Her yıl dünyada 1.9 milyon kişi kolon kanserine yakalanıyor, 903 bini ise hayatını kaybediyor. Kolon kanseri hem kadınlarda hem erkeklerde en sık görülen üçüncü kanser türü. Bir yandan da önlenebilen bir hastalık. Kolon kanserini teşhis etmek amacıyla kolonoskopi sırasında görülen polipler alındığı zaman kanser gelişimi önlenebiliyor ancak birçok insan bu işlemden çekindiği için erteleyebiliyor. İstanbul Üniversitesi - Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sezgin Uludağ hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: “Kolon kanseri ülkemizde en sık görülen üçüncü kanser türü. Kolon kanseri erkeklerde 100 binde 25 kişide, kadınlarda ise 100 binde 15 kişide görülüyor. Avrupa, Kuzey Amerika, Rusya Avustralya ve Yeni Zelanda’da görülme sıklığı Asya ve Afrika bölgelerine ve ülkemize göre daha yüksek. Posalı ve lifli gıdaların az tüketilmesi, hayvansal gıdalar, konserveler ve karbonhidrattan yüksek beslenme en büyük risk faktörleri. Lifli beslenmek, sebze ağırlıklı beslenmek korunmak için faydalı.

Varis tedavisinde yenilikçi lazer yöntemiyle hasta kısa sürede ayağa kalkıyor Varis tedavisinde yenilikçi lazer yöntemiyle hasta kısa sürede ayağa kalkıyor

RİSK VARSA 40 YAŞINDAN SONRA TARAMA YAPILMALI

Kalın bağırsak kanseri vakalarının yüzde 85’i, 50 yaş ve üzerinde görülüyor ancak tüm kanserlerde olduğu gibi kolon kanserinde de artık daha genç vakalar görüyoruz. Eğer ailesel bir geçmiş, bir risk faktörü varsa taramaları artık 40 yaşından itibaren öneriyoruz. Laparoskopik cerrahi, robotik cerrahi, ısıtılmış kemoterapiler gibi birçok tedavi seçeneği var.”

LİFLİ BESLENME ÖNEMLİ

Kolon kanserinde en önemli faktörün beslenme olduğunu belirten Doç. Dr. Uludağ, “Burada değiştirilemeyen genetik, ileri yaş, tip 2 diyabet gibi risk faktörleri var. Ancak biz değiştirebileceğimiz etkilere odaklanıyoruz. Nasıl korunuruz diye sorarsak en önemli etken beslenme. Lifli gıdalarla yani sebzeyle beslenmek gerekiyor. İşlenmiş gıda ve özellikle işlenmiş et tüketmek kalın bağırsak sağlığı için en tehlikeli gıdalar. Yine alkolden uzak durmak, egzersiz yapmak, hareketli bir yaşam tarzı edinmek gerekiyor. İnsülin direnci varsa, diyabete giden bir durum varsa bunları da kontrol altına almak gerek. Yani değiştirilemeyen faktörlere değil değiştirip korunabileceğimiz faktörlere odaklanmamız gerekiyor” dedi.

Editör: ATİLLA ŞAKACI