“Borç vermekle, düşman vurmakla”(Atasözü) Dünya kuruldu kurulalı, zahirde bazen güçlüler, bazen haklılar kazanmış. Hak ve batıl mücadelesinden bahsediyorum. Bir gerçek daha var ki gerçekte hep Allah yolunda olan kazanmıştır. Hakkı savunanlar az olsalarda, güçsüz kalsalarda, Rab’bim meleklerini göndermiş mazlumlara  el uzatmış… Batıl yolunda olan emperyalistler ‘ güç bende’ her istediğimi yaparım diyerek yer yüzünde hep fesat çıkartmışlar. Görüyorsunuz, bu anlattığım bu günde yaşanıyor,  Ortadoğu ve yakın coğrafyamız bir daha saldırı altında şimdilerde. Geçtiğimiz hafta Hıristiyan Katolik dünyanın Papa'sı Franciscus'un arkasında 27 Avrupa ülkesi liderini alarak, dünyaya poz verdi. Toplandıkları yer, derin özellikleri olan Apostolik Sarayı ki bu saray Haçlılar'ın dirilişini gösteren Sistine Şapeli'ydi. Papa Franciscus'un yaptığı konuşmanın ruhu, Papa'nın Mısır'a gitme kararı (29 Nisan) derin mesajlar veriyordu. Papa Franciscus'un ardında toplanan Haçlılar,  yeni kurguladıkları ‘büyük oyun’  sürecinde İslam dünyasına gözdağı veriyor gibiydi… Şu bir gerçek; batı dünyasındaki Haçlı anlayışı hiç bitmez.   Şöyle biraz tarihi süreci hatırlayalım. Batının Ortaçağ’da yaklaşan Türk tehlikesi, ekonomik sıkıntılar, kıta Avrupasına sıkışıp kalması “zengin doğu”ya göz dikmesine sebep olmuştu. Yani Papalık insanları Kutsal Savaş’a çağırırken Hristiyan ideallerinden çok daha fazla zenginliklerden bahsetti. Doğudaki nehirler baldan akıyor, altın ve gümüş bardakları var gibi fanteziler kutsal amaçlarla birleşti... Bunun diğer versiyonları da yine ekonomik, sömürgeye dayalı ve güç mücadelesinin sonucu. Sonraki dönemlerde paylaşım kavgası, dünyada sömürgelerdeki iktidar çabası v.s Sizin anlayacağınız batının derdi asla "demokrasi", "özgürlük", "şeffaflık", "insan hakları", "hak-hukuk", "adalet" falan olmadı.  Neredeyse iki asırdır  fikren, zihnen, bedenen esaret altında tutmayı başardığı Müslümanlar'ın uyanmasını engellemek, küresel sömürü düzenini devam ettirmek için şimdilerde oyun üzerine oyun kuruyorlar. Tabi siyonizmin desteği ile bunu yapıyorlar.   İSLAM DÜNYASI NE DURUMDA Peki haçlıların durumu bu iken, İslam dünyasının durumu ne? Bu sorunun cevabını da gelin Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez’den alalım. Hafta sonunda, Görmez hocam ; ““Din emniyeti tehdit altında” başlıklı bir konuşma yaptı. Görmez, “Son elli yıla baktığımızda en zor süreçlerden geçiyoruz. İslam dünyasında sadece can emniyeti değil, din emniyeti de tehdit altında. Sadece zorluklardan geçmiyoruz, kolaylıkları da kaybediyoruz. İslam kolaylık dinidir. Yeryüzündeki bütün kolaylıkların kaynağı İslam’dır. Biz onu kaybettiğimiz zaman zorlukların da üstesinden gelmeyi kaybederiz. Kolaylıkları kaybetmek üzereyiz. Sadece cehaletin coğrafyamızı kuşatması değil, ilim ve hikmeti tamamen kaybetme tehlikesiyle de karşı karşıyayız. Din emniyeti olmazsa can emniyeti de olmaz, nesil emniyeti de olmaz, mal emniyeti de olmaz, akıl emniyeti de olmaz. Coğrafyamızda sadece kan dökülmüyor. Aynı zamanda din emniyeti tehlike ve tehdit altında bunun farkında olmalıyız. Bir taraftan dinin genleriyle oynanıyorşiddetle ve vahşetle özdeşleştiriliyor. Yeryüzüne merhameti, imanı, emanı getiren din, sadece şiddetle, savaşla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle özdeşleştirilmiş vaziyettedir” diyor.   İSLAMİ FOBİ BİR PROJE Hocamız  konuşmasının sonunda; İslamiyet’in başka bölgelerde korku haline getirilmek isteniyor. , “Rahmet dini İslam başka dünyalarda bir korku unsuru haline getiriliyor. İslamofobi, beldeleri, şehirleri, yönetimleri, kalpleri işgal ediyor. Din emniyeti ortadan kalktığı zaman medeniyetin bekası mümkün değildir. Kimlikleri oluşturan unsurlar vardır. Dil, tarih, kültür. Ancak dinini kaybeden vatanını, medeniyetini, kültürünü, dilini de kaybediyor” ifadelerini kullanması bana çok düşündürücü geldi. Evet, islam beldeleri ateşler altında, ocaklarımıza ateşler düşüyor. Büyük bir medeniyet topyekün saldırıda. Bu aşamada her vatandaş daha bilinçli olmalı, ilim müminin yitiği olduğuna göre hemen bulmalı ve ilmi amele dönüştürmek durumundayız. Evet fayda vermeyen ilim ilim değildir, ikinci konu kardeşliğimizi tesis etmek durumundayız. Eğer biz müslümanlar düşmanlarımız kadar çalışmamız, üretmemiz gerekiyor… Kalın sağlıcakla.