Kahramanmaraş’ta yayımlanan ilk temalı dergilerden Düşeyaz Dergisinin her ay düzenlediği yazar-okur buluşmaları programında söyleşi konuğu Afşinli şair yazar Haşim kalender oldu. 27.07.2024 tarihinde Cumartesi günü Mesder’de tertiplenen programda konuşmacı Haşim Kalender, çok sayıda izleyici şair ve yazarın olduğu programda kendi şiir serüvenini hatıralarıyla birlikte anlatarak şiirlerinden örnekler sundu.
Şair yazar Zekeriya Çakabey’in sunumunu yaptığı programda; Düşeyaz Dergisi imtiyaz sahibi Vedat Ali Kızıltepe ve Mesder Başkanı Ali Avgın’ın selamlama konuşmaları ardından söyleşi başladı.
TÜRK HALK ŞİİRİNİN BEREKETLİ KAYNAĞI
Araştırmacı yazar Ramazan Avcı, Haşim Kalender için “Türk Halk Şiirinin Bereketli Kaynağı” ifadesini kullanmıştı. Gerçekten Haşim Kalender’i Mesder’de dinlediğimizde onun Hurman Çayı kadar saf ve berrak şiirlere imza atmasını çok önemseyerek, onu bu coğrafyanın bir değeri olarak gördüm.
Haşim Kalender, konuşmasında şiirlerine ilham veren mekânlardan da bahsetti. Haşim Kalender mütevazı yaşantısıyla da biliniyor. Zira onun Hurman Çayı sahilide elektririği olmayan barakasına gecenin bir yarısında gitmesi; orada, yıldızları seyrederek Hurman Çayı’nın fısıldadığı ilhamla tefekkür dünyasına dalarak, ruhundan taşan kelimelerle şiirler derlemesi, oradaki hatıralarını anlatmasını, bir şairin en müstesna zaman dilimlerinden olsa gerekir.
HURMAN ÇAYI’NDAKİ BARAKASINDA BAHAETTİN KARAKOÇ’LA GÖNÜL SOHBETLERİ YAPMIŞ
Haşim Kalender, Hurman Çayı manzaralı o barakasında Türk şiirinin beyaz kartalı Bahaettin Karakoç’u kartal yuvası gibi o barakada misafir etmesini ki Bahaettin Karakoç o mütevazı kulübeyi çok severmiş. Çoğu zaman orada onunla; şiir, edebiyat ve gönül sohbetlerine dalmalarını da büyük bir gururla anlatması, sanırım bir şair için yine müstesna zaman dilimlerinden biri olsa gerekir.
Haşim kalender, 1963 yılında Kahramanmaraş Afşin ilçesi Marabuz Mahallesinde dünyaya geldiğini, küçük yaşta ailesiyle birlikte Tanır Mahallesine göç ettiklerini ifade etti. İlk ve ortaokulu Tanır’da, liseyi Afşin da okumuş. Şiirlerini; Afşin’in sesi, Yeşil Afşin ve Elbistan’ın Sesi gibi yerel gazetelerde yayınladığı gibi; Çıngı, Erciyes, Vesselam, Sözün Ustaları, Serencam, Somuncu Baba, Yarpuz, Hece Taşları, Gergef, Açıkkara, Düşeyaz, Mutlu Bir Eğitim, Gönül Eri, Salkım Söğüt gibi bir çok edebiyat dergilerinde yayınlamış. Haşim Kalender 2015 yılında T.E.K. emekli olmuş, evli ve beş çocuk babası.
Haşim Kalender çeşitli şiir yarışmalarına katılmış, dereceler almış. On adet şiir kitabı yayımlamış. Kalenderce Bakış, Ayrandede Şırıltıları, Aşk Heybesi, Ashab-ı Kehf Laleleri, Hayat Bir Yudum Su, Kalan Ne Der Kalender, Zaman Paslı Bıçak, Sancılı Ana/dolu, Asuman’a Yolculuk, Ahirzaman Düşleri, şu ana kadar basılan şiir kitapları.
AFŞİN BÖLGESİ, ŞAİR VE YAZARLARIN NEŞVÜNEMA BULDUĞU MÜMBİT BİR COĞRAFYA
Bilindiği üzere Afşin bölgesi, şair ve yazarların neşvünema bulduğu mümbit bir coğrafya. İsimlerini burada ayrı ayrı zikredemeyeceğimiz kadar, geçmişten günümüze nice, şair, yazar ve ozan yetiştirmiş bir müstesna bölgedir.
Bu coğrafya, aynı zamanda tabiat güzelliklerinin cömert davrandığı, tarih ve kültürün sergilendiği; Ashâb-ı Kehf, Hurman Çayı, Ters Lale, Binboğa, kömür havzaları gibi zenginliklerin harman olduğu müstesna bir bölgedir. Elbette ki bu müstesna coğrafyanın yetiştirdiği şair ve yazarlarda müstesna insanlar olacaktır. İşte bunlardan biri de Ramazan Avcı hocamızın dediği gibi, Türk Halk Şiirinin Bereketli Kaynağı Haşim Kalender’dir. O, Mesder’deki söyleşisinde bütün doğallığı ve samimiyetiyle şiir ve gönül dünyasını bizlere açtı, oradaki güzellikleri, şiirleri, edebi hatıraları bizlere anlattı. Umarız ki hem kendi mutlu oldu hem de bizi mutlu etti.
