Bağımlılık olgusu tüm dünyanın ortak sorunu. Yeme içme bağımlılığında tutun da, alkole, sigaradan, madde bağımlılığına varana dek onlarca bağımlılık insan yaşamını tehdit ediyor. Günümüzde teknoloji ve cihaz bağımlılığı yediden yetmişe herkesi etkiliyor. Cihaz bağımlılığının her şeyden önce bir problem olduğunu benimsemek sorunla baş etmede etken bir faktör.

Cihazlar ne denli gelişkin olursa olsun yüz yüze iletişim kadar etkili olamaz. Bu gerçeğin farkına varan birey bağımlılığa karşı farkındalık geliştirir. Başkalarını gözetlemek, sosyal medyada etkileşim içinde olmak, beğeni ( like) almak, haber ve bilgi akışını takip etmek bağımlılığı tetikleyen temel unsur.

Tıpkı kimyasal madde bağımlısı yoksunluk krizinde nasıl terler, panik ve kaygı yaşarsa cihazdan bir süre ayrı kalan bireylerde de aynı yoksunluk krizleri yaşanıyor. Ya da azalan şarz karşısında panik yapmayan kaç insan vardır? ‘ Onlineyim o halde ben de varım’ duygusu ile kendini var sayan insan sayısı her geçen gün artıyor.

Teknolojinin ulaştığı seviye her geçen gün bir adım daha ilerlerken hayatımızın merkezine yerleşen telefonlar bir parçamız haline geldi. Bu durum ise sanal dünyanın yeni nesil insanlarını yarattı. Telefona bağımlı, yalnız ve sentetik…

Bu durumun modern çağın yeni hastalığı nomofobiyi beraberinde getirdiğini vurgulayan Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nin Kurucusu, Nörolog Mehmet Yavuz, bağımlılıkla ilgili önemli bilgiler paylaşıyor:

Cep telefonum olmadan asla!

Cep telefonundan mahrum kalma korkusu olarak tanımlanan nomofobi, modern çağın en yaygın sendromları arasındaki yerini aldı. Cep telefonu ile yapılan iletişimden kopmaktan aşırı korkma, cep telefonundaki sinyalin kapanma ihtimalinin bile şiddetli stres ataklarına yol açtığı nomofobi, çok daha ciddi sorunları berberinde getirebilir.

Daha çok ergenlik çağındaki çocuklarda ve gençlerde görülen nomofobi, kişilerde eksiklik hissi yaratarak mutsuz ve huzursuz hissetmesine yol açıyor. Özellikle akıllı telefon kullanım oranının hayatımıza girmesiyle ortaya çıkan nomofobinin temeli ise ulaşma ve ulaşabilir olma isteğine dayanıyor.

Nomofobinin belirtileri;

Sürekli telefonuyla ilgilenmesi, Yapacak hiçbir şey bulamadığında bile sürekli telefonunu kurcalaması, Telefonu yanında olmadığı zamanlarda kendini çok gergin ve eksik hissetmesi, Sürekli olarak telefonunu kaybedeceği hissi yaşaması, Çantada veya cebinde olmasına rağmen sürekli telefonunu kontrol etmesi, Telefonu çalmasa bile telefona bakması, Sırf telefonunu kapatmamak için uçağa binmemesi, tiyatro veya sinema gibi yerlere gitmemesi, Telefonunun yanından hiç ama hiç ayırmaması tipik nomofobi belirtileridir. Çok daha ileri vakalarda telefonun kaybolması veya çekmemesi halinde kişide; Mide bulantısı, Kusma, Karnında kramp ve şiddetli ağrılar, Sinir ve stres, Panik atak, Baş dönmesi gibi şikâyetler görülebilir.

Nomofobinin altında hangi duygu yatıyor

Modern çağın yeni hastalığı nomofobi kişilerde kaybetme korkusu ve bağımlılık duygularını dürtülüyor. Teknolojinin getirdiği yalnızlık ve sanal ilişkiler kişileri izole bir dünyaya hapsederken nomofobi, mahrum kalma hissini tetikler.

Ayrıca beynin ödül-ceza sistemini bozarak deformasyona sebep olabilir. Kişi, bağımlılığına ulaşamadığında kendini çaresiz hisseder ve yoksunluk duyar. Bunun yanı sıra kişi diğer bağımlılıklarda olduğu gibi bu durumdan kurtulmak için çabalayabilir ve bırakmak için çeşitli denemeler yapabilir.

Kurtulmanın ilk adımı; teknoloji diyeti

Akıllı telefon ve internet kullanımının artmasıyla birlikte korkutan bir boyuta ulaşan nomofobi, telefonun çok yoğun ve kontrolsüzce kullanılması sonucu ortaya çıkıyor. Bu noktada nomofobi yani telefondan uzak kalmak korkusunu yenebilmenin ilk kuralı telefondan uzak kalmaktır. Öncelikle olabildiğince telefonu hayatınızdan çıkarmaya çalışın

İlk zamanlar çok fazla zorlanacak olsanız da pes etmemeli, üstüne gitmelisiniz. Zamanla telefonun iletişim için bir ihtiyaçtan fazlası olmadığını görecek hayati bir mesele olmaktan çıkacağına şahit olacaksınız. Telefon kullanımını minimuma indirmek için gün içinde sadece gerekli durumlarda telefonunuzu ele almalı ve gece yatarken uzak bir noktaya bırakmalısınız. Eğer kişisel olarak bu sorun ile başa çıkamıyorsanız mutlaka uzman birinden yardım almalısınız.