Türkiye’de televizyon haberlerinin ve gazete sayfalarının büyük bölümü terör, suç,  şiddet, cinayet, hırsızlık ve dolandırıcılıkla ilgili haberlerle dolu. Bu dünya ülkelerinde de bu şekilde… Yurt dışında yapılan birçok araştırmada; “Medya olumsuz haber önceliğini teşvik ediyor mu? İyi haber bulmak yerine okuyucuların kötü haber tercihine tepki mi veriyor” sorularına yanıt arandı. Gazetelerin okuyucuyu tatmin etmeye çalışırken karşılaştıkları zorluğun boyutunu tespit etmek amacıyla iki farklı çalışmaya yer veriliyor. Bir merkezin yaptığı araştırma sonuçlarında savaş ve terörle ilgili haberler en çok ilgi gören haberlerin başında geliyor. Aynı zamanda çevresinde insanlardan kaynaklanan doğal felaketlerle ilgili haberlere de ilgi gösteriliyor... Para içinse; dolar, avro ve borsa haberleri en çok ilgi çeken haberler kategorisinde yer alıyor. İkinci araştırma ise okuyucuların olumlu haberleri olumsuz haberlerden daha fazla paylaşıyor olmaları. Öte yandan geleneksel gazeteciğin dar boğaza girdiği, buna karşın teknolojiyle var olan sosyal medyanın ortaya koyduğu bilgi kirliğinin giderek artığı artık da bilinen bir gerçek. Dünya medyasının okur temsilcileri; birkaç yıldır dünyanın değişim ve dönüşümünde önemli rol oynayan medyanın, kendi içinde de bir dönüşüm yaratıp yaratmayacağı yönündeki sorulara yanıt arıyor. Dönemin paradigmalarını doğru okuyan gazeteler ve gazetecileri ne beklediği bilinmiyor. Ancak doğru haberi kaliteli analitik gazeteciliğe talebin arttığını söylemek mümkün. Bu aynı zamanda medyanın itibar ve algı yönetiminin önemini de ortaya çıkartıyor. Neyin gazetecilik olmadığını neyin gazetecilik olduğunu anlatmak ta zorlaşıyor Acaba daha mı kolay… Yeni medya düzeni sadece gazetecilerin değil; aynı zamanda okurun da kendisini yenilemesini gerekli kılıyor. Yapılacak tek şey ayrıştırma değil birleştiren olmak… Geçmişten gelme bir haberi de yeniden paketleyip okura sunmak işe yaramıyor. Düşünce davranış ve sunuş biçimini değiştirmeyen gazeteler bunu nasıl gerçekleştireceklerini bilmiyor. Haber haberdir, iyi haber olsun kötü haber olsun günlere göre yazmak olmaz şeklinde yorumlanıyor. Ancak dünyanın en gelişmiş ülkesiyle bizim okur anlayışımızla ilgili bilgi yok. Türkiye’de de buna bezer araştırma yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. İster yazılı basın olsun ister sosyal medya olsun artık insanlarımız terör, cinayet, hırsızlık, işsizlik vs.vs. haberlerden pek hoşlanmıyor. Daha çok olumlu haberleri arıyor olmasına karşın; tüm medya ve sosyal medya izleyicilerin ve okuyucuların isteğinin tam karşısında haber ve yorumlara yer veriyor. Gelişmiş ülkelere kıyasla bizim ülkemizdeki gazete, kitap okumu alışkanlığının onlara oranla yeterli olmadığını biliyoruz. Ancak bizde son yıllarda sosyal medya ve TV kanalları izleyicilerin ve okuyucuların daha kolayına gider oldu. TV kanalları giderek ilgi odağı ve eğlence merkezi haline geldi. Birçok kanalda yayınlanan evlilik programları da daha çok komedi ve tiyatroyu andırır oldu.  Aynı kişilerin aylarca TV kanallarında insanları meşgul etmelerine son nokta konuldu. Yasağın ne zaman yürürlüğe gireceğini henüz binmiyoruz. KHK yasalarından yararlanılarak alınan bir kararla evlik programlarının yasaklandığı duyuruldu. Ne kadar bu yasak sürer bilinmez ama belki de başka ad altında yine buna benzer programlar yeniden izleyicilerin karşısına çıkar gibi geliyor.