Değerli dostlar; Bölgemizde meydanagelen nahoş olayların ardı arkası kesilmiyor. Çoğunluğu Müslüman olan bucoğrafya derdin biri bitmeden diğeri ile yüzleşiyor.
Önce ülkemizden başladılar. Birazbaşımızı kaldırıp, bağımsız bir devlet gibi davranmaya kalkışınca gezi’yitertip ettiler. Arkasından Suriye meselesinde beraber hareket ettiğimiz için Mısır’ıbir darbe ile devre dışı bıraktılar. Uzun yıllar boyunca PKK’yı terör örgütüdiye tanıdıklarını söyleyip, el altından her türlü desteği verdiler. Ancak işbununla da kalmadı. Suriye DemokratikGüçleri dedikleri aslında PKK’nın emmi oğlu olan yapıya açıktan her türlüdesteği vermeye başladılar. Onlar bu hamleleri yaparken bölgenin diğeraktörleri de tabiki boş durmuyorlardı. Amerika görünümlüaslında tam bir İngiliz planı olan, amacı sadece İsrail çıkarları doğrultusundabölgeyi dizayn etmek olan bu plana karşı başta Rusya, Türkiye, İran ve sonolarak Irak işbirliği yapmaya başlayınca yapılan hesaplar karışıverdi. Bu dörtülkenin kararlılığı bağımsız devlet hayali kuran Barzani’nin bu hayalininburnundan gelmesine neden oldu. Bağımsızlık talebini dünyada açıktandestekleyen tek ülkenin İsrail olması ne kadar trajik değil mi dostlarım?
Ancak bölge üzerine yapılan plan farklıalternatifleri içeriyordu. Bu alternatifler çok bekletilmeden devreyesokuluverdi. Önce Katar üzerinden bölgeyi dizayn etme girişimi, arkasındanSuudi Arabistan da yaşananlar. Bu zamana kadar nasıl bir islamı tercihettikleri bilinmeyen Suudlar ılımlı islam’a geçtiklerini açıkladılar. Bütündertleri dinleri, özellikle de İslam’ı sulandırmak olanlar İran’da ki rejimin de ellerinigüçlendirmesiyle ılımlı İslam gibi bir zırvayı ortaya attılar. Şimdi de buoltaya Suudileri taktılar.
2003 yılının Mart ayında Irak’ın Amerikatarafından işgali sonrası televizyonda ünlü tiyatro ve sinema sanatçımız MetinAKPINAR’la yapılan bir söyleşide söylenen şu sözler hiç aklımdan çıkmıyor. Herkesin nükleer tehdit ya dapetrol amacıyla Irak’ın işgal edildiğini iddia ettiği dönemde Metin AKPINARşöyle diyordu: “Ben Amerika’nın Irak’ı petrol için işgal ettiğini düşünmüyorum,Amerika’nın çok daha uzun vadeli başka planları olduğuna inanıyorum.” MetinAKPINAR bunları söylerken keşke bölge ülkelerinin liderleride Metin AKPINARkadar vizyon sahibi olabilselerdi. Belki de bugün herşey daha farklı olurdu.
Neyse olan oldu, geçen geçti, biz bugünebakalım. Yukarıda zikretmiştim, bu ılımlı islam denen şeyi ikide bir ısıtıpönümüze koyıuyorlar, ve islam aleminin bunu yemesini bekliyorlar. Artıkdefalarca ısıtılan bu fikrin kabül görmeyeceğini düşünsek de bunu yapanlar neyapıp edip birilerinin hala bunu yemelerini sağlıyorlar.
Nedense ılımlı Yahudilik, ılımlıHristiyanlık, ılımlı Budistlik vs. olmuyor da ikide bir ılımlı İslam gündemegeliveriyor.
Burada bir şeye dikkat çekmek istiyorum.Hangi İslam ülkesi gençlerini daha iyi eğitim alsın, böylece ülkenin bir anevvel kalkınmasına katkı yapsın diye Amerika’ya gönderiyorsa bilmeliyiz kiAmerika da eğitim alıp ülkesine dönen bu gençler istisnalar hariç tamamenAmerikan menfaaleri doğrultusunda çalışmaktadırlar. Türkiye’nin Nato’ya girmesisonrası subaylarımızın ve sivil toplum kuruluşu adı altında Amerikançıkarlarına hizmet gayesi ile kurulan yapıların aracılığı ile Amerika’ya gönderilenlerintamamına yakını ülkemizin bu bölgede Amerikan çıkarları doğrultusunda pozisyonalmasından başka bir amaçları olmamıştır.
Aynı durum şu anda bölge ülkelerindeözellikle prenslerce idare edilen başta Suudiler olmak üzere körfez ülkelerindeyaşanmaktadır.
Hepsi bir yana Suudi Arabistan İslamalemi için çok özel bir alan. Oradaki devlet yapılanmasının İsrail ve Amerikançıkarları doğrultusunda kararlar alması müslüman aleminin yüreğinisızlatmaktadır.
Bu arada aklıma içimi ferahlatan FilVakası geliyor.
Nedir Fil Vakası kısaca özetleyelim.
Habeş kralı Ebrehe Mekkeyi elegeçirmekiçin fillerin öncülüğünde bir ordu ile Mekke yakınlarına gelmişti. OlayPeygamberimizin (A.S) doğumundan yaklaşık iki ay once gerçekleşmişti. O tarihteMekke’nin reisi Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalipti. Ebrehe’nin askerleriAbdülmuttalibin devlerini ele geçirmişler ve onları alıkoymuşlardı. EbreheAbdülmuttalib’e haber göndererek Mekke’yi teslim etmesini istemişti. Bu haberüzerine Abdülmuttalib Ebrehe ile görüşmeye gitti ve ondan alıkoyduğu develerinivermesini istedi. Bu duruma çok şaşıran Ebrehe” Sen nasıl reis’sin ben sendenMekkeyi istiyorum, sen ise devlerinin derdindesin deyince;
Abdülmuttalip Ebreheye şu tarihi sözlerisöylüyor.
“Ben Mekkenin sahibi değilim, sadecehizmetkarıyım, ancak develerin ise sahibiyim, siz benim develerimi verin bengideyim, Mekenin sahibi Mekkeyi korur”
Bu sözler üzerine Ebrehe Abdülmuttalibedevelerini verir. Abdülmuttalib develeriyle Mekkeye döndükten sonra EbreheMekke üzerine yürür. İşte o zaman Ebrehe Abdülmuttalibin ne demek istediğinianlar, anlarda iş işten geçmiştir artık. Ebabil kuşları Ebrehenin ordusunu kısasürede perişan etmiştir.
Bugün kafirler mübarek toprakların piyonyönetimlerine istedikleri kararları aldırabilirler. Ancak şu unutulmamalıdır. MekkeAllah’ın şehri, Medine ise Resullahın şehri. Kimse sanmasın ki, Rabbülalemin nekendi şehrini ne de habibinin şehrini kafirlerin eline bırakmayacaktır. Yenibir Ebabil saldırısı olursa kimse şaşırmasın.
Bu vesileyle bir hususa dikkat çekmekistiyorum. Hac İslam’ın beş şartından birisidir malum. Yakın bir gelecekteMüslümanların Hac yapamama gibi bir durumlar karşılaşmamaları için bugündenuyanık olmaları, birlik olmaları en acil hususların başında gelmektedir.
Ben söylemiş olayım da vebali üzerimdekalmasın.
Tekrar görüşünceye kadar Allah’a emanet olun.