Biz Doğu Akdeniz, Suriye meselelerini ve Libya tezkeresini tartışırken önce Irak’ta ABD büyükelçiliğini hedef alan saldırı ardından ABD’nin misilleme yaparak İran devrim muhafızları komutanı Süleymaniye düzenlediği suikast bir anda ortalığı toz –duman etti. Olayın Irak topraklarında olması, Türkiye’nin Libya ile ilgili aldığı kararlara denk gelmesi manidar oldu!
Kasım Süleymaniyi seveni kadar sevmeyeni de var. Aynı saldırıda öldürülen Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in, Türkiye hakkında söylediği sözleri biliyoruz. Mühendis, "Türk askeri Irak'a adım atarsa, onlara DEAŞ'lı gibi davranacağız" demişti.
Tüm bunlar bir yana sonuca odaklanmak gerekiyor. Bu yaşananların Türkiye’ye etkisi ne olabilir bunlar üzerinden strateji geliştirmek gerekiyor. Şu saatten sonra orta doğuda her şey eskisinden daha kötü olacak. ABD; Irak, Afganistan, Suriye’den sonra sıcak savaşa hiç girmediği İran’ı da hesaba katarak politika gerçekleştirmek zorunda kalacak. İran’da yaşanan benzin zamları protestosunda kışkırtıcı rol oynayan ABD’ye karşı Kasım Süleyman suikastı İran halkı arasında birleşme etkisi yapabilir.
Trump’ın bu suikast emrini tek başına verdiği tezleri koskoca bir yalandır. Irak’ta prestij kaybı yaşayan, orta doğuda meydanı Rusya’ya kaptırma eşiğine gelen ABD bu olayı bir fırsat olarak gördü. Ayrıca Irak’ta hedef alınan ABD büyükelçiliği duvarlarında Kasım Süleymani’ye yazılan teşekkür yazısı dikkate değer. İç politikada azil süreci ve güven problemi yaşayan Trump için bu işten daha cazip bir hamle olamazdı.
80 milyon civarında olan İran nüfusunun yüzde 35- 40’ını Türkler oluşturmaktadır. 30 milyon civarında Türk’ün yaşadığı İran’da soydaşlarımızın geleceği de çok önemli. İran tarafından suikasta karşı bir misillime kaçınılmaz bir gerçek gibi duruyor. Ama misillime sonrası vahim olayları da hesaba katarak Türkiye bu süreçte gerilimlerin tırmanmaması adına sınır komşumuzun lehine girişimlerde bulunmalıdır.
İran gibi bir müttefiki asla kaybetmek istemeyen Rusya şu an için sessiz. Oluşacak zemin ve zamana göre hareket edecektir. En çok endişelendiğim durum ise inşallah olmaz! Yakın gelecekte 3. Körfez savaşına sebep olabilecek adımların atılması halinde dışta ABD ile mücadele edilirken içte İran’ın bir mezhep savaşı ile karşı karşıya kalma tehlikesidir.
Tüm bunlar olurken Türkiye Doğu Akdeniz’deki menfaatleri için Libya’ya asker gönderme tezkeresini TBMM onayladı. Yunanistan, Türkiye-Libya arasında imzalanan münhasır sınır anlaşmasını bir yandan uluslararası platform ve BM ye taşırken bir yandan da Güney Kıbrıs’tan Yunanistan’a ve oradan da Avrupa yönüne gidecek hidrogaz boru hattı ile ilgili güzergâh haritaları yayınlamaya başladı. Hat Türkiye –Libya sınır alanını ihlal ederek çizilmiş.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Libya ile 500 kilometre sınırı olan Tunus’u ziyaret etti. Bölgeye firkateyn ve asker gönderilmesi halinde güvenli bölge olarak bu ülke üs olarak kullanılmak isteniyor. Bir kısım Türk askerinin Libya’ya ulaştığı da cumhurbaşkanı tarafından teyit edildi. Türkiye’nin Libya meselesine karşı çıkanların endişelerine katılıyorum ancak mesele Libya değil; milli bekadır. Akdeniz’in geleceği, Türkiye’nin bırakın bölgesel gücü dünya prestiji açısından elzemdir.
"Angola'da iki insan kavga etse Türk Dünyasına zararı vardır." Türkiye, Akdeniz'de yalnızlaştırma, Mezopotamya'da sınır güvenliği tehditleri ile karşı karşıyadır. Libya tezkeresi siyasi, askeri ve ekonomik olarak caydırıcı rol oynayacaktır. Asya Hunlarından, Osmanlı Devletine kadar Türk Devletleri, yardım dileyen devletlere ve milletlere mesafe tanımaksızın azametini lütfetmiştir.