Yaz geldi, yaz geldi, yaz geldi! Ülkemize ve memleketimize sıcaklar geldi. Sevgili dostlar, çok şükür ki Rabbimize oruç ayı bitti, biter bitmez de sıcaklıklar çevremizi sardı. Ramazan ayında bu kadar sıcaklığı düşünemiyorum doğrusu. Mevlamızın biz aciz kullarını ne kadar da sevdiğinin somut delilidir bu çerçevedeki bu güzel fotoğraf. Yaz geldi, yaz gelince sağlığımıza her zamankinden daha da dikkat etmemiz lazım. Siz değerli dostlarıma bu konuda birkaç uyarıda bulunacağım affınıza sığınarak. Özellikle bu yaz ayında işlerimizi sabah seherinde (07.00-11.00) ve ikindiden sonra (18.00-19.00) halletmeliyiz. Aksi takdirde güneş bizi çarpabilir. Geleceğimizin teminatı ve sigortamız olan yavrularımızın ise baraj, göl, nehir ve tabanı görünmeyen derin havuzlardan ve alanlarda uzak durmaları gerekir. Bu yaz ayında serinlemek için deneyimli öğretmenlerin kontrolünde özel kurslarda havuzlara girilmesi gerekir. Yoksa ister istemez gazetelerde ve televizyonlarda hoş olmayan, boğularak can veren çocuklarımızın ve büyüklerimizin haberlerini duyuyoruz. Tabii ki burada birey olarak aile olarak toplumsal çevre olarak birtakım vazifeler düşüyor. Bu gibi yerlere gitmenin ve girmenin tehlikeli ve yasak olduğunu söylemeliyiz. Hatta gerekli mercileri arayarak haber etmeliyiz. Bunun yanı sıra sadece bize görev düşmüyor. Belediyelerimize, Devlet Su İşlerine, Kara Yollarına vb. kurumlara ve kuruluşlara bu gibi yerlerin emniyetini sağlama adına çeşitli faaliyetlerde bulunarak çevredeki insanların can güvenliğini emniyete almaları gerekir. Sadece levha asmakla, korkuluk yapmakla maalesef bu işler kökünden halledilmiyor. Özellikle memleketimiz K.Maraş için söylüyorum. Her yıl ister istemez barajlarda ve göllerde boğulmaların ve sonunun ölümle neticelendiği haberlerini duyuyoruz ve görüyoruz. Suyu bol ve zengin olarak bilinen memleketimize gerekirse bütün ilçe semtlerine belli sayıda tecrübeli öğretmenler tarafından havuz yani yüzme tesisleri yapılarak yavrularımızın hem yaz mevsim ihtiyacını hem de sosyal gelişim ihtiyaçlarını karşılamış oluruz. Aksi takdirde her yaz bir iki kişi de olsa ölüm haberlerini almak zorunda kalırız. Burada şunu da belirtmek isterim ki yapılacak tesislerin ve uygulamaların yanı sıra bu tesisler faaliyete geçtikten sonra da gerekli önlemler alınmalıdır. Yoksa gençlerimizi çevreden koruyup bir mekanda toplayarak boğulmama garantisi veremeyiz. Her yaş grubuna uygun havuzlar yapılarak kazara da olsa ölümle sonuçlanan olaylara fırsat vermemeliyiz. Her şey Allah’tan hiç şüphesiz; bizler sadece cüzi irademizi kullanarak ve yönlendirerek gerekli önlemleri alarak boğulmalara izin vermemeliyiz. Malumunuz görünmeyen bir tehlike daha var ki ancak başımıza gelince anlıyoruz ve sonrasında unutuyoruz. O da trafik kazaları, bayram öncesi ve sonrası… İşte bu ve benzeri hadiseleri önlemek için köklü bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Daha öncede dile getirdiğim gibi çeşitli uyarı yazıları ve prosedürler vb. kafi gelmiyor. Buna yaz aylarındaki orman yangınları da hariç… Velhasılı çok dikkat etmemiz gereken - çocuk ishalleri, sudan zehirlenmeler gibi – kulvarlar var. Buradan bütün okuyucularımıza sesleniyorum, lütfen dikkat edelim, kuralları ve yasaları çiğnemeyelim! Bir topun yada can simidinin vs. göle veya denize düştü diye peşine gitmeyelim. Bunların telafisi var lakin bize emanet edilen bu canın telafisi ve dönüşü yok. Unutmayalım ki atalarımız suyla ateşe yiğitlik olmaz, der. Rabbim hiçbir kulunu ve canlı varlığını ne ateşte yaksın ne de suda boğsun. Hatta trafik kazlarından ve yüksekler düşmeyi muhafaza eylesin. (Amin) Hayırlı, güzel, huzurlu ve mutlu bir yaz geçirmeniz dileğiyle esen kalın…