Geçen hafta yazı çok kritik bir noktada bırakmıştık. Yazınınsonunu okuyanlar ola ki yanlış anlayıp, çocuklarınıöldüren baba yerine annelerini suçlu gibi gösterdiğimi düşünenler olabilir.
Bizim derdimiz her ne şekilde olursa olsun hemcinslerimizikorumak, kadınları her türlü kötülüğün sorumlusu kılmak değildir. Günümüzde çokacı olayları bazen çok yakınımızda bazen de iletişim araçları vasıtasıyladuyuyor, okuyoruz. Çocuklarını öldürme olaylarına ise son yıllarda rastlarolduk. Bu bazen babanın bazen de annenin sorumlu olduğu acı olaylardır. Ancakişin ilginç olan yanı, bu tür eylemleri baba yaptığında medya da çok fazlagürültü koparken, anne bu kötü fiili işlediğinde ise gazetelerin bir köşesindeküçük puntolarla yazılmış bir haber şeklinde oluyor.
Sosyologlar yapılan araştırmalar sonucunda şiddet konusundaerkek ve kadın davranışlarını çok keskin çizgilerle ayırmışlar. Evliliklerdeerkek şiddetinin amacının ‘otorite kurma amaçlı olduğunu, yani evde sözümgeçsin amacıyla olduğunu, kadının ise şiddete başvurmasının nedeni (genelliklepsikolojik şiddetten bahsediyorum) erkeği cezalandırma, onu yok etme amacınayönelik olduğunu (Psikolojik şiddetinevde çocukları yanında sürekli eleştirmek, alay etmek, hor görmek, aşağılamak, onudeğersiz bir varlık gibi göstermeye çalışmak, komşu ve aile dostları içindekikonumunu zedelemek, kendi ve erkeğin ailesi nezdinde de akla hayale gelmediksuçlamalarla hayatı ona çekilmez hale getirme çabalarının tümüne diyoruz).
İnsanlar dünyadaki tüm güzel ve çirkin şeylerdensorumludur. Tin süresinde rabbiminbuyurduğu gibi” En güzel şekilde yaratılan insan, çeşitli nedenlerle, hele kifıtrat yani yaratılışı gereği esfeli safilin, yani aşağıların aşağısınadüşebilecek bir varlıktır.
Naçizane derim ki: her insanın kadın olsun erkek olsunolaylar, sözler ve davranışlar karşısında reaksiyonları farklıdır. Öyleerkekler vardır ki, kadının her türlü psikolojik şiddetine Allah’ın dayardımıyla sabreder, tahammül gösterir. Aynı şekilde öyle kadınlar vardır ki,erkeğin hiçbir neden yokken yaptığı şiddete aynı şekilde kan kusar ancakkızılcık şerbeti içtim der, kimselere, en çok da çocuklarına bu durumuyansıtmamaya çalışır. Lakin bu her aile için geçerli olmaz. Bu nedenle eşlerbir birlerini iyi tanımalı, nerede durması gerektiğini bilmeli ki acı olaylaryaşanmasın.
Tüm olumsuzlukların temelinde denge sorunu vardır. Hayatınher anında denge varsa sorun yoktur. Eğer inanır, eğitimini alırsanız, en zoranlarda cambazların ip üzerinde sanki düz yolda yürümeleri gibi rahatolursunuz. Bakıyorsunuz adam iyi bir kazanca sahip, yalnız müsrif, saçıpsavuruyor, ya da tam tersi, var yemez, evde eşine etmediğini bırakmaz, her şeyin hesabını sorar, eve elma alırkenbile sayı ile alır. Hayatın her anında denge çok önemli, konuşurken, yiyipiçerken, ” Ya hayır konuşun ya da susun, Yiyiniz, içiniz ancak israf etmeyiniz, ”buyurulmuş. İbadet bile aşırılıktan uzak olmalı. Allah Resulü” Dinde aşırıyagitmeyin, sizden önce bir çok kavim dinde aşırı gittiklerinden helak oldular”diye buyurmuştur. Daha bir çok örnek verilebilir. Birey ve toplum olarakhayatımızda ne zaman ve nerede bir zorlukla karşı karşıya kalmışsak, hoşumuzagitmeyen, muhatap olduğumuz ya da uzaktan şahit olduğumuz her davranışın nedeni dünya ve ahret dengesini gözetmemek, budengeye gereken ehemmiyeti göstermemekten geçiyor. Aile içi ve her türlü şiddetin de ana nedeni budur.
Ülkemiz çok zorlu bir süreçten geçmekte, kişiselhesaplarımızı bir süreliğine bir kenara bırakıp vatan ve milletin bekasınaodaklanalım. Bu sinerjiyi sınırda ya da sınır ötesinde gece gündüz canınıortaya koyanlara güç vereceğini unutmayalım.
Haftaya, güçlü birey, güçlü devlet için en önemli kurumsalyapı olan aile’nin yeniden dizaynıhususuna değineceğiz.
Görüşmek üzere.