Haşim Kalender hatıralarını anlatırken, zaman zaman hüzünlendirdi, zaman zaman gülümsetti. Yeri geldi itirafta bulundu. Vedat Ali Kızıltepe’nin: “Hece şiiri yazıyorsunuz, serbest şiire karşı mısınız?” sorusuna, samimi bir itirafta bulunarak: “ Ben hece şiiri yazıyorum fakat serbest şiire karşı değilim. Zira denedim olmadı, ben serbest şiir yazamıyorum, yazamamam ona karşı olmam sayılmaz.” İfadeleri kimseyi üzmeyen ne güzel bir ifadeydi. Burada zikretmek istedim.
Program, Zekeriya Çakabey ve Vedat Ali Kızıltepe’nin, Haşim Kalender’le olan söyleşileri ardından izleyicilerinde katılımıyla son buldu. Yasin Mortaş, Serdar Yakar, Lutfi Bilir, Şaban Sözbilici, Mehmet Afşinli Koç, programa konuşmalarıyla katkı vererek Haşim Kalender’e teşekkür ederek, güzel bir edebiyat söyleşisi olduğunu ifade ettiler.
Program’da aynı zamanda Düşeyaz Dergisi’nin yeni sayısı Mesder’de okurlarıyla buluştu. Bilindiği üzere Düşeyaz Dergisi bölgemizin ilk ve ülkemizin sayılı temalı dergilerindendir. Derginin bu ayki teması ‘Cemal Süreya’ idi. Ağırlıklı olarak dergide Cemal Süreya temalı yazılar yer aldığı gibi farklı konularda da şiir, öykü ve deneme yazıları bir araya gelerek her zamanki gibi baskısıyla, şair ve yazarlarıyla şehrimize layık güzel bir dergi olmuştur. Yeni sayının hayırlı ve uğurlu olmasını dileyerek şair ve yazarlarını tebrik ederiz.
Bu vesile ile her ay gerçekleşen Düşeyaz Dergisi aylık Temmuz ayı istişare toplantısında bu ay söyleşi konuğu olan Afşinli Şair Yazar Haşim Kalender’e, Düşeyaz Dergisi İmtiyaz sahibi Vedat Ali Kızıltepe’ye, sunucu Zekeriya Çakabey’e ve Düşeyaz Şair ve yazarlarıyla birlikte; programlara ev sahipliği yapan Mesder Kahramanmaraş edebiyat ve sanat derneğine ve değerli katılımcılara çok teşekkür ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.
HURMAN’LA SÖYLEŞİ
Yıllar yılı dil döktüm, dağlar taşlar demiyor.
Kimler geçti viranda, sen söyle hurman çayı.
Dünya cebine sığsa, gönlü hoş edemiyor.
Darmadağınım şimdi, hal böyle hurman çayı.
Gün şafakla başlayıp, kararınca biterken,
Rızkı dağıtan melek, gün doğmadan gelirdi.
Besmeleli sofrada, azlar bile yeterken.
Yarım açtı ya millet, şükretmeyi bilirdi.
Birçok şeyim yoktu ya, çocukluğum tastamam.
Sabah çıksam dağlardan, akşam ancak inerdim.
Yokluk, sefalet olsun, arkasından atamam.
Acıkınca it, kurt, kuş, kapımıza tünerdi.
Sevgi harman harmandı, anam babam var iken.
Bitecekmiş bilmedim, kibrit çalıp yakarken.
Sel olurmuş Hurmanda, yıllar yılı biriken.
Canlanır teker teker, viraneye bakarken.
Tahtadan barakamda, evcik oynar bir yanım.
Diğer yanım gam besler, gidenleri izlerim.
Gün sayılı bilirim, aciz gelmiş insanım.
Dalar gider gözlerim, ölümümü gözlerim.
Gece öten bülbüller, onlara mı ötermiş.
Kaç seheri uykusuz, bekledim gelmediler.
Sayılı gün ömürsüz, ne de çabuk bitermiş.
Yaz gelsin yeşerecek, onlar ki ölmediler.
Yaslandığım söğütte, balta izleri durur.
Ne çürük damarım var, ardıç olmasam bile.
Toprak onları açar, taşlar ki hep taş vurur.
Vuslata yürüyorum, o gün bitecek çile.
Kazanan bir tek kişi, dokuz baştık o yıllar.
Anam, babam beş bacım, en büyük ağabeyim.
Saçımı ak görenler, beni kocamış beller.
Avutacak anam yok, yoksa daha bebeyim.
Şimdi dön yüzüme bak, haksız mıyım ağlarken.
Kızmasın dalgaların, çok suyunu içtik biz.
Kalender’e gülersin, yüreğini dağlarken.
Nice badirelerden, bildirmeden geçtik biz.
Haşim KALENDER