II. Bölüm

         Dün kirliemellerine ulaşmak için ülkemizdeki Ermeni azınlığını kullanan, bağrımızda dostolarak yaşattığımız bu azınlığı olmadık vaatlerle Türk Milletine karşıkışkırtıp Osmanlıyı dağıtmayı amaçlayan dış güçler, bugün de cumhuriyetimize,toprak bütünlüğümüze, bağımsızlığımıza musallat olmuşlardır. Hâlâ ülkemizüzerindeki kirli emellerini, sinsice sürdürmektedirler. Akif’in şu sözünü, yerigelmişken bir kez daha anımsamakta yarar vardır: “ Tarih tekerrürdürderler;  ibret alınsaydı, hiç tekerrür edermiydi?

          Bakınız,tekerrür ediyor işte… Dün Ermenileri kirli emelleri için kullanan, sürekliçifte standart uygulayan ikiyüzlü Batı’nın politik çıkarları dün ne ise bugündeodur. Değişen tek şey kılıf… Bugün başka bir kılıf kullanıyorlar: T.C.’nin birkısım vatandaşlarını etnik temeller üzerinde ayrımcılığa yönlendirerek onları,son 20- 30 yıl içinde kışkırttılar, finanse ettiler; memleketimizin birliğini,dirliğini bozma adına. Mızrak çuvala sığmaz olunca güya terör örgütü içinealdılar. Ancak demokrasi ve insan hakları arkasına sığınarak diyeceklerini yinediyorlar. Bir takım söz oyunlarıyla bir şekilde çıkar desteklerinisürdürüyorlar. Artık işin içine Amerika’nın da katıldığı bir dünyaemperyalizminin iştahını kabartan bir orta doğu açlığı söz konusu…                            

         İstiyorlar ki Türkiye’nin ekonomisi, sanayisi gelişmesin. Kendileri içinbir Pazar olsun. Devleti güçlenmesin. Orta doğuda kirli emelleri önünde birengel oluşmasın. Oyun hep çıkar oyunu. Bu oyuna geldiğimiz sürece birileribizim üzerimizden çıkarını sağlamaya çalışacaktır. Başkalarını suçlayarak,onlara kızarak hiçbir sorunu çözemeyiz. Ülkeler arası dostluklarda vefa değilçıkar esastır. Bakınız, adını anımsayamadığım bir İngiliz Başbakanın bir sözüvar: “ Dünyada ne sürekli düşmanlıklar, ne de sürekli dostluklar yoktur.Sürekli olan ülkelerin çıkarlarıdır.”

         Kahramanordumuz, Güvenlik güçlerimiz yıllardan bu yana bu terör belasına karşısavaşıyor, “ŞEHİT” veriyorlar. Kolay değil hain içimizde hayalet gibidolaşıyor. Gün yok ki memleketimizin şu ve ya bu yerinde bir terör şehidimizegörevimizi yaparken tabuta sarılarak içine ağlayan ana, baba, eş, kardeş veçocuklara, yüreğimiz burkularak tanık oluyoruz. Bu yürekli yiğit insanlar,“VATAN SAĞOLSUN!” söylemleriyle acılarını bastırıyorlar. Daha ileri giderek: “İki oğlum daha var, gerekirse vatan uğruna onları da feda ederim!” Diyebilenvatan aşığı bu insanlar ve onların yetiştirdiği nesiller oldukça, bu badirelerihep aşacağımıza inanıyoruz. “ “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda/Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” diyor, M. Akif Ersoy.

        HasanÇanakkale’de şehit düşer. Cebinden ANA Hatice’nin mektubu çıkar. Bakınız bumektupta Ana, şehit oğluna neler söylüyor: Kısa, özgün ve zengin içerikli bumektubu konumuzla örtüştüğü için sizlerle paylaşmak istedim.

       “Ey gözümünnuru Hasan’ım! Köyümüzde rahat- rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizdealev-alev yanıyor. Sen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın. Ben seninanansam, beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah bu vatan için senibesledi. Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor. Sen bu ailenin seçilmişkurbanısın…         

        Hasan’ım,söyle zabit efendiye, bizim köyde kurbanlık koyunlar kınalanır. Ben de senievlatlarımın arasından vatana kurban adadım. Onun için saçını kınalamıştım. Elhükmü billah, Allah seni İsmail Peygamberin yolunda ayırmasın. Seni meleklerşimdiden rahmetle anacaktır. Gözlerinden öperim. Ana Hatice.”

         Bizde buvatan aşkı şehit şerbeti oldukça, analar böylesine evlatlar yetiştirdikçe,inanıyoruz ki bizim birliğimizi, dirliğimizi ve üniter devlet yapımızıiçerde-dışarıda bozmaya kimselerin gücü yetmeyecektir. Geçmişine saygılıulusların gelecekleri her zaman güvenli, umutlu ve diri olacaktır.

         Bu dilek ve temennilerle Peygamberkomşusu şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Saygılarımla…