Telli turnam bizim ele varırsan Selam söyle eller bana küsmesin Yollar ırak viran bağlar  ne halde Çiçek açmış dallar bana küsmesin . Duman almış Kurşunlu’nun başını Çok özledim toprağını taşını Damla damla akan gözüm  yaşını Sildi diye kullar bana küsmesin . Hasret  odu yanar oldu  içimde Benimle beraber gitti göçümde Bahar gelip türlü çiçek açanda Mor menekşe güller bana küsmesin . Kul Mustafa’m  yanar özüm göyünür Merhem tutmaz yaralarım devinir Bir gün olur gamlı gönül sevinir Kaldı diye diller bana küsmesin . Elbistan yöresinde söylenen yanık ve içli bir hava: “Deli gönül bizim ele gidersen”. Aşık Şahturna’dan alınma. Bir hasret çağlayanı. Sel olup çağlamada. Ben bu uzun havadan esinlenerek yukardaki koşmayı  yazdım. Bu dörtlüklerin altına imzamı atıyorum. Şahturna’dan hem tema ,hem de  teknik yönden yararlandım. Klasik şiirde buna “nazire” denir. Denedim. Bir nazire oldu mu? Öğünmek gibi olmasın da. Oldu galiba. Ama güzel de oldu hani... Ha, ne dersiniz? Şimdi Oğulcuk’a selam salma vaktidir. Tarla, bahçe bakımı, viran bağlar bizi bekler. Biz birkaç hafta daha buralardayız mecburiyetten.   Halk oylamasını bekleyeceğiz. Vatandaşlık görevimiz var. İhmale gelmez. Oyumuzu kullanacağız. Vatandaşlık görevimizi yapacağız. Ve daha sonra,ilk fırsatta  ver elini Oğulcuk...Kuşun kanadıyla geleceğiz. Ey azizler! Okuyun “Telli Turnam”ı. Görüşlerinizi, düşüncelerinizi, eleştirilerinizi yazın lütfen. Yazın. Ya da dille, telle ulaşın. Bileyim. Yoksa eleştirmeye değmez mi bu yazdıklarım? Öyle olsa bile bana hatırlatın ki kendime çeki düzen vereyim. Marifet iltifata tabidir dostlar. Eleştirilerinizi bekliyorum.