afrika) merkezinde bir konumda yer alıyor ve bu üç kıtaya hemen hemen aynı uzaklıkta bulunuyor. Ama siz en iyisi elinize bir Dünya haritası alıp, Kuzey Amerika’dan Avustralya’ya, Kuzeydoğu Asya’dan Güney Amerika’ya doğru birer çizgi çekiniz ve bu çizgilerin kesiştiği yere bakınız. Kâbe’nin Dünya karalarının merkezinde kalan bir konumda yer aldığını görürsünüz. Bu mübarek topraklar sırlarla dolu, bir defa Rahmet yağar başınıza, " Rasûlullah (sav),“Kabe’yi Muazzama’ya günde 120 rahmet iner. Bunlardan 60 tanesi tavaf edenlere,40 tanesi namaz kılanlara,20 tanesi de Kabe’ye bakanlara iner”buyuruyor. (İhya-u Ulûmiddin, c: 1, s: 685.) Peygamberimiz (sav) diğer bir hadis-i şeriflerinde ise: “Kâbe’yi çok tavaf edin. Zira kıyamet günü amel defterinizde bulacağınız amellerin en kıymetlisi ve en çok heves edilenlerindendir.”(İhya-u Ulûmiddin, c: 1, s: 685.) Kalın sağlıcakla