Geçtiğimiz yıl tamamlayamadığımn bir kitap vardı. “Müslümanların gerileme sebepleri” isimli kitabın yazarı Şekip Arslan. Nur yayınlarından çıkmıştı. Kitabın 205 sayfasında Prens Said Halim Paşa’dan(1863/1923) söylediği şu cümle dikkatimi çekmişti. “Müslümanların geriliği, ancak yabanca boyunduruğu altına girdikten sonra bütün çıplaktığı ile meydana çıkmıştır!”

Yani şimdi terör devleti İsrail’in insanlık suçu karşısında, Arap liderlerinin sessizliğini görünce, bu cümlenin ne kadar önemli olduğunu bir defa daha anlamış bulundum…

Aslında her ülkenin yaşadığ sorunu vardır. Dünyanın en güçlü ülkesi ABD bile bugün dev sorunla karşı karşıya!

Etrafımızda, doğru dürüst bir dost ülkeniz yoksa, bizim gibi Anadolu Coğrafyasında da yaşıyorsanız elbette de sorunlarımız olacaktır.

Bu topraklarda gözü olanların gözünü çıkartmadığınız sürece de beka sorununuz devam edecektir.

Bu günlerde yeni bir kitaba daha başladım. Prof. Dr. Fahir Armaoğlu’nun kaleme aldığı 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi isimli kitap, 1914 ile 1980 yılları arasında geçen savaşları ele almış. Önce Lozan’ı okudum, sonra Bismillah dedik kitaba girdik.

Ülkemin bekası bizler için önemli, çünkü vatan savunması imandandır. Vatan yoksa, neyiniz kalır ki geriye? Allah kimseyi vatansız, bayraksız etmesin. Bu vesile ile Çanakkale şehitleri başta olmak üzere, tüm şehitlerimize rahmetler diliyorum.

Buraya nerden geldik, beka için önce teşhis sonra tedbirler gerekiyor. Yani ülkemizin temel sorunlarını bilmeli ve çözme adına girişimler yapılması gerekiyor.

Türkiye’nin temel sorunları ile ilgili bir çok makale ve kitap okudum. Son olarak da, Kamran İnan’ın Türkiye Gerçeği isimli kitabına takıldım yine.

Kamran İnan’ı bir çok insan yakından tanır. İnan’a  göre ülkede yaşananları 3 başlıkta ele almak gerekiyor.

 ‘Türkiye Gerçeği’ ismiyle yazdığı bir kitapta İnan, ülkenin en temel sorunlarını ‘ihanet’, ‘hırsızlık’ ve ‘cehalet’ olarak sıralıyor.

Risaleye Nur’a göre  ise Türkiye’en ün büyük üç sorunu cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Sondan başlayalım, ihtilaf, ittifakın zıttııdır. Üstad Bediüzzaman derki: Bu üç düşmana karşı, sanat, marifet ve ittifak silahıyla cihad edeceğiz…”

Bir başka kişiye göre ise, ülkemizin sorunları ve öncelikleri zaman içerisinde değişebilir.  Bana göre eğitim, bir başkasına göre ekonomi olabiliyor..

İHANET, HIRSIZLIK VE CEHALET

İhanetten anlamam, bir insanın ülkesine ihanet edeceğine de inanmam. Ancak, tarih sürecinde kimi insanları zayıf yerlerinden yakalayarak, ihanet suçunda kullanıldığını da biliyoruz. Peki hırsızlığı nereye koyacağız?

Kamran İnan’da eserinin son kısmında, “ Türkiye’nin en önemli eksikliği eğitimsizlik ve cehalet!” diyor bizler gibi…

Ülkemizin ciddi bir eğitim ve kültür bunalımı geçirdiğimizi ifade eden İnan, “Eğitim kuruluşlarımız diploma endüstrisi halinde çalışıyor. Öğrenmek, ilim yapmak, çağı yakalamak yok; sistem böyle işliyor ve işin kötüsü kimse bundan rahatsız olmuyoruz.” Der.

İnan’ın kitabında şikayet ettiği diğer bir konu da bürokrasi. İnan, bürokrasiyi, demokratikleşmeye direnmekle ve seçilmişlerin üstünlüğünü kabul etmemekle suçluyor. Türkiye’de vatandaş ile devlet arasında çok büyük boyutta uçurum olduğunu vurgulayan İnan, bürokrasinin vatandaştan mutlak itaat istediğine işaret ediyor. İnan, “vatandaşın, ‘devlet benim’ diyebildiği; devlet nimet ve imkanlarının adil bir şekilde dağıtıldığı; moral ve manevi değerlerin yükselişe geçtiği bir Türkiye istediğini” belirtiyor.  

İnan’ın penceresinden böyle görünüyor, sorunlar keşke bir de çözümünü yazsaydı da okusaydık. Ama şunu söyleyebilirim. Çare biziz, çare özümüze dönmektir. Çare Allah’a(cc) ipine sım sıkı sarılmaktır!

Kalın sağlıcakla.