9 Eylül 1823 yılında İrlanda’da doğan bankacı, diplomat ve Doğu meseleleri üzerine yazılar yazan James Lewis Farley, 1860'da Imperial Ottoman Bank ile birleşen İstanbul’daki Türkiye devlet bankasının genel muhasebeci olarak atanmasının ardından Osmanlı ve Maraş’ın ekonomisine dair kaleme aldığı yazılarında çarpıcı bilgiler aktarıyor.
Yaşadığı zaman dilimi ve gördüğü tüm verileri farklı temalarla birlikte kitaba dönüştüren Farley, 1862 yılları arasında Maraş ekonomisi hakkında çarpıcı ve bir o kadar da dikkat çeken verileri aktardı.
“Geniş ve verimli pek çok ovası mevcut”
Osmanlı zamanında İstanbul’da kurulan Imperial Ottoman Bank’ta işe başlamasının ardından Osmanlı İmparatorluğu’nun yakın bir öğrencisi olan ve halkı ve hükümdarları ile ticaret ve mali durumu hakkında geniş bilgi edinen Lewis Farley, Maraş’a da gelerek yöre hakkında geniş bilgiler edindi ve dönemin Maraş’ında hakim olan ekonomik verileri kayda aldı.
Farley, anılarında “Maraş şehri, Gavur Dağları olarak da bilinen Amanoslar ile Toroslar’ın kesiştiği 37 30 kuzey enlemi ile 37 doğu boylamında yer alır. İkinci seviye Paşalık merkezi konumundaki Maraş’ın idari sınırları 18.000 mil kare büyüklüğe sahiptir. Torosları kuşatan Maraş’ın genel karakteri dağlık olsa da, tarıma açıldığı takdirde birkaç milyon nüfusu besleyebilecek geniş ve verimli pek çok ovası da mevcuttur” ifadeleri kullanarak Maraş ekonomisi hakkında bilgiler sunuyor.
O yıllarda yerli pamuğun yerini ithal pamuklar ele geçirmiş
Farley, 1860’lı yıllarda Maraş’ta yerli pamuğun İngiltere’den ithal edilen pamukların gölgesinde kaldığını ifade ederek, yazısını şu sözlerle ifade ediyor: “Maraş şehri 10.000’i Ermeni, geri kalanı Müslüman olmak üzere 25.000 nüfusa sahip. Yerel atölyelerinde kalın çizgili, pamuktan ya da yünden dokunmuş, ucuzluğu ve dayanıklılığı ile ülke genelinde rağbet gören ve Maraş’a bu noktada ün kazandıran kumaşlar üretiliyor. Elle işleyen yaklaşık 300 faal dokuma tezgahında çoğu Müslüman olan 1.000 işçi çalışıyor. Birkaç yıl öncesine kadar tamamen bu bölgede yetiştirilen ve işlenen pamuk bükümleri hammadde olarak kullanılırken, daha ucuz ve kaliteli olduğu anlaşılan Manchester pamuğu bükümleri, yerli pamuğun tahtını sallamış ve günümüzde ağırlıklı olarak kullanılmaya başlanmıştır.”
Dönemin Maraş’ında en kolay erişilebilen ürünleri hakkında da bilgiler veren Farley, “Demircilik ve saraçlık birçok kişinin çalıştığı diğer iş kolları iken fakir kesimin dikkate değer bir bölümü tarımla uğraşmaktadır. Şehrin eteklerindeki ovada pirinç, buğday ve arpa yetiştirilirken, üst kısımlarındaki dağ yamaçlarında asma başta olmak üzere çeşitli meyve bahçeleri kurulu. Bütün bu berekete rağmen şehirde ucuz erişilen temel ihtiyaçlar sadece pirinç ve odundur. İlki yıllık 1500 quarter (çeyrek ton) üretilirken, çeyrek tonu 2 pound 10 şilin ile 2 pound 15 şilin arasında satılmaktadır. Dağlardan kesilen odunlar ise yakıt ve inşaat amacıyla kullanılmak üzere uzak mesafelere kadar nakledilmektedir. Bütün Kuzey Suriye’nin odun ihtiyacı Maraş ormanlarından karşılanmaktadır” şeklinde gözlem yaptı.
Şehrin çalışkan Ermenileri Antep ile ticari bağ kurmuşlar
Farley, Maraş’ta yaşayan ve o zamanlar ticarette saygınlık kazanan Maraşlı Ermeniler hakkında da çarpıcı ifadelerde bulunuyor. Farley, anılarında “Maraş’ta Hristiyanlar üç topluma ayrılmıştır. 6820 civarında Ermeni, 2560 Katolik Ermeni ve yaklaşık 1000 Protestan yaşıyor bu şehirde. Şehrin en çalışkan sakinleri olarak Ermeniler genellikle Halep ve Antep ile ticaret işi kurmuşlardır.
Pek çoğunun kendine ait dükkanı bulunup, perakende ve toptan ticaretle meşgul olurlarken sadece beş ya da altı tanesi toptancı unvanını kullanmak için heveslenir. Büyük Britanya ile olan ticaret Halep’teki depoları üzerinden yürütülür, Maraş’ta yurtdışıyla doğrudan ticarete kimse bulaşmaz” ifadelerini kağıda döküyor.
Kaynak: marasavucumda.com