“Söz uçar yazı kalır” özdeyişinden hareketle kitabın uygarlık birikimine, geleceğe aktarımına ne denli kaynaklık ve aracılık yaptığını anlamakta, kabullenmekte zorlanmayız, sanırım.
Geçmişle bugünü, bugünle geleceği buluşturan ve insanlara geniş bir ufuk kazandıran da kitaplardır kuşkusuz. Bu nedenlerle kitabın uygarlığın gelişimi ve çağdaş insan olunmasında çok önemli bir işlevi vardır.
İlk insanlar bile kalıcılığın kitaplarda olacağını anlamış olmalılar ki sözlü ifadeden yazılı ifadeye geçerek kendilerini geleceğe taşımışlar ve de uygarlık tarihini başlatmışlardır. Bu konuda en eski metinleri, Ön Asya’da Mezopotamya, Anadolu, Finike ve Mısır uygarlıklarında görüyoruz. Bu kitabî kalıntılar, ait oldukları dönem toplumlarının inanışları, var oluş destanları, savaşları, yönetimleri, ticari ilişkileri ve yaşam biçimleri hakkında bize ışık tutuyor, bilgi veriyor.
Ülkemizde yüzyıllardan beri okuyan, düşünce ve fikir üreten, yazan insanlar bilge olarak algılanmış, kitaplarıyla özdeşleştirilerek saygı görmüşlerdir. Bugün üzülerek ifade edelim ki bu güzel erdemli eğilim de günümüzdeki bir takım değer yozlaşmasından nasibini almıştır. İnanıyorum ki bu olumsuzluk geçici ve kısa sürelidir. Uzun vadede kalıcılık bilgelikten, erdemlerden yana olacak, bu yönde işleyecektir. Çünkü insanı anlamlı kılan öz, sevgiden ve beynin ışığından güç alır, ancak. Yürek kitaplarla ısınır, beyin kitaplarla aydınlanır. Bu nedenle ki Seneca.: “Kitapsız hayat kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır” diyor. Bir Çin atasözünde de “kitapsız çocuk, susuz ağaca benzetiliyor.”
Görülüyor ki özümüzü oluşturan, yüreğimizi beynimizi ve erdemlerimizi körlükten, sağırlıktan, dilsizlikten ve de susuzluktan kurtaran geliştirip, yetkinleştiren okunası güzel dost kitaplardır. Kitaplar okunduğu, insanlar okuduğu zaman vardır.
Değerli Okurlar!
Bu kısa değiniden sonra biraz da kitap dostluğu konusundaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum; insan dostluğundan yola çıkarak:
İnsanlar arası dostluk, arkadaşlık, sevgi, güven, özveri, hoşgörü ve benzeri kavramlara yabancı değiliz. Kuşkusuz bu değerler, insanlar arası iyi ilişkiler ve güzellikler olarak sürdükçe birey mutluluğuna, toplum huzur ve barışına çok önemli katkılar sağlar değil mi? Her insanın, birey olarak bu değerlere gereksinimi vardır. Ruh sağlığının, erincin de bu kaynaklardan beslendiğini söyleyebiliriz.
Ancak madalyonun bir de öteki yüzü vardır. İnsanlar arası ilişkilerin olumsuzları da burada toplanır. Hiç de güzel olmayan bu yanda düşmanlık, kin, haset, nefret, öfke, kıskançlık, riya, yalan vb. olumsuzluklar insana hiç yakışmaz, madalyonun iyi yüzündeki değerleri de incitir- yaralar elbette.
Bir de insanların canlı-cansız nesnelerle arkadaşlıkları, dostlukları vardır. “İnsanların nesnelerle dostlukları olur mu?” demeyiniz, olur işte… Söz gelimi: Kitaplarla, çiçeklerle, akvaryumlarla, kuşlarla, kedi, köpek ve atlarla dost ve de arkadaş olan nice insanlar vardır. Belki siz de bunlardan birisiniz, olamaz mı?
Özellikle kitap dostluğuna doyum olmaz. “Kitap en iyi dosttur,” sözüne yürekten katılıyorum. Çünkü o hep verir, ama karşılık istemez. Geçmişle onda buluşur, kafamızı onunla bilgilendirir, onunla aydınlanırız. Onda yenilenir, onunla ufkumuzu genişletiriz.
Beşikten mezara kadar eğitimimizin en ışıklı, en bilge hocası da odur. Onunla gezer, onunla zamanı paylaşır, onunla düşünürüz. Yaşam boyu ona danışır, yolumuzu, yordamımızı ondan öğreniriz.
Düşünsel gelişimimizi ve geniş bir görüş ufkuyla yaşama bakışımızı sağlayan da odur. Dost kitaplar yalnızlığı hiç sevmezler. Hep dost konuklar beklerler sabırla. Cömerttirler ikramda. Bal akar dilinden, ışık saçılır yüzünden. Yüreğimizi açlıktan, beynimizi karanlıktan kurtarırlar. Düşünce ve fikir bahçesinde gezdirirler bizi. Renklendirir, ışıklandırırlar içimizi dışımızı. Kim zarar görmüş ki onun dostluğundan. Bu vefalı dostlar olmasaydı bizim dışımızdaki dünyalara nasıl girer, geçmişle nasıl buluşur, kendi kültürümüzü nasıl tanıyıp özümseyebilir, uygarlıklar arası kültür alış-verişini nasıl başarabilirdik?... H.Bacon “iyi kitaplar en hakiki arkadaşlardır” diyor.
Kitapların yaşamımızda, gelişimimizde ve de değişimimizde önemli bir işlevleri olduğu yadsınamaz, elbette. Onunla barışık yaşayanlar yalnızlık çekmezler, karanlıkta kalmazlar. Siz onu bırakmadıkça o sizi hiç bırakmaz. Onlar, tek yanlı, vefalı tek dostturlar. Kitaplar yüreğimizi, beynimizi doyururlar, yüksünmeden. Kitaplarla ne kadar barışık yaşarsak, o kadar insan, o kadar uygar oluruz bence. Bu nedenle ki H. Spenser: “Bir insanın değeri kitaplarına eşittir” diyor.
Montaigne der ki: “İki alış-veriş (dostluk ve aşk) rastlantılara ve başkalarına bağlıdır. Biri aramakla bulunmaz kolay-kolay, öteki yaşla solar, gider. Onun için hayatımı doyurup dolduramazdı onlar… Üçüncü alış-veriş kitaplarla kurduğumuz ilişkidir ki daha sağlam, daha çok bizimdir.”
Herkes için geçerli midir, bu yargı bilemem. Ancak ben katılıyorum bu düşünceye. Öyle ya, insanlar arası dostluklarda karşılıklı beklentiler vardır. O beklentiler gerçekleşmediğinde dostluk yaralanır ve ölür. Oysa kitabın dostluğu öyle mi? O hep verir, buna karşın sizden bir şey istemez. Mide ve cep kültürümüz kadar gönül ve beyin kültürümüzü neden geliştirmeyelim, bu vefalı dostlar bize bu olanağı sağlarken…
Kitaplar her yaştaki insanlarla dost olmaya hep hazırdır. Yeter ki kapısından girip onlara konuk olalım.
Ne yazık ki toplum olarak özentiye dayalı dış görüntümüzü beslerken beynimizin, yüreğimizin bezeği, doyum alanı dost kitaplara uzak kalıyoruz. İmreniyorum şu batılılara doğrusu. Öylesine doğal, yalın ve rahatlar. Okuma isteği ve kitap gereksinimlerini hep öne çıkarıyorlar. Uçakta, vapurda, trende ve otobüste bile kitaplarından ayrılmıyorlar. Kitap dostu dediğin böyle olmalı işte.
Kitaba, okumaya yeterli ilgi ve istek duymadığımız sürece yarım insan olmaktan kurtulamayacağımızı düşünüyorum. Nedeni ne olursa olsun, çağdaş insan için okumamanın mazereti bana tutarlı bir sav gibi gelmiyor.
Bana göre kitap dostları ışıklı insanlardır. Çünkü bu dost, kişinin beyinsel birikimini artırır, algılama ve yorum yapma gücünü geliştirir. Kişiliğine kalıcı değerler katar. Kitap dostları girdikleri her ortamı aydınlatır, suskun birliktelikleri seslendirirler. İletişimi geliştirir, bilgilendirir ve bilgilenmeye ilgi uyandırırlar. Uygar insan için az şey mi bunlar.
Kitap dostu Fenelon: “Kitaplarımı, dünyanın bütün taçlarına değişmem” diyor.
Selâm sizlere kitap dostları, kitap kurtları! Kitaplar bizleri bekliyor, bu dostları daha fazla yalnız bırakmayalım. Unutmayalım ki kitaplar okunduğu zaman var, okunmadığı zamansa ziyaretçi bekleyen hastalara benzerler.