AK Parti İl Başkan yardımcısı Hakan Dereli dostumuz aradı ve Büyükşehir adayları Hayrettin Güngör’le ilgili yazdığım yazıyı, kravatından, elbisesinin renk uyumsuzluğundan vs. bahsettiğimiz için ciddiyetimizi kaybettiğimizi söyledi, sağolsun…
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’dan duymuştum bir sohbetimizde, “Kendinizi fazla önemsemeyin, ciddiye de almayın…” diye.
Gerçekten çok daha mutlu oluyorsunuz, böyle yapınca…
Dostumuz Hakan Dereli, cümle tam böyle olmasa da, “Yahu bizimle alakalı yazdığın yazıda bizi övdün mü yerdin mi anlamadım… Aynı yazının içinde bir bakıyorsun övüyor, bir bakıyorsun yeriyorsun, iki lafın ikisini de sen söylüyorsun. Öyle kravatmış, saatmiş bunlar yazının ciddiyetini kaybettiriyor…” dedi.
Halbuki ciddiyetin kaybolduğunu söylediği saatmiş, giydiği elbiseymiş, kravatmış bunlar kişinin yapısını karakterini ortaya koyan detaylar, çokta takılmamak gerek aslında yazıya…
Zira ben haber yapmıyorum, toplantıdan izlenimlerimi yazıyorum. Yaptığı konuşma, anlattığı proje zaten gazetelerde genişçe yer alıyor.
Hakan Abi, “bizi ne övdüğün, ne yerdiğin belli değil” deyince aklıma Sümbülzade Vehbi efendi’nin bir şiiri geldi.
Divan Edebiyatının önemli şairlerinden olan Sümbülzade Vehbi Efendi, “rücu” şiirleriyle de haklı bir şöhrete sahipti.
Bizde bu gergin atmosfere biraz Sümbülzade esintisi koyalım da yüzleri gülümsetelim…
SENİ ÖLDÜRESİM GELSİN!
BİR gün padişah Vehbi Efendi’yi yanına çağırır ve “Bana öyle bir şiir yaz ki, ilk mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, ikinciyi okuyunca da ödüllendirmek gelsin” der ve ortaya şöyle bir şiir çıkar:
Azm-ü hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can…
Lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahşan..
***
Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
***
Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
***
Salınarak giderken arkandan ben sokam,
Ard eteğin beline, olmasın çamur aman..
***
Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyandan çizmeyi, olasın yola revan…
***
Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan…
***
Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman…
***
Herkeze vermektesin, birde bana versene
Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman…
***
Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin,
Esselamun aleyküm ve aleykümüsselam…
ŞİİRİN LÜGATÇESİ
Azm: Toplantı
Zer: Altın
Drahsan: Süslü
Nevcivan: Genç kişi
Dest: Ayak
Sahtiyan: Kuzu derisi
Nagihan: Aniden
Sadumnan: Mutlu, sevinçli
YATACAK YERİ YOK:
SİYASİ RİYAKÂRLARIN
SAĞLIĞINDA bütün hayatı boyunca bir kez dahi oy vermediği, desteklemediği halde adeta bir moda akımına uyarcasına sosyal medya hesaplarından vefat eden siyasi liderler için yok “bizde üşüdük” yok “bizde buyduk” yazan riyakârların…
(Gerçek sevenlerini tenzih ederim…)
YATACAK YERİ ÇOK:
KIZILELMAYI BIRAKMAYANLARIN
PARTİLERİ iktidara gelmese de davaları uğruna, günümüzde örnekleri çok olan kendi şahsi ikballerini hiç düşünmeden fikirleri, ideolojileri, ülküleri, hedefleri, kızılelmaları doğrultusunda yılmadan, bıkmadan, usanmadan mücadeleye devam edenlerin…