28 Mayıs günü yapılan seçimde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52.16 oranında oy alarak yeniden seçildi. Böylelikle tarihimizde ilk kez yaşanan ikinci tur tecrübesi, Cumhurbaşkanımızın girdiği 16. Seçimden de galibiyetle çıkmasıyla sonuçlandı. Cumartesi günü açıklanan yeni kabine, Pazar ve pazartesi günlerinde önceki bakanlardan görevi devraldı. Akabinde çalışmalara başladılar. Artık ülke için her dakikanın önemi var!

Önce pandemi ve ardından Ukrayna-Rusya savaşının beraberinde getirdiği jeopolitik ve ekonomik gerilimle belirsizlik olgusunu yaşadık. Bunlara bir de ülkemizdeki seçim süreci eklendi ve bu sürecin içinde depremi yaşayınca belirsizliği yakinen deneyimledik. Hem de en üst seviyede…

Bankalar kredi kullanımını yavaşlattı, kredi kartlarında nakit avanslarda geri adım atıldı, havale ve EFT limitleri düşürüldü, ithalat yapmak isteyen kurumlar sıkıntı yaşadı, halkın yaşam maliyeti; özellikle konut fiyatları ve kiralar, gıda fiyatları yükseldi, başta döviz kurları olmak üzere, enflasyon ve faizlerdeki büyük oranlı değişim beklentisi gibi birtakım sorunlarla yüzleştik.

Ekonomiyi olumsuz etkileyen belirsizlik durumları, yeni yatırımların ertelenmesine veya duraklamasına yol açabildiği gibi aynı zamanda tasarrufları, işgücü piyasasını da etkilemesi mümkündür. Yine belirsizliğin olumsuz getirilerinden birisi de tüketici harcamalarında ki azalmadır. Hane halkları ortam netleşene kadar tasarruflarını arttırmaya ve tüketim harcamalarını azaltmaya devam eder.

Bunun gibi birçok konuda belirsizlikler var(dı). Bundan sonraki süreçte tüm bu belirsizliklerin ortadan kalkması ve sorunların kısa sürede çözüme kavuşması en büyük dileğimiz…

Yeni hükümetin getireceği maliye politikaları, vergi düzenlemeleri, bütçe politikaları ve kamu harcamaları gibi faktörler ekonominin gidişatı noktasında oldukça önemli. Bir diğer önemli husus, istikrarlı bir ekonomik politika ortamı ve öngörülebilirlik, uzun vadeli yatırımları ve ekonomik büyümeyi destekleyeceği için önemli.

Çok önemli olan bir gerçeğimiz daha var! O da 6 Şubatta meydana gelen depremin Kahramanmaraş’ta oluşturduğu yıkım sonrası şehrin yeniden –geçmişten daha iyi olarak- ayağa kalkması ve ekonominin bir an önce canlanmasıdır.

Her ne kadar “yiğit düştüğü yerden kalkar” denilse de bu sefer Kahramanmaraş’ın kendi kendine ayağa kalkacak gücü de yok, dermanı da yok. Uzaktan her ne kadar oradaki durumu görüp anladığımızı düşünsek de gerçekte durum, görünenden çok daha can yakıcı düzeyde. Depremden sonra Kahramanmaraş’a hemen gidemedim. Çünkü ikinci günden itibaren pey der pey ailem ve akrabalarımız Ankara’ya geldiler. Seçimden kısa bir süre önce ancak dönebildiler. Bende seçimden bir hafta öncesinde ilk kez gördüm. Her köşesini gezdim. Kafamı çevirdiğim her yerde yıkım var desem yanlış olmaz. Neden mi? ileriki yazımda detaylı olarak paylaşacağım inşallah…

Burada esas dikkat çekmek istediğim nokta depremin üzerinden dört ay geçti. Henüz eksiklikler çok fazla. Ayrıca görünen, bu yaraları sarmak iki- üç yıllık bir süreden daha fazlasını gerektirir durumdadır.  Kahramanmaraş’ta depremin yaralarını sarmak adına bir takım çalışmalar devam ediyor. Ticari hayatın normale dönmesi adına geçici çarşılar kuruluyor. Elbette bunlar kolay işler hiç değil. Lakin konteyner dükkanlarda ayakta kalma mücadelesini sürdüren esnafların, fabrikalarını döndürme mücadelesi veren işletme sahiplerinin, çadır ve konteynerde ailesinin hayatını devam ettirmeye çalışan hanımlarında işleri hiç kolay değil. Dileğimiz Kahramanmaraş “baştan başlıyoruz” derken gereken desteğin en üst düzeyde sağlanması ve çalışmaların hız kazanmasıdır…

Son olarak, Kahramanmaraş 28 Mayıs günü yapılan ikinci turda cumhurbaşkanımıza vermiş olduğu yüzde 75 oy oranıyla rekor kırdı. Her yüz kişiden 75’i Cumhurbaşkanına sahip çıktı. Bu yüksek oy oranıyla bir bakanımız olması dileğimiz(di). Hayırlısı… 

Kahramanmaraş bu seçimlerde istikrar istiyoruz dedi. Ülkenin geleceği, dolayısıyla şehrin geleceği açısından yola devam dedi. O vakit başlasın Türkiye Yüzyılı…

Şimdilik sağlıcakla kalın