Pazar günü tüm yurtta 31 Mart yerel seçimleri yapılacak. Bu seçimler Belediye başkanları, meclis üyeleri ve Muhtarların seçimi olacak.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde yüzde 51’i, bütün seçimlerin barajı haline getirmesi şimdiki ittifakları oluşturdu. Siyasi partilerin oy oranlarını baz aldığımızda ittifakların mecbur kılındığı da bir gerçektir. Seçmen ittifaklarla birlikte seçime yüklenen anlamı da oylayacak. Dolayısıyla genele dayalı yerel seçim. Türkiye’nin siyasallaşma kapasitesi nedeniyle ittifak partileri başkan adaylarıyla birlikte 31 Mart’ta sandığı gidecek. Böyle olmasını daha çok Ak Parti istedi diyebiliriz. İzlediği strateji yerel siyaseti hayli arka planda bırakan güçlü ve genel bir dille ifade ediliyor. Bu arada muhalefetin ne dediği ve ne düşündüğünü anlamak pek mümkün olamıyor. Belki iktidarın propaganda üstünlüğü, belki de muhalefetin sessiz kalma politikası nedeniyle…
Amaç ne olursa olsun, muhalefetin iktidarla aynı koridorda yürümeme tarzı bir başka stratejiye dönüşmüş durumdadır. Ülkemizde seçimler yapılırken herkesin ortak temennisi olgun, kavgasız, gürültüsüz ve mümkün olduğunca iyi bir ortamda geçmesi her ferdin isteğidir.
Demokrasi güçlü ülkelerde resmi kurumların yanında sivil toplum kurumlarında ürettiği ve sunduğu değerlerle toplumsal yaşama katkı sunar. Eleştiri bu katkılardan birisi ancak en önemlisi değil. Sivil toplum ürettiği ve katkı sunduğu değerlerdir. Ancak ülkemizde yapılan demokrasi tartışmalarının en önemli açmazlarından birisi de bu. Büyük dönüşümlerin ve değişimlerin, devlet, dolayısıyla siyaset eliyle yapılabileceğine dair inanç ön plandadır.
Demokrasinin kurumsallaşması dediğimiz bu sürece iktidarın katkı sağlamasını elbette bekleriz. Ancak günün sonunda en önemli motivasyon seçimi kazanmaktır. İktidarların bu anlamda bir kurumsallaşmasının öncüsü olacağını beklemek de eşyanın tabiatıyla örtüşmez. Bu yönüyle demokrasi kalitemiz, sivil toplumun göstereceği performansla eş düzeydedir demek abartılı olmaz.
İlimizde seçim sürecinde izlenen stratejik siyaset örnek alacak davranışlarla doludur. Cumhur İttifakının Büyükşehir Belediye başkan adayı Hayrettin Güngör ve Milet ittifakının Büyükşehir Belediye başkan adayı Ali Öztunç birçok ilde olmayan örnek davranış sergilediler. Birbirlerini yormadan, suçlamadan, belden aşağı vurmadan. Yapılan siyaset halkımız tarafında olumlu karşılandı. Kahramanmaraş’ın Ak Parti ile olan bağı biliniyor. Haziran 2018’de yaşanan krizin etkisi hale sürüyor. Bu doğrultuda tepki oylarının bir hayli arttığı da yadsınamaz.
Ne kadar tepki oylarının sayısı artsa da Ali Öztunç’a verilecek oy rekor seviyeye ulaşsa da, aradaki büyük oy farkı yine Ak Parti Cumhur ittifakı adayı Hayrettin Güngör’ü finale taşıyacaktır.
Onikişubat ve Dulkadiroğlu ilçelerinde yine ipi göğüsleyecek olan Mevcut Başkanlar. Hanifi Mahçiçek ve Necati Okay ‘in işi garanti gibi görünmekte. Diğer 9 ilçede bir şey söylemek mümkün değil. Çünkü ilçeleri şimdiden göze kestirmenin çok yerinde olacağı kanısında değilim.
Diğer taraftan: KMTSO Yönetim kurul başkanı Serdar Zabun, Meclis başkanı Hanifi Öksüz ve yönetim kurul üyeleri ile siyasi partileri gezerek başarılı diliyorlar. Çağdaş demokrasi anlayışı da bunu gerektirir elbette.
Çünkü demokrasi uzlaşma, hoşgörü güvenli yaşama rejimidir. Birçok kez denenmiş, onca yönetim biçimine göre de seçeneği yoktur.
İşte bizi diğer İslam ülkelerinden ayıran ve fark yaratan demokrasidir. Pazar günü sandığa giderek oyumuzu atacağız. Yerel manada bizi beş yıl yönetecek olan başkanları, meclis üyelerini ve muhtarları seçeceğiz.
Ülkemize, ilimize ve ilçelerimize hayırlı uğurlu olsun.