Akşam Doğru Cevap Anadolu ve Fen Lisesi Kuruculuğunu kutlamak üzere, Muharrem Erantepli Bey’e Kök-Der Bir olarak hayırlı olsun ziyaretinde bulunmuştuk. Erantepli Bey, biz okulu gezdirdi, çok güzel modern bir okul olmuş. Rabbim hayırlara vesile kılsın…

Aynı toplantıda dün bahsettiğim gibi Kahramanmaraş Kültür, Turizm Platformu Başkanı Ahmet Kolutek kardeşimizde vardı. Kendisi bu ay sonunda yapılacak olan Süleymanlı ve çevresinde Ermeniler tarafından yapılan katliyamların yıl dönümü dolayısı ile ilimizde yapılacak anma proğramından bahsetti.

O arada toplantıda ki bir tarih öğretmeni de söz aldı. Ermeniler Anadolu’da 420 bin Müslüman’ı katletmiştir” bilgisini verdi.

Kolutek’de, Zeytin ve çevresindeki bir çok köye yapılan baskınlarla 28 bin Müslümanın şehit edildiğini söyledi.

Onların kaybı 220 bin, bizim ki 2 katı. Ancak biz bu durumu dünyaya anlatamıyoruz.” Hatta kendi insanımız bile bunu bilmiyor.  İşte son 5 yıldır bu nedenle,  şehitlerimizi anma programını daha kapsamlı ve yüksek katılımla yapma çabası içindeyiz…” dedi.

Eğitimcilerde kendisine her türlü destek vermeye hazı olduklarını vurguladılar.

EŞKİYALIK YAPIP, DEVLETE BAŞKALDIRDILAR

Ermeniler tarih boyunca Fransızların, genelde de Avrupalıların desteki ile  özellikle Osmanlının zayıfladığı,  gerileme devrinde ‘milleti sadıka’ olmaktan çıkmıştır…

Öyle ki, eşkiyalığı kendilerine meslek edindiklerini bilmekteyiz. Buna paralel olarak da, sürekli isyanlar çıkartmışlar. Bunların en büyüklerinden biri de ilimizde gerçekleşmiştir. Bunun için, çocukluğumuzda analarımız, kötü bir şey olduğunda “Zeytin Gavuru musun?” derdi.

Doç. Dr. Nejla Güney araştırmalarının bir bölümünde şöyle der: “ Zeytun Ermenileri, daha önce devletin koyduğu kanunlara karşı koymak için isyan ettikleri hâlde 1860 yılından sonra bağımsız devlet kurma amaçlarına ulaşabilmek (Jorga, 2005, s. 504), Büyük Devletlerin dikkatlerini çekmek ve Osmanlı Devleti’nin huzurunu bozmak için isyan etmeye başladılar (Günay, 2005, s. 236). 1860 ve 1862’de çıkarılan isyanların görünürdeki sebebi Maraş’a Müslüman göçmen yerleştirilmesine karşı konmasıydı. Zeytun Ermenilerinin çevredeki Müslüman köylerine baskınlar düzenleyip ahaliyi katletmesi üzerine Maraş Mutasarrıfı Aziz Paşa, iki dağ topu ve çoğu gönüllülerden oluşan düzensiz birliklerle Zeytun üzerine yürüdü. Ancak başarılı olamadı, dağ toplarından biri Ermenilerin eline geçti (A. MKT. MHM, 244/10). Zeytun Ermenilerinin bu üstünlüğü uzun sürmedi. Aziz Paşa Ermenileri Alabaş Köyü yakınlarında yenilgiye uğrattı. Aziz Paşa, 27 Ağustos 1862 tarihinde Hariciye Nezareti’ne Zeytun’da güvenliğin sağlandığını, Zeytunluların pişmanlıklarını bildirdiklerini, hatta vergi borçlarını ödediklerini, bir talana meydan vermemek için Zeytun’un içine girmediğini bildirdi (OBE I, belge no: 153, s. 340). Zeytun’da asayiş sağlansa da Zeytun Ermenileri, uygulamalarından dolayı Maraş Mutasarrıfı Aziz Paşayı Patrikhane ve Fransa’ya şikâyet ettiler. Osmanlı Devleti, içinde Ermeni üyelerin de bulunduğu bir komisyon kurarak bölgeye gönderdi. Aziz Paşa da azledildi (A. MKT. MHM, 240/77). Soruşturma sonunda hazırlanan raporda Zeytun Ermenilerinin Müslüman köyleri bastığı, ahaliyi katlettiği, bölgede güvenliği sağlamakla görevlendirilmiş askerlere karşı koydukları, suçluların muhakeme edilmek suretiyle cezalandırılmaları gerektiği hususları yer aldı (OBE I, belge no 157, s. 344).

Osmanlı Devleti bölgede, “Fırka-i Islâhiye” adı verilen geniş idarî ve ekonomik tedbirler alıp (Ahmet Cevdet Paşa, 1991, s. 108-120, 212-213) bundan sonra çıkması muhtemel karışıklıkların önüne geçmek istedi. Diğer Osmanlı Ermenileri ise bundan sonra çıkardıkları isyanlarda Zeytun Ermenilerinin Osmanlı Devleti’ne karşı verdiği bu mücadeleden ilham aldılar. “Kartal Yuvası” (Svazlian, 2005, s. 61) dedikleri Zeytun’da yaşayan Ermenileri kahraman olarak gördüler. Onları ve onların verdikleri mücadeleleri konu alan şiirler, romanlar yazarak (Çelebyan, 2003, s. 22-23) bu hikâyeleri başka yerlerde yaşayan Ermenilere aktardılar ve onların millî duygularının kabarmasını sağladılar…”

Bu konuya devam edeceğim, ancak değerli dostlar. Fransızların ya da diğer batılı ülkelerin düşmanlığı bugünün meselesi değil. Adamların yaraları var. Ama esas Müslüman Türkler bu işten büyük yaralar almıştır. Bunu da bilmemiz gerekiyor.(Devam edecek